17. Hukuk Dairesi 2014/22655 E. , 2016/7633 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... şirketi vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacılar vekili, 21.08.2010 tarihinde ... ilçesinde meydana gelen trafik kazasında sürücü ... yönetimindeki, davalı ... şirketi nezdinde trafik sigortalı ... plaka nolu araç seyir halinde iken direksiyon hakimiyetini kaybedip kazaya sebebiyet verdiğini, meydana gelen kazada davacıların desteği ..."un ağır yaralandığını, 26.08.2010 tarihinde tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybettiğini, müvekkillerin desteklerinin kaza neticesinde vefat etmesi bağlı olarak davalı şirketten dava öncesinde maddi tazminat talebinde bulunduklarını ancak taleplerine kısmen yanıt verildiğini, teminat altında olan 175.000,00 TL"lik meblağın 26.670,00 TL"sinin ödendiğini, tazminat alacaklarının eksik ödendiğini, bu nedenlerle ... plaka nolu aracın davalı tarafından poliçe ile sigortalanmasından kaynaklanan ve ölüm teminatı olarak belirlenen 175.000,00 TL tazminat tutarından şimdilik 10.000 TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihi olan 21.08.2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle tahsilini talep etmiş, ıslahla talebini yükseltmiştir.
Davalı tarafa usulüne uygun davetiye tebliğ edilerek taraf teşkili sağlanmıştır.
Davalı ... şirketi vekili, bedeni zararlarda şahıs başına azami 175.000,00 TL ile sınırlı olduğunu, hasar dosyasında aktüer hesaplaması esas alınarak 26.670,00 TL tutarında tazminatın 02.07.2012 tarihinde ödendiğini, yapılan hesaplamanın doğru olduğunu, müvekkil şirketin üzerine düşen sorumluluğu yerine getirdiğini, kaza ile ilgili bakiye teminat miktarlarının 148.330,00 olduğunu, teminat limitini bildirmelerinin davayı kabul anlamına gelmediğini, tazminat ödemesinin süresinde yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davanın kabulü ile, davacı eş .... için 109.784,00 TL"nin çocuk ... için 8.034,00 TL"nin, çocuk ... için 8.256,00 TL"nin, çocuk ... için 8.248,00 TL"nin, çocuk ... için 16.283,00 TL"nin temerrüt tarihi olan 09/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek şekilde yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine, davalının sigorta poliçesi ile sorumlu tutulmasına karar verilmiş; hüküm, davalı ... şirketi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle, uzman bilirkişi tarafından düzenlenen maddi tazminata ilişkin raporun hükme esas alınmasında usulsüzlük bulunmamasına göre davalı ... şirketi vekilinin yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun bulunan hükmün ONANMASINA ve aşağıda dökümü yazılı 10.262,63 TL kalan onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına 22.06.2016 tarihinde Üye ....."ın karşı oyu ve oyçokluğuyla karar verildi.
-KARŞI OY-
Taraflar arasındaki davada davacının maddi tazminat davasının kabulüne dair verilen kararın davalı tarafından temyizinin sayın çoğunluk tarafından reddine dair karara aşağıda açıklanan nedenlerle katılamıyorum.
Davacı vekili, davalı sürücünün olayda tam kusurlu olduğunu ileri sürerek tazminat talebinde bulunmuştur.
Mahkemece meydana gelen trafik kazasında davacının yolcu olarak içinde bulunduğu araç sürücüsünün %25 oranında, dava dışı ...."in ise %75 oranında kusurlu olduğu kabul edilmiş ise de davalı ... şirketinin işletenin dolayısıyla sürücünün 3.kişilere verdiği zararları teminat altına aldığı, destekten yoksun kalan davacıların 3.konumunda olduklarından davalı ... şirketinin zararın tamamından sorumlu olacağından tazminattan kusur indirimi yapılmadığı gerekçesiyle bilirkişi tarafından hesaplanan tazminattan kusur nedeniyle herhangi bir indirim yapılmadan hüküm kurulmuştur.
Davalı, 2918 sayılı Kanunun 91.maddesi gereğince sürücünün kusuruna isabet eden oranda zarardan sorumludur.
Müteselsil sorumluluk, Kanundan doğan müteselsil borçluluğun bir türü olup aynı zararın oluşumunda rolü olan birden fazla kimsenin tazminatın tamamını ifa etmekle yükümlü olduğu ve zarar görenin dilediği sorumludan tazminatın tamamını veya bir kısmını talep edebileceği sorumluluk türüdür.
Zarar gören, zararın tamamını veya bir kısmını dilediği sorumlu veya sorumlulardan talep edebilir.
Olay ve dava tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı BK 50.madde 1.fıkra hükmü "Birden ziyade kimseler birlikte bir zarar ika ettikleri takdirde müşevvik ile asıl fail ve fer"an medhali olanlar, tefrik edilmeksizin müteselsil mesul olurlar" şeklindedir.
Birden fazla kimseyi müteselsil sorumlu tutmak isteyen zarar gören, bu kimselere karşı dava açarken bu niyetini göstermesi, dava dilekçesinden müteselsil sorumlu tutmak istediği kişiyi göstermesi gerekir. Hakim tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olup teselsülden yararlanma hakkı zarar görene ait olduğundan zarar gören bu hakkkı kullanmadıkça mahkeme onun yararına teselsül kuralını kendiliğinden uygulayamaz.
Dava dilekçesindeki ifadelerden davacının 818 sayılı BK"nın 50.maddesine göre birlikte sorumlu tutma niyeti anlaşılıyorsa müteselsil sorumluluğa hükmedilmelidir.
Ancak dava dilekçesinde davalı veya davalıların tam kusurlu olduğunu iddia ederek dava açan davacı sonradan dava dışı kişinin kusuruna isabet eden tazminat miktarının
da müteselsil sorumluluk nedeniyle davalıdan tahsilini talep edemez.
Böyle bir talep HMK"nın 319. maddesi gereğince iddianın genişletilmesi yasağı kapsamında değerlendirilmelidir.
Bu husus HGK"nın 24.6.1983 tarih 1981/9-533 Esas 1983/724 Karar sayılı kararı ile "Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK."nun 50.maddesi ya da birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri aynı zarardan sorumluluklarını düzenleyen BK"nun 51.maddesi uyarınca ve aynı Yasanın 142.maddesi hükmüne dayanarak davacı, zararının tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de talep edebilir.
Ancak, aynı Yasanın 141.maddesi gereğince teselsül, ister yasadan, ister sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir deyim ile alacaklınındır. Zarara uğrayan (alacaklı), bu hakkını kullanmadıkça, yani müteselsilen tahsil isteğinde bulunmadıkça, mahkeme resen onun yararına teselsül kuralını uygulayamaz. Çünkü Hakim istek ile bağlı olup, istek dışı karar veremez. Usulün 74.maddesi buna engeldir" şeklinde kabul edilmiştir.
Dava dilekçesinde davacıların murisinin yolcu olarak içinde bulunduğu araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğu belirtilmiş olup mahkemece araç sürücüsünün olayda %25 oranında kusurlu olduğunun kabul edilmesi, davalı ... şirketinin sigortalı aracın sürücüsünün kusuruna isabet eden oranda zarardan sorumlu olması, davacılar tarafından dava dışı kişi ve unsurlar yönünden müşterek ve müteselsil sorumluluğa dayanılmadığından davalının sürücünün %25 kusuruna isabet eden tazminat miktarından sorumlu tutulması gerekirken zararın tamamından sorumlu tutulmasına ilişkin kararın bozulması gerektiği halde onanmasına ilişkin çoğunluk görüşüne katılmıyorum.