Esas No: 2021/2370
Karar No: 2022/1108
Karar Tarihi: 31.01.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/2370 Esas 2022/1108 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/2370 E. , 2022/1108 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda;ilk derece mahkemesince davanın kabulüne dair verilen karara karşı,davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusu neticesinde bozma ilamına uyularak yapılan istinaf incelemesinde kararda yazılı nedenlerden dolayı davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine,dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin 08/06/2020 tarih 2019/387 E.2020/3241 K. sayılı bozma ilamında; 5684 Sayılı Sigortacılık Kanunu'nun Geçici 2. maddesine dayanılarak çıkarılan ... Yönetmeliğinin 16/c maddesinde zarardan sorumlu olan kişilere, hesaptan yapılan ödemeler nedeniyle rücu hakkının kullanılacağı düzenlendiği, somut olayda araç sürücüsünün eşi,zarar gören 3. kişi sıfatıyla tazminat alacaklısı olmakla birlikte, aynı zamanda müteveffanın mirasçısı sıfatıyla zarar nedeniyle borçlu olduğundan, araç sürücüsünün tam kusuru ile sebebiyet verdiği zararı güvence yönetmeliği ve mevzuat gereği ödemek durumunda kalan ...'nın, yine yönetmelik gereği ödediği tazminatı, araç sürücüsünün mirasçısı olan davalıya rücu edilebileceğinden, ilk derece mahkemesince verilen davanın kabulü kararı yerinde olduğundan,Bölge Adliye Mahkemesince eldeki davanın yönetmelik gereği rücu davası olduğu gözetilerek davalı tarafın istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği, hususlarına değinilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesince, ilgili bozma ilamına uyulmasına karar verilerek davalı taraf vekilinin istinaf isteminin 6100 Sayılı HMK'nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine,karar verilmiş, bu karara karşı davalı vekili tarafından temyiz yoluna başvurulmuştur.
1-Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyulmasının ardından sadece HMK m.353/1-b-1 gereğince davalının istinaf başvurularının esastan reddine, karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyada verilen hüküm ve aşamaları incelendiğinde, öncelikle ilk derece mahkemesince, davanın kabulüne karar verildiği, bu karara karşı davalı vekilince istinafa
başvurulması üzerine de bölge adliye mahkemesi ilgili dairesince; davalının zarar gören 3. kişi sıfatına dayanan destekten yoksun kalma tazminatı talebi nedeniyle, davalı desteğinin kazadaki kusurunun davalıya yansıtılamayacağı, desteğin idaresindeki aracın Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesi bulunmadığı için davacı ...'nın zarardan sorumlu olduğu, davacı tarafından somut olayda olduğu gibi ödeme yapılmış olması halinde davalıya rücu imkanının bulunmadığı gerekçesiyle, davalı vekilinin istinaf başvurularının kabulü ile HMK 353-1-b-2 maddesi uyarınca ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın reddine, karar verilmiş; hükmün temyiz edilmesi üzerine de Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince bölge adliye mahkemesi kararı yukarıda özetlenen gerekçeyle bozulmuştur.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297/2. maddesi uyarınca; hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olup bu yön, kamu düzenine ilişkindir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 24.02.2010 tarihli 2010/1-86 Esas ve 2010/108 Karar sayılı kararında da; “ ...yasa’nın aradığı anlamda oluşturulacak kararların hüküm fıkralarının açık, anlaşılır, çekişmesiz, uygulanabilir olmasının gerekliliği…’’ vurgulanmıştır. Bu biçim, yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hâl, hükmün infazında zorluklara ve tereddütlere, yargılamanın ve davaların gereksiz yere uzamasına, davanın tarafı bulunan kişi ve kurumların mağduriyetlerine sebebiyet verecek ve kamu düzeni ve barışını olumsuz yönde etkileyecektir.
6100 sayılı HMK.’nun 359. maddesi “ (1) Karar aşağıdaki hususları içerir:
a) Kararı veren bölge adliye mahkemesi hukuk dairesi ile başkan, üyeler ve zabıt kâtibinin ad ve soyadları, sicil numaraları.
b) Tarafların ve davaya ilk derece mahkemesinde müdahil olarak katılanların kimlikleri ile Türkiye Cumhuriyeti kimlik numarası, varsa kanuni temsilci ve vekillerinin adı, soyadı ve adresleri.
c) Tarafların iddia ve savunmalarının özeti.
ç) İlk derece mahkemesi kararının özeti.
d) İleri sürülen istinaf sebepleri.
e) Taraflar arasında uyuşmazlık konusu olan veya olmayan hususlarla bunlara ilişkin delillerin tartışması, ret ve üstün tutma sebepleri, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebep.
f) Hüküm sonucu ile varsa kanun yolu ve süresi.
g) Kararın verildiği tarih, başkan ve üyeler ile zabıt kâtibinin imzaları.
ğ) Gerekçeli kararın yazıldığı tarihi.
(2) Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.
(3) (Ek:22/7/2020-7251/38 md.) Bölge adliye mahkemesi, başvurunun esastan reddi kararında, ileri sürülen istinaf sebeplerini özetlemek ve ret sebeplerini açıklamak kaydıyla, kararın hukuk kurallarına uygunluk gerekçesini göstermekle yetinebilir.” şeklinde düzenleme içermektedir.
360. maddesi ise “(1) Bu Bölümde aksine hüküm bulunmayan hâllerde, ilk derece mahkemesinde uygulanan yargılama usulü, bölge adliye mahkemesinde de uygulanır.” hükmünü içermektedir.
Şu halde; bölge adliye mahkemesinin Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesi’nin bozması öncesinde vermiş olduğu kararı ile ilk derece mahkemesi hükmü kaldırılmış olup, bozma ilamı sonrası bölge adliye mahkemesince 6100 sayılı HMK.’nun 359. ve 360. maddeleri gözetilerek,istinaf başvurusunun esastan reddine karar verildikten sonra, esas hakkında yeniden hüküm kurularak bir karar verilmesi gerekirken, bu durum göz ardı edilerek, sadece HMK m.353/1-b-1 gereğince davalının istinaf başvurusunun esastan reddine, denilmekle yetinilmesi HMK.297 maddesine ve kamu düzenine aykırılık oluşturmuş, bu durum kararın bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle,açıklanan ve re’sen görülen nedenlerle; temyiz olunan Bölge Adliye Mahkemesi kararının HMK 371. maddesi gereğince BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle,bozma sebebine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, dosyanın Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 31/01/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.