3. Hukuk Dairesi 2021/479 E. , 2021/10438 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasındaki manevi tazminat davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacılar; 17 yıldır felçli olan kardeşlerinin tedavisi için davalı doktora başvurduklarını, davalı doktorun basit bir ameliyat ile kardeşlerini iyileştirebileceği umudunu verdiğini, bunun üzerine kardeşlerinin ameliyatı için davalıya 10.800 TL ücret ödediklerini, ancak kardeşlerinin ameliyat sırasında vefat ettiğini, ceza kovuşturması sırasında alınan Adli Tıp Kurumu raporunda bu gibi hastalara yapılan ameliyatların lüzumsuz ve faydasız olduğunun belirtildiğini, kardeşlerinin ameliyata alınmasının gereksiz olduğu gibi ameliyat sırasında hayatını kaybetmesininde davalı doktorun hatasından kaynaklandığını ileri sürerek her bir davacı için ayrı ayrı 100.000 TL manevi tazminatın davalılardan tahsilini talep etmişlerdir.
Davalılar, davanın reddini istemişlerdir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulüne, her bir davacı için 50.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine dair verilen karar tarafların ve ihbar edilenin temyizi üzerine, Yargıtay (kapatılan) 13. Hukuk Dairesince verilen 10/12/2019 tarihli ve 2016/17413 Esas 2019/12321 Karar sayılı kararla, ihbar edilen taraf açısından hüküm kurulmasının hatalı olduğu gerekçesiyle, sair temyiz itirazları incelenmeksizin bozulmuştur.
Mahkemece; bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, davanın kısmen kabulüne, her bir davacı için ayrı ayrı 75.000 TL manevi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre; davacıların tüm, davalıların sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2) Şahsi menfaatleri ihlal edilen kimseye duyduğu ağır manevi acıyı belli bir oranda gidermek, bozulan ruhi dengeyi onarmak, olanak dahilinde bu dengenin yeniden elde edilmesini sağlamak amacına yönelik olarak manevi tazminata hükmedilir. Manevi tazminatın ve kapsamının takdiri hâkime ait bir hak ve görevdir. Ancak hâkim bu hak ve görevini yerine getirirken Türk Medeni Kanunu"nun 4. maddesi hükmünü de gözetmek suretiyle hak ve nesafet ilkeleriyle bağlı kalarak tarafların sosyal ve ekonomik durumlarını, kusurlu eylemin mağdurda uyandırdığı elem ve ızdırabın derecesini, istek sahibinin toplumdaki yerini, kişiliğini, hassasiyet derecesini gözetmek suretiyle makul bir tazminata hükmetmelidir. Dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 47. (TBK"nın 56) maddesi gereğince hakimin, özel durumları göz önünde tutularak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Takdir edilecek bu tutar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir işlevi (fonksiyonu) olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi malvarlığı hukukuna ilişkin bir zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek tutar, var olan durumda elde edilmek istenilen doyum (tatmin) duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1966 tarihli ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı"nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel durum ve koşullar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hâkim; bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde nesnel (objektif) ölçülere göre uygun (isabetli) bir biçimde göstermelidir.
Yukarıda belirtilen ilkeler gözetilerek, eylem ve dava tarihi itibariyle, iktisadi ve ekonomik koşullar, paranın satın alma gücü ile somut olayın özellikleri, davacıların maruz kaldığı haksız durum ve sıkıntı gözetildiğinde, mahkemece hükmedilen miktarın fazla olduğunun kabulü gerekir.
O halde; belirtilen ilkeler doğrultusunda takdir edilecek daha makul bir miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, manevi tazminat miktarının belirlenmesinde başvurulacak bir kıstas olmamasına rağmen davacılar tarafından faiz istenilmediği hususuna da atıf yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ : Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacıların tüm, davalıların sair temyiz itirazlarının reddine, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davalılar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılara iadesine, 59,30 TL temyiz harcının mahallinde temyiz eden davacılardan alınmasına, 6100 sayılı HMK"nın geçici madde 3 atfıyla 1086 sayılı HUMK"nın 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 15 günlük süre içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20/10/2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.