(Kapatılan)19. Hukuk Dairesi 2018/3923 E. , 2020/1036 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi (Tic.Mah.Sıf.)
Taraflar arasındaki asıl menfi tespit-birleşen alacak davasının bozma ilamına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, birleşen davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- K A R A R -
Asıl davada davacı vekili, davacı şirketin yol yapım ihalesini aldığı iş yapım aşamasında davalı şirkete C-30 hazır beton sipariş ettiğini, davalı tarafça bir takım malzemelerin davacı şirkete teslim edildiğini köprü inşaatının devamı sırasında Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından betonun C-30 standartlarında olmadığının tespit edildiğini ve buna ilişkin 13.08.2010 tarihli beton karot raporunun düzenlendiğini,yine mahkemenin 2010/181 değişik iş sayılı dosyası ile buna ilişkin tespit yapıldığını, kullanılan malzemenin ihale şartnamesinde belirlenen şartlarda olmaması sebebiyle Karayolları Genel Müdürlüğü tarafından yapımı tamamlanmış radye ve temel inşaatının yıktırılması için davacı şirkete talimat verildiğini, davalı tarafından standartlara uymayan ayıplı mal satıldığını belirterek davacı şirketin 15/09/2010 keşide tarihli, 15.000,00 TL bedelli çekten kaynaklı olarak davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, sipariş edilen C-30 betonun teslim edildiğini, beton dökülmeden önce davacı şirketten onay alınarak işlem yapıldığını, beton döküldükten sonra sulama gibi işlemlerin yapılmaması halinde eksiklikler oluşabileceğini ancak bu durumdan davalı şirketin sorumlu olmadığını, davalı şirketin herhangi bir kusurunun olmadığını ve davacı tarafından temerrüde düşürülmediğini, yapılan tespite itiraz ettiklerini, eski kalıp kullandığını yeni kalıp yapılmış olsa bile eski kalıpların hurda bedeli olarak düşülmesi gerekirken düşülmediğini, ayrıca demirlerin tespit tarihi itibariyle bedelinin tespit edildiğini ancak inşaat yapım tarihi itibariyle demir bedelinin tespit edilmesi gerektiğini,köprü inşaatında kullanılan ve tespitte yer alan beton bedelinin de düşülmesi gerektiğini,davacı firmanın davalıya beton bedelini ödemediğini bu hususta başka esasta menfi tespit davası açtığını belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davacı şirketin ihalesini aldığı yol yapım işinde kullanılmak üzere davalıdan C-30 standartında hazır beton satın aldığını, ancak davalının sipariş edilen özellikte ürün teslim etmediğini, davalıdan satın alınan hazır beton ile yapılan köprünün yıkılmak zorunda kalındığını, ayrıca köprü inşaatı için farklı masraflar da yapıldığını, davacı şirketin ticari itibarının zedelendiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000,00 TL maddi ve 10.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davalı vekili, davalının davacıya vermiş olduğu betonların C-30 niteliğinde olduğunu, herhangi bir eksiklik veya ayıp olmadığını, ayrıca dava konusu beton bedelinin tespit edilecek zarar tutarından düşülmesi gerektiğini, zira davacının beton bedelini ödemediğini, bu konuda menfi tespit davası açıldığını, her iki davanın birleştirilmesi gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece asıl davanın yargılaması sürdürülürken birleşen davada mahkemece toplanan delillere göre, davalı şirketin davacıya taraflar arasındaki anlaşmaya uygun şekilde hazır beton teslim etmediğinin tespit edildiği, bu sebeple davacı şirket tarafından yapılan köprü inşaatının yıkımına karar verildiği, davacı şirketin yapılan inşaat ve imalat bedeli ile kesilen ceza nedeniyle 92.133,92 TL zararının doğduğu, her ne kadar davalı vekili mahkemenin 2010/748 Esas sayılı davasına konu edilen çek tutarının zarardan mahsup edilmesini talep etmiş ise de, mahkemece mahsup talebi değerlendirildiği takdirde derdest olan dosyanın esasının etkilenecek olması nedeniyle bu taleple ilgili değerlendirme yapılmadığı, ayrıca yargılamanın safahatı da dikkate alınarak her iki davanın birleştirilmesi yönündeki talebin yerinde görülmediği, davacı şirketin ticari itibar kaybettiği, dolayısıyla manevi tazminat talebinin haklı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile, 92.133,92 TL maddi tazminatın ve 5.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmiş, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2015/17940 esas, 2016/8501 karar sayılı ve 09.05.2016 tarihli ilamı ile “ Davacı taraf, davalı taraftan C-30 standartında hazır beton satın alındığını, ancak daha düşük nitelikte beton teslim edildiğini, bu şekilde zarara uğratıldığını ileri sürerek maddi ve manevi zararının tahsilini istemiştir. Dava aliud teslimden kaynaklanan tazminat davasıdır. Davalı taraf davanın reddini savunmuştur. Davacı tarafça, bu dava açılmadan önce, satın alınan beton bedeli olarak davalıya verilen çek nedeniyle aynı mahkemenin 2010/748 esas sayılı dosyası üzerinden menfi tespit davası açılmış olduğu, davalar arasında irtibat bulunduğu, zira bu dava sonucunda verilecek kararın diğerini etkileyecek olduğu anlaşıldığından, mahkemece iş bu davanın daha önce açılan dava ile birleştirilip sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir”gerekçesiyle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak birleşen dava asıl dava ile birleştirilmiştir.
Mahkemece daha sonra asıl ve birleşen davalar birlikte değerlendirilerek; asıl davada davacının davalı tarafından teslim edilen anlaşmaya aykırı ve aliud teslim niteliğindeki betondan dolayı ürün bedelini ödemek zorunda olmadığı bu nedenle davacının davalıya ürün teslimi nedeni ile verilen çekten dolayı borcunun olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, birleşen dava yönünden davalı şirketin taraflar arasındaki anlaşmaya uygun şekilde hazır beton teslim etmediği, davacı şirketin yapılan inşaat ve imalat bedeli ile idare tarafından kesilen gecikme cezası kadar zararının doğduğu, sözleşme hükümlerine uygun nitelikte hazır beton teslim etmeyen davalı şirketin, davacının söz konusu zararından sorumlu olduğu, köprü inşaatı kapsamında kullanılan kalıbın hurda bedeli diye bir bedelin değerlendirilmesinin yapılamayacağı, söz konusu demirlerin betondan ayrılıp temizlenmediği sürece hurda niteliği kazanamayacağı, bu nedenle enkazdaki demirlerin hurda bedelinin tespiti ve bunun mahsubu yoluna gidilmediğini, dava dışı idare ile yapılan ihaleye uygun şekilde iş teslim edememesi sebebiyle davacı şirketin ticari itibarını kaybettiği gerekçesiyle birleşen davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Asıl dava yönünden, dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün onanmasına,
2-Birleşen dava yönünden, dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine,
3-Davacı lehine verilen manevi tazminat miktarı 5.000 TL olup, davacı lehine manevi tazminat nedeniyle 1.980,00 TL asgari nispi vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken 10.120,71 TL’ye hükmedilmesi doğru olmamış ise de bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan sebeplerle davalı vekilinin asıl dava yönünden tüm temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin birleşen dava yönünden sair temyiz itirazlarının reddine, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle 6100 sayılı HMK’nun geçici 3. maddesi ve 5236 sayılı Kanunun geçici 2. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK’nun 5236 sayılı Kanunun 16. maddesiyle değiştirilmeden önceki 438/7 maddesi gereğince hüküm fıkrasının 2/d bendinde yer alan “... hesaplanan 10.120,71 TL vekalet” sözcüklerinin çıkarılarak yerine “... hesaplanan 1.980,00 TL vekalet ...” sözcüklerinin eklenerek mahkeme kararının düzeltilmesine ve hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 15.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.