17. Ceza Dairesi 2015/6334 E. , 2015/9013 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hırsızlık
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle incelenerek, gereği görüşülüp düşünüldü:
I-Katılan ... Birliği vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde;
28.12.2010 günlü kararın, katılan ... Birliği vekilinin yüzüne karşı verildiği, kararda temyiz yasa yol ve süresinin yöntemine uygun şekilde gösterildiği, ancak katılanın, CMUK"nun 310. maddesinde öngörülen bir haftalık süre geçtikten sonra, 10.2.2011 tarihinde hükmü temyiz ettiği anlaşılmakla, temyiz talebinin aynı Yasa"nın 317. maddesi uyarınca tebliğnameye uygun olarak REDDİNE,
II-... vekilinin temyiz talebinin incelenmesinde,
..."nca, suça konu sulama kuyularına ait enerji nakil hatlarının, temyiz incelemesine konu suç tarihi olan 05.03.2010 tarihinden önce 28.09.2009 gününde ... Birliği Başkanlığına devredilerek, kuyuların mülkiyetinin ve her türlü hak ve sorumluluğunun Birlik Başkanlığına ait olduğunun bildirilmesi nedeniyle yargılama aşamasında Bakanlık vekilinin katılma taleplerinin reddine karar verildiği, suçtan zarar gören konumunda olmayan ve kamu davasında taraf sıfatı bulunmayan ... vekilinin 16.02.2011 tarihli temyiz talebinin 24.02.2011 tarihli ek karar ile reddine karar verilip, ek kararın 14.03.2011 tarihinde tebliğ edildiği, 15.03.2011 tarihinde temyiz isteminin reddine dair ek karara ilişkin temyiz talebinde bulunulduğunun anlaşılması karşısında;
... vekilinin, suçtan zarar gören konumunda olmadığı ve kamu davasında katılan sıfatı bulunmadığından temyiz talebinin tebliğnameye uygun olarak REDDİ ile ... Asliye Ceza Mahkemesi"nin 24.02.2011 tarih 2010/180-623 Esas-Karar sayılı temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararının ONANMASINA,
III-Sanık... hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükmün temyiz incelemesine gelince;
Dosya kapsamından, sanığın olay günü gece saat 22.30 sıralarında katılan ... Birliği Başkanlığına ait trafoların bulunduğu bölgeye hırsızlık amacıyla gelerek, 1. trafodan 24 metre uzunluğunda elektrik kablosu kesip, yaklaşık 200 litre kadar trafo yağı çaldığı, devamında 1. trafoya 1385 metre mesafede bulunan 2. trafoya geldiği, bu trafodan da yaklaşık 200 litre yağ çalarak, yağ dolu bidonları.... karayolunun 200 metre içerisine kadar taşıyıp sonradan gelip almak üzere buraya bıraktığı, devamında 2. trafodan 700 metre ileride bulunan 3. trafodan da aynı şekilde yağ çalarak, suça konu trafo yağlarını koyduğu bidonları 80 metre kadar ileriye götürdüğü, bu sırada Jandarma devriye aracını fark ederek ... istikametine doğru tepe yollardan kaçmakta iken aynı gece sabah saat 06.00 sıralarından yakalandığının anlaşılması karşısında, sanığın ... Birliğine ait 3 ayrı trafodan yağ çalması şeklinde gerçekleşen eyleminde TCK"nın 43. maddesinin uygulanma koşullarının bulunup bulunmadığının tartışılmaması ile sanığın suça konu yağ dolu bidonlardan 2 tanesini karayolundan 200 metre içeriye kadar taşıyıp, son trafodan çaldığı yağ dolu bidonu da 80 metre kadar götürdüğü anlaşılmakla sanığın hırsızlık eylemi tamamlandığı halde atılı hırsızlık suçundan hüküm kurulduğu sırada TCK"nın 35. maddesi uygulanmak suretiyle ceza indirimine gidilmesi ve suça konu eşyanın önem ve değeri, meydana gelen zararın ağırlığı dikkate alınarak 5237 sayılı TCK"nın 61. maddesi uyarınca hırsızlık suçundan temel ceza belirlenirken alt sınırdan hüküm kurulması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamış; sanığın olay günü geceleyin, katılan Birlik Başkanlığına ait 3 ayrı trafodan yağ çalması şeklinde gerçekleşen ve tamamlanan eyleminde TCK"nın 43. maddesi koşullarının bulunduğu aynı Yasa"nın 35. maddesinin ise uygulama koşullarının bulunmadığı, bu halde neticeten verilmesi gereken hürriyeti bağlayıcı cezanın 2 yılın üzerinde olacağı kabul edilmekle, atıfet kuralı uyarınca Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 04.03.2008 gün ve 2008/6-47 Esas, 2008/43 sayılı Kararı ışığında, sanığın yanılgılı uygulama nedeniyle ortaya çıkacak sonuçtan ikinci kez yararlandırılmasının hakkaniyete aykırı sonuçlar doğmasına, adalet ve eşitlik ilkelerinin sakatlanmasına yol açacağı değerlendirildiğinden, karar oturumunda hazır bulunan sanık müdafiinin indirim maddelerinin uygulanmasını istedikleri yönündeki talebinin, erteleme hükümlerini de kapsadığı gerekçesi ile bu yönde bozma talep eden tebliğnamedeki düşünceye iştirak edilmemiştir.
Dosya ve duruşma tutanakları içeriğine, toplanıp karar yerinde incelenerek tartışılan hukuken geçerli ve elverişli kanıtlara, gerekçeye ve hakimin takdirine göre; atılı suçun sanık tarafından işlendiğini kabulde ve nitelendirmede usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı anlaşılmış, diğer temyiz nedenleri yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Kasten işlemiş olduğu suç dolayısıyla hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCK’nın 53/1. maddesinin (a), (b), (c), (d), (e) bentlerinde yazılı haklardan aynı maddenin 2. fıkrası uyarınca cezanın infazı tamamlanıncaya kadar, kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise anılan maddenin 3. fıkrası uyarınca mahkûm olduğu hapis cezasından koşullu salıverilinceye kadar yoksun bırakılmasına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurulması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık.. müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, bozma nedeni yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, 5320 sayılı Yasa"nın 8/1. maddesi aracılığıyla 1412 sayılı CMUK"nun 322. maddesinin verdiği yetkiye dayanılarak, hüküm fıkrasından ‘‘TCK’nın 53. maddesinin uygulanmasına’’ ilişkin bölüm çıkarılarak, yerine ‘‘53/1. maddesinde belirtilen ve 53/3. maddesindeki kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri dışındaki haklardan sanığın mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar; 53/3. maddesi gözetilerek 53/1-c maddesi uyarınca kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından ise koşullu salıverilme tarihine kadar yoksun bırakılmasına’’ ibaresinin eklenmesi suretiyle, eleştiri dışında diğer yönleri usul ve yasaya uygun bulunan hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 10.11.2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.