Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2016/1168
Karar No: 2019/245

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2016/1168 Esas 2019/245 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2016/1168 E.  ,  2019/245 K.

    "İçtihat Metni"



    Kararı veren
    Yargıtay Dairesi : 17. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 314-424

    Nitelikli hırsızlık suçundan sanık ..."nun TCK"nın 142/1-b, 143 ve 168. maddeleri uyarınca 1 yıl 2 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 17.05.2006 tarihli ve 314-424 sayılı hükmün, sanık ve müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 17. Ceza Dairesince 09.12.2015 tarih ve 13284-10853 sayı ile;
    "Kasten işlemiş olduğu suçtan dolayı hapis cezasıyla mahkûmiyetin yasal sonucu olarak sanığın, 5237 sayılı TCK"nın 53/1. maddesinde belirtilen haklardan yoksun bırakılmasına karar verilmemiş ise de, bu hususun infaz aşamasında nazara alınması mümkün bulunduğundan, bozma nedeni yapılmamıştır.
    Çaldığı eşyaları sattığı yeri göstermekle yetinen ancak satıştan elde ettiği kazancı iade edip etmediği araştırılmayan sanık hakkında etkin pişmanlık nedeniyle TCK"nın 168. maddesi uyarınca indirim yapılması, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır." açıklaması ve eleştirisiyle onanmasına karar verilmiştir.
    Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 08.06.2016 tarih ve 208520 sayı ile;
    "...Sanık hakkında 05.04.2004 tarihinde işlediği hırsızlık suçu nedeniyle 765 sayılı TCK"nın 493/1-son, 522 ve 523 madderine göre cezalandırılması talebi ile kamu davası açılmıştır. Mahkemece 28.05.2004 tarihinde yapılan keşif sırasında beyanı alınan bilirkişi "Hırsızlık iş yerinin giriş kapısının alt tarafında bulunan aleminyum kaplamayı sökmek suretiyle gerçekleştirilmiştir. Aleminyum kaplama tornavida ile kapının altından kanırtılarak sökülebilir. Bu haliyle sağlam ve muhkem bir yapıya sahip değildir. Sonuç olarak hırsızlığın geceleyin binadan hırıszlık vasfında olduğunu düşünüyorum." şeklinde beyanda bulunmuştur.
    Yapılan keşif ve alınan bilirkişi beyanına göra sanığın eylemi 765 sayıl TCK"nın 492/1-son maddesinde düzenlenen suçu oluşturmakta olup bu suç için aynı Yasa"nın 102/4 ve 104/2. maddelerinde öngörülen 7 yıl 6 aylık zamanaşımı süresinin öngörüldüğü ve zamanaşımı süresi yönünden lehe olan 765 sayılı Yasa hükümlerin sanık hakkında uygulanması gerektiği ve suç tarihinden inceleme tarihine kadar bu sürenin geçtiği, bu nedenle sanık hakkında açılan kamu davasının zamanaşımı nedeniyle düşmesine karar verilmesi gerektiği," düşüncesiyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
    CMK"nın 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 17. Ceza Dairesince, 22.06.2016 tarih, 8255-9308 sayı ile itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Sanık ..."nun hırsızlık malının bilerek satın alınması suçundan beraatine; sanıklar ... ve ... hakkında hırsızlık suçundan açılan kamu davalarının uzlaşma nedeniyle düşürülmesine karar verilmiş olup itirazın kapsamına göre inceleme sanık ... hakkında hırsızlık suçundan kurulan hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.
    Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın eyleminin nitelendirilmesine, buna bağlı olarak dava zamanaşımının gerçekleşip gerçekleşmediğinin belirlenmesine ilişkindir.
    İncelenen dosya içeriğinden;
    Mağdur İsmail Konya"nın, bobinaj üzerine faaliyet gösteren iş yerinden hırsızlık yapıldığı yönünde müracaatta bulunması üzerine soruşturma başlatıldığı,
    Olay yeri inceleme ve tespit tutanağında; mağdura ait iş yerinin giriş kapısının alt kısmının 43 x 25 cm ebadında kırık olduğu, iş yeri içinin dağınık olduğu bilgilerinin bulunduğu,
    Yer gösterme tutanağında; mağdurun şikâyeti üzerine başlatılan soruşturma kapsamında benzer yöntemle hırsızlık suçu işleyen inceleme dışı sanık ..."nun yakalanarak yapılan şifahi sorgusunda suçlamayı kabul ederek bahse konu suçu sanık ... ve inceleme dışı sanık ... ile birlikte gerçekleştirdiklerini söylediği, bu şekilde yakalanan sanık ... ve inceleme dışı..."un da mağdura ait iş yerinden hırsızlık yaptıklarını samimi olarak ikrar ederek, 06.04.2004 tarihinde gece saat 00.30 sıralarında mağdurun iş yerinin önüne geldiklerini, iş yerinin cam kısmının demir korkulukla kaplı olduğunu, giriş kapısının ise alt kısmının parçalı profil ile kapalı olması nedeniyle içeriye buradan girdiklerini, inceleme dışı sanık ..."un üzerinde bulunan tornavida ile profil parçalarını çıkardığını, içeriye girerek bobin tellerini dışarıya çıkardıklarını, yakında park hâlinde bulunan araca yüklediklerini, yolda gittikleri sırada aracın arızalandığını, arızalı aracı park ettiklerini, araçta bulunan bobinlerin bir kısmını yol kenarına üstünü de örtmek suretiyle sakladıklarını, bir miktar bobini alarak oradan ayrıldıklarını, ağaçlık bir alana giderek bakır telleri makaralarından söktüklerini, büktükleri telleri bir çuvala koyup hurdacıya sattıklarını anlatıp yer gösterme işleminde bulundukları,
    Olay ve zapt etme tutanağında; mağdura ait iş yerinden hırsızlık yapan sanık ... ve inceleme dışı sanıklar... ve..."un, çaldıkları tellerden bir kısmını spor salonu karşısında bulunan hurdacıya sattıklarını beyan etmeleri üzerine bahse konu yere gidildiği, bir çuval içerisinde bükülmüş vaziyette 54 kilogram ağırlığında bobinaj telinin görülerek el konulduğu bilgilerine yer verildiği,
    Değer tespit ve teslim tutanaklarına göre; mağdurun iş yerinden çalınan ve olay sonrasında tanıklar tarafından bulunan beş adet bobin makarasının toplamda 397.500.000 YTL (397,50 TL) değerinde olduğu, sanık ... ile inceleme dışı sanıklar... ve..."un yer göstermesi sonucunda hurdacı iş yerinden ele geçirilen tellerin ise 130.000.000 YTL (130 TL) değerinde olduğu, beş adet bobin makarası ile 54 kilogram ağırlığındaki bükülmüş bobin tellerinin mağdura teslim edildiği,
    Yargılama aşamasında olay yerinde yapılan keşif sırasında dinlenen bilirkişinin, hırsızlık eyleminin, iş yerinin giriş kapısının alt tarafında bulunan alüminyum kaplama sökülmek suretiyle gerçekleştirildiğini, alüminyum kaplamanın tornavida ile kapının altından kanırtılarak sökülebileceğini, bu hâliyle kapının sağlam ve muhkem olmadığını beyan ettiği,
    Yerel Mahkemece aldırılan bilirkişi raporunda; 54 kilogram ağırlığındaki bükülmüş tellerin 130.000.000 YTL (130 TL), mağdurun müracaatında bildirdiği 80 kilogram ağırlığındaki bobinaj telin 200.000.000 YTL (200 TL); 120 kilogram ağırlığındaki bobinaj telin ise 300.000.000 YTL (300 TL) olduğunun bildirildiği,
    UYAP güneş doğuş batış çizelgesinde yapılan incelemede; 05.04.2004 tarihinde güneşin saat 05.31"de doğduğu, saat 18.32"de battığı, yaz saati uygulaması da dikkate alındığında 20.32 ila 05.31 saatleri arasında kalan zaman diliminin gece vakti olarak kabul edilmesi gerektiği, mağdurun olay akşamı saat 21.00"de iş yerini kapattığı; tanık Hasan Mutlu"nun 06.04.2004 tarihinde gece saat 03.45 sıralarında iş yerinin önünde beş adet makara hâlinde bobin teli gördüğü yönündeki beyanları ile yer gösterme tutanağında sanık ve inceleme dışı sanıkların mağdurun iş yerine geceleyin saat 00.30 sıralarında girdiklerine dair savunmaları da gözetildiğinde, hırsızlık suçunun gece vakti işlendiği,
    Anlaşılmıştır.
    Mağdur İsmail Konyalı; 05.04.2004 tarihinde gece saat 21.00 sıralarında iş yerini kapatarak evine gittiğini, ertesi gün sabah saat 08.30"da eniştesinin kendisini arayarak hırsızlık olayını haber verdiğini, iş yerine gidip yaptığı kontrolde, iş yerinin alüminyum giriş kapısının alt tarafının sökülerek tahminen 80 ilâ 120 kilogram ağırlığında ve 1.250.000.000 YTL (1.250 TL) değerindeki 26 adet bobin makaralarının çalınmış olduğunu tespit edip karakola gittiğini, daha sonra civarda bulunan elektrikçi şahısların kendisine ulaşarak açık alanda bobin makarası bulduklarını söylemeleri üzerine yaptığı araştırmada bu şekilde ele geçirilen bobinlerin iş yerinden çalınan ve kendisine ait olan bobinler olduğunu tespit ettiğini,
    Tanık Hasan Mutlu; 06.04.2004 tarihinde gece saat 03.45 sıralarında iş yerinin önünde beş adet makara hâlinde bobin teli gördüğünü, telleri alarak iş yerinin yanında bulunan boşluk alana koyduğunu, ertesi gün sahibini bulmak amacıyla bobinleri yanına alarak yakınlarda bulunan elektrik işiyle uğraşan iş yerlerine gittiğini, tanıklar Cafer Kaykısız ve İsmail Salkım"a bobinleri bırakarak sahiplerini bulmalarını istediğini, aynı gün saat 17.00 sıralarında tanık İsmail Salkım"ın kendisini arayarak bobinlerin sahibini bulduğunu söylediğini,
    Tanık İsmail Salkım; arkadaşı olan tanık Hasan Mutlu"nun 07.04.2004 tarihinde yanına gelerek iş yerinin önünde beş adet bobin bulduğunu, çevrede araştırma yaptığı hâlde sahibine ulaşamadığını, kendisi elektrik işi ile uğraştığı için sahibine daha kolay ulaşabileceğini söyleyerek yardım istediğini, yanında çalışan bir işçisinin bobinaj işi yapan mağduru arayarak durumu anlattığını, mağdurun da iş yerinden bobinlerinin çalındığını söyleyerek yanlarına geldiğini, yaptığı incelemede tanık Hasan tarafından yol kenarında bulunan bobinlerin iş yerinden çalınan kendisine ait bobinler olduğunu tespit ettiğini,
    Tanık Cafer Kaykısız; 07.04.2004 tarihinde arkadaşı olan tanık Hasan"ın iş yerine geldiğini, sahibini aradığı ancak bulamadığı bobinleri kendisine bırakarak sahibinin bulunmasına yardımcı olmasını söylediğini, daha sonra duyduğu kadarıyla bobinlerin sahibinin bulunmuş olduğunu,
    İnceleme dışı sanık ...; hurdacılık üzerine faaliyet gösteren iş yerinin ağabeyine ait olduğunu, kendisinin de geçici olarak burada çalıştığını, üç gün kadar önce ismini karakolda öğrendiği sanık ... ile inceleme dışı sanıklar ... ve ..."un iş yerine gelerek bir çuval içerisindeki bükülmüş bobin tellerini satmak istediklerini söylediklerini kendisinin de toplamda 54 kilogram ağırlığında olan telleri 135.000.000 YTL (135 TL) karşılığında aldığını, 08.04.2004 tarihinde polislerin gelerek bu şahısların tel satıp satmadıklarını sorduğunu,
    İnceleme dışı sanık ...; 05.04.2004 tarihinde gece saat 20.00 sıralarında sanık ... ve inceleme dışı sanık ... ile birlikte mağdurun iş yerine geldiklerini, iş yerinin giriş kapısının alt kısmını kırdıklarını, içeriye girip 54 kilogram ağırlığında bakır telleri çaldıklarını, çaldıkları telleri inceleme dışı sanık ..."e sattıklarını,
    İnceleme dışı sanık ...; 05.04.2004 tarihinde geceleyin sanık ... ve inceleme dışı sanık ... ile birlikte mağdurun iş yerine hırsızlık amacıyla gittiklerini, iş yerinin giriş kapısının altını kırdıklarını, inceleme dışı sanık ..."un içeriye girdiğini, kendisi ve sanık ..."ın dışarıda beklediğini, buradan çalmış oldukları telleri inceleme dışı sanık ..."e 135 TL karşılığında sattıklarını, yargılama aşamasında önceki beyanlarından farklı olarak, hırsızlık eylemini..."un gerçekleştirdiğini, Serkan ile bulundukları yerden iş yerinin göründüğünü, ancak gözcülük yapmadıklarını, yalnızca çalınan tellerin araca taşınmasına yardım ettiklerini,
    Beyan etmişlerdir.
    Sanık ... kollukta; olay tarihinde inceleme dışı sanıklar... ve... ile birlikte mağdura ait iş yerine hırsızlık amacıyla gittiklerini, Onur"un iş yerinin giriş kapısının alüminyum doğramasını zorlayıp kırdığını, hep birlikte içeriye girdiklerini, yaklaşık 70 kilogram ağırlığında bobin teli çaldıklarını, bobinleri bir kamyonete yükleyerek olay yerinden ayrıldıklarını, yolda seyir hâlindeyken aracın arıza yapması nedeniyle durduklarını, bobinin bir kısmını yol kenarına bıraktıklarını, aracı da orada park ederek bir miktar bobinle oradan uzaklaştıklarını, ertesi gün yanlarına aldıkları bobin tellerini 135 TL"ye hurdacıya sattıklarını,
    Mahkemede ise; hırsızlık eylemine katılmadığını, ertesi gün yolda giderken inceleme dışı sanık ... ve... ile karşılaştığını, aracın arkasında bakır tel olduğunu söyleyerek kendileriyle birlikte hurdacıya gelmesini istediklerini, tellerin hırsızlık malı olduğunu bilmediğini, olayı sonradan öğrendiğini, önceki beyanlarını kabul etmediğini,
    Savunmuştur.
    Uyuşmazlık konusunda isabetli bir çözüme ulaşılabilmesi bakımından sanığın eyleminin 765 ve 5237 sayılı Kanun hükümlerine göre ayrı ayrı belirlenmesinde fayda bulunmaktadır.
    Hırsızlık suçunun temel şekli 765 sayılı TCK’nın 491/ilk maddesinde; “Diğerinin taşınabilir malını rızası olmaksızın faydalanmak için bulunduğu yerden alma” olarak tanımlanmış, suçun nitelikli hâlleri ise aynı Kanun"un 492 ve 493. maddelerinde sayılmıştır.
    Uyuşmazlık konusunu ilgilendiren 765 sayılı TCK"nın 492. maddesinin birinci fıkrasında, hırsızlık suçunun geceleyin bir bina içinde yahut süknaya mahsus bir yerde veya müştemilatında işlenmesi hâlinde iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası öngörülmüş, aynı maddenin son fıkrasında maddede yazılı suçların ikiden fazla kimseler tarafından birlikte işlenmesi yahut suçun işlenmesinde iki veya daha fazla hâlin birleşmesi durumunda cezanın yukarı haddinin verileceği düzenlenmiştir.
    765 sayılı TCK"nın 493. maddesinin birinci fıkrasında da hırsızlığı işlemek veya çalınmış malı başka yere kaldırmak için duvar, kapı, pencere, demir parmaklık, kasa ve sandık gibi şahısları veya malları muhafaza için sağlam maddelerle ve muhkem surette yapılmış şeyleri yıkmak, devirmek, kırmak, delmek veya mahvetmek veyahut suni vasıtalarla veya şahsi çeviklik sayesinde bertaraf edilebilen maniaları kaldırarak veya aşarak hane ve sair yerlere girmek suretiyle işlenmesi hâlinde üç yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası verileceği düzenlenmiş, maddenin son fıkrasının ilk cümlesinde ise bu maddede yazılı suçların ikiden fazla kimseler tarafından birlikte işlenmesi yahut suçun işlenmesinde iki veya daha fazla hâlin birleşmesi veya sıvı yahut gaz hâlindeki yakıtları nakleden boru hatlarından veya bunların depolarından işlenmesi durumunda cezanın yukarı haddinin verileceği hüküm altına alınmıştır.
    Görüldüğü gibi 765 sayılı TCK"nın 493. maddesinin birinci bendinde iki nitelikli hâle yer verilmiştir. Kanunda bu iki nitelikli hâlin gerçekleşmesi bakımından maddede yazılı olan seçimlik hareketler sınırlayıcı olmayacak şekilde belirtilmiştir. Bentte yazılı olan birinci nitelikli hâl; hırsızlığı işlemek veya çalınmış malı başka yere kaldırmak amacıyla kişilere veya malları muhafaza için sağlam maddelerle ve muhkem surette yapılmış duvar, kapı, pencere, demir parmaklık, kasa ve sandık gibi eşyanın yıkılması, devrilmesi, kırılması, delinmesi veya mahvedilmesidir. Bu nitelikli hâle göre, hırsızlığın eşyaya karşı cebir kullanılarak işlenmesi gerekmektedir. Ancak sağlam maddelerle ve muhkem surette yapılmış olan eşya üzerinde cebir kullanılması söz konusudur. Hırsızlık suçunun işlenmesi amacıyla üzerinde cebir kullanılan eşyanın sağlam maddelerle muhkem surette yapılıp yapılmadığı ise mahallinde keşif yapılıp bilirkişiden görüş alınmak suretiyle tespit edilebilecektir. Burada dikkat edilmesi gereken husus, cebirin çalınan eşyaya değil kişileri veya malları muhafaza için tesis edilmiş olan engellere yönelmiş olması gerektiğidir. Bendin uygulanabilmesi için binaya girmek amacıyla engelin kaldırılmış olması gerekir. Binaya girildikten sonra çıkılırken kapı, pencere gibi şeyler kırılacak olursa bu bent uygulanmaz. Hırsızlık suçunun, yapay (suni) araçlarla veya kişisel çevikliği sayesinde bertaraf edilebilen engelleri kaldırarak veya aşarak hane ve sair yerlere girmek suretiyle işlenmesi de bentte yazılı ikinci nitelikli hâl olarak düzenlenmiştir.
    5237 sayılı TCK"nın 141. maddesinde yer alan "Zilyedinin rızası olmadan başkasına ait taşınır bir malı, kendisine veya başkasına bir yarar sağlamak maksadıyla bulunduğu yerden alan kimseye bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası verilir." şeklindeki düzenleme ile hırsızlık suçunun basit hâli hüküm altına alınmış, aynı Kanun"un 142. maddesinde ise suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâlleri sayılmıştır. Hırsızlık suçunun basit hâlinin oluşması için, başkasına ait taşınabilir eşyanın suçun nitelikli hâllerinde belirtilen şekiller dışında çalınması gerekmektedir.
    Suç ve karar tarihi itibarıyla uyuşmazlık konusuyla ilgili 5237 sayılı TCK"nın 142. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi;
    "(1) Hırsızlık suçunun;
    ...
    b) Herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle ya da bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış eşya hakkında,
    İşlenmesi hâlinde, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasına hükmolunur...", şeklinde iken, 28.06.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"un 62. maddesiyle TCK"nın 142. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendi yürürlükten kaldırılmış, ilga edilen bendin metni korunmak suretiyle aynı maddenin ikinci fıkrasına (h) bendi olarak eklenmiş, birinci fıkradaki “iki yıldan beş yıla kadar hapis” şeklindeki yaptırım “üç yıldan yedi yıla kadar hapis”, ikinci fıkradaki “üç yıldan yedi yıla kadar hapis” şeklindeki yaptırım ise “beş yıldan on yıla kadar hapis” olarak değiştirilmiştir.
    TCK"nın 143. maddesi de suç ve karar tarihi itibarıyla “Hırsızlık suçunun gece vakti işlenmesi hâlinde, verilecek ceza üçte birine kadar artırılır.” şeklinde düzenlenmişken, 6545 sayılı Kanun"un 63. maddesiyle TCK"nın 143. maddesinde yer alan “üçte birine kadar” ibaresi “yarı oranında” biçiminde değiştirilmiştir.
    Suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan hâliyle, TCK"nın 142. maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinde iki ayrı nitelikli hâl düzenlenmiş olup birincisi herkesin girebileceği bir yerde bırakılmakla birlikte kilitlenmek suretiyle muhafaza altına alınmış olan eşyanın çalınmasıdır. Bu nitelikli hâlin uygulanabilmesi için eşyanın, herkesin girebileceği bir yerde bulunmasının yanında, kilitlenmek suretiyle de muhafaza altına alınmış olması gerekir. Madde gerekçesinde, "Ancak bina tanımına girmeyen bir yerde, örneğin otomobilde bulunan eşya hakkında muhafaza altına alınma koşulu aranmış; böylece kapıları kilitli olmayan veya camları kapatılmamış bir otomobildeki eşyanın çalınması hâlinde nitelikli hırsızlık kabul edilmemiştir." denilmek suretiyle bu husus belirtilmiştir. Herkesin girebileceği yerden, cadde, sokak, pazar yeri veya meydan gibi hiçbir sınırlama, engel olmadan kişilerin girme imkânı bulunan kamuya açık yerler anlaşılmalıdır.
    Fıkrada belirtilen ikinci nitelikli hâl ise, bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmış olan eşyanın çalınmasıdır. Bu nitelikli hâlde öngörülen "bina veya eklentileri içinde muhafaza altına alınmaktan" anlaşılması gereken, mutlaka belli bir yere kilitlemek ya da gizlemek olmayıp eşyanın bina veya eklentisi içinde bulundurulmuş olması yeterlidir.
    Diğer taraftan, Ceza Genel Kurulunun 26.06.2012 tarihli ve 978-250 sayılı kararı başta olmak üzere birçok kararında açıkça vurgulandığı gibi, yargılama yapılmasına engel olup, davayı düşüren hâllerden biri olan dava zamanaşımının yargılama sırasında gerçekleşmesi durumunda, yerel mahkeme ya da Yargıtay, re"sen zamanaşımı kuralını uygulayarak kamu davasının düşmesine karar verecektir.
    Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Sanık ..."nun, uzlaşma nedeniyle haklarında hırsızlık suçundan açılan kamu davasının düşmesine karar verilen inceleme dışı sanıklar ... ve ... ile birlikte 05.04.2004 tarihinde gece saat 00.30 sıralarında mağdurun iş yerine hırsızlık amacıyla gelerek iş yeri giriş kapısının alt tarafında bulunan alüminyum kaplamayı sökmek suretiyle içeriye girip toplam değeri 1.250.000.000 YTL (1.250 TL) olan bobinleri çaldığı olayda;
    Yerel Mahkemece mahallinde icra edilen keşif esnasında dinlenen bilirkişinin, iş yeri giriş kapısının alüminyum doğramadan yapılmış olan alt kısmının kolayca sökülebilecek nitelikte olması nedeniyle sağlam ve muhkem nitelikte olmadığı yönündeki beyanı gözetildiğinde, sanığın eyleminin 765 sayılı TCK’nın 493/1-son maddesinde yazılı suçu oluşturmadığı, buna karşın eylemin, 765 sayılı TCK"nın 492/1-son ve 522. (normal) maddelerinde yazılı bulunan nitelikli hırsızlık suçunu oluşturduğu; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu kapsamında yapılan değerlendirmede ise, sanığın eyleminin 5237 sayılı TCK"nın suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan hâliyle 142/1-b ve 143. maddelerinde düzenlenen nitelikli hırsızlık suçuna uyduğu, sanık hakkında ayrıca aynı Kanun"un 53. maddesinde yazılı olan hak yoksunluklarına da karar verilmesi gerektiği, sanığın lehine olan kanunun tespitine yönelik usulüne uygun bir karşılaştırmanın yapılmadığı anlaşılmakla birlikte, Ceza Genel Kurulunun yerleşmiş kararlarında vurgulandığı üzere, Ceza Genel Kurulunca inceleme yapılırken, dava zamanaşımı süresinin dolduğunun saptanması durumunda kamu davasının düşmesine karar verilmesi gerekmektedir.
    Somut olayda, sanığın eylemine uyan ve suç tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan hâliyle 5237 sayılı TCK’nın 142/1-b maddesinde düzenlenen ve geceleyin birden fazla kişilerin birlikte işlediği işyeri dokunulmazlığını ihlal suçu ile kasten mala zarar verme suçlarından daha fazla hapis cezasını gerektiren hırsızlık suçu için 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası öngörüldüğü, suçun gece vakti işlenmesi hâlinde aynı Kanun"un 143. maddesi uyarınca cezanın üçte birine kadar artırılacağının düzenlendiği, Ceza Genel Kurulunun 11.12.2012 tarihli ve 1247-1842 sayılı kararında vurgulandığı üzere, 5237 sayılı TCK’nın 66. maddesinin 3. fıkrasında dava zamanaşımı süresinin belirlenmesinde dosyadaki mevcut deliller itibarıyla suçun daha ağır cezayı gerektiren nitelikli hâllerinin de göz önünde bulundurulacağı belirtilmiş olup, eylemin gece vakti işlenmiş olması nedeniyle dava zamanaşımının hesaplanmasında esas alınacak hapis cezasının üst sınırının 6 yıl 8 ay olacağı, buna göre, 5237 sayılı TCK’nın 66/1-d maddesi gereğince asli dava zamanaşımının 15 yıl, aynı Kanun"un 67/4 maddesi de göz önünde bulundurulduğunda kesintili dava zamanaşımının ise 22 yıl 6 ay olduğu; sanığın eylemine uyan 765 sayılı TCK"nın 492/1. maddesinde de iki yıldan beş yıla kadar hapis cezasını öngörüldüğü, 765 sayılı TCK"nın 102. maddesinde, kanunlarda aksine bir hüküm bulunmadıkça kamu davasının maddede yazılı sürelerin geçmesiyle ortadan kalkacağının düzenlendiği, maddenin dördüncü fıkrasında da 5 yıldan fazla olmamak üzere hapis ya da para cezalarını gerektiren suçlarda bu sürenin 5 yıl olacağının hüküm altına alındığı, aynı Kanun"un 104/2. maddesi uyarınca kesen bir nedenin bulunması hâlinde zamanaşımının, kesilme gününden itibaren yeniden işlemeye başlayacağı ve kanunda belirlenen sürenin en fazla yarısına kadar uzayacağının düzenlenmiş olması karşısında, dava zamanaşımı yönünden lehe olan 765 sayılı TCK’nın 102/4 ve 104/2. maddeleri uyarınca sanığın eylemine uyan ve daha ağır başka bir suçu oluşturma ihtimali bulunmayan hırsızlık suçunun işlendiği 05.04.2004 tarihinden itibaren 7 yıl 6 aylık uzamış dava zamanaşımı süresi ile 17.05.2006 olan karar tarihinden itibaren 5 yıllık asli dava zamanaşımı süresi, Özel Dairenin 09.12.2015 olan onama tarihinden önce dolmuş bulunmaktadır.
    Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulü ile Özel Dairenin onama kararının kaldırılmasına ve Yerel Mahkeme hükmünün gerçekleşen dava zamanaşımı nedeniyle bozulmasına, ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi gereğince karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesi uyarınca karar verilmesi mümkün bulunduğundan, 765 sayılı TCK"nın 102/4 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca sanık hakkındaki kamu davasının düşmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,
    2- Yargıtay 17. Ceza Dairesinin 09.12.2015 tarihli ve 13284-10853 sayılı onama kararının KALDIRILMASINA,
    3- Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 17.05.2006 tarihli ve 314-424 sayılı sanık ... yönünden hırsızlık suçundan kurulan hükmün, dava zamanaşımının gerçekleşmesi nedeniyle BOZULMASINA,
    Ancak yeniden yargılamayı gerektirmeyen bu konuda, 1412 sayılı CMUK"nın, 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 322. maddesine göre karar verilmesi mümkün olduğundan, sanık hakkındaki kamu davasının 765 sayılı TCK"nın 102/4 ve 5271 sayılı CMK"nın 223/8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE,
    4- Dosyanın mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 21.03.2019 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi