Esas No: 2021/3366
Karar No: 2022/7057
Karar Tarihi: 17.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3366 Esas 2022/7057 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3366 E. , 2022/7057 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 21.05.2018 tarih ve 2017/142 E- 2018/197 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 05.02.2021 tarih ve 2021/126 E- 2021/115 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalı gerçek kişinin 2016/32473 sayılı "TERCİHİM" ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, müvekkilince 2004/19864 sayılı "TM TERCİH+şekil" ibareli markasına dayalı olarak bu başvuruya yapılan itirazın, davalı kurum tarafından nihai olarak reddedildiğini, alınan kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, dava konusu başvuru ile müvekkili markası arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunduğunu, taraf markaların kapsamlarındaki hizmetlerin de aynı olduğunu, davalı başvurusunun kötü niyetli olarak yapıldığını ileri sürerek, YİDK’in 2017-M-1315 sayılı kararının iptaline, davalı markasının hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, kurum kararının usul ve yasaya uygun olduğunu, dava konusu başvuru ile davacının itirazına mesnet marka arasında iltibasa yol açacak düzeyde benzerlik bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı ... vekili, müvekkilinin İstanbul’da faaliyet gösterdiğini, gerekli başvuruları yaparak markasını tescil ettirdiğini, huzurdaki bu dava ile müvekkilinin yıpratılmak istendiğini, davanın kötü niyetli olduğunu, TPMK kayıtlarında 200’den fazla içinde "TERCİH" ibaresi geçen tescilli markanın bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, tescilli bir marka ile başvuru konusu işaret arasında iltibasa sebebiyet verebilecek derecede görsel, sescil ve anlamsal benzerlik olup olmadığının, her ikisinin ayırt edici ve baskın unsurları nazara alınarak münferit unsurlardan ziyade bütünü itibariyle bıraktığı izlenimin nazara alınarak belirlenmesi gerektiğinden hareketle; davalının "TERCİHİM" ibareli başvuru markası ile davacının "tm TERCİH+şekil" ibareli tescilli markası arasında dava konusu edilen 2016/32473 sayılı markanın kapsamında yer alan 41. Sınıftaki "Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Tercüme hizmetleri." yönünden görsel ve sescil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerlik bulunduğu, işin uzmanı yahut dikkatli kişilerden oluşmayan, makul düzeyde bilgilendirilmiş, marka ve başvuru konusu işareti aynı anda görüp detaylarını karşılaştırma olanağı bulunmayan daha önce görüp yararlandığı markanın aşağı yukarı net anısının tesirinde olan ortalama düzeydeki alıcı kitlesinin, dava konusu başvuru markasının kapsamındaki 41. sınıftaki "Eğitim ve öğretim hizmetleri. Sempozyum, konferans, kongre ve seminer düzenleme, idare hizmetleri. Spor, kültür ve eğlence hizmetleri (sinema, spor karşılaşmaları, tiyatro, müze, konser gibi kültür ve eğlence etkinlikleri için bilet sağlama hizmetleri dahil). Dergi, kitap, gazete v.b gibi yayınların basıma hazır hale getirilmesi, okuyucuya ulaştırılmasına ilişkin hizmetler (global iletişim ağları vasıtasıyla anılan hizmetlerin sağlanması da dahil). Tercüme hizmetleri." yönünden ayırdığı satın alma süresi içinde, davalının "TERCİHİM" ibareli başvuru markasını gördüğünde derhal ve hiç düşünmeden bunun davacının "tm TERCİH+şekil" ibareli tescilli markasından farklı bir marka olduğunu algılayamayacağı, diğer bir anlatımla ortalama düzeydeki tüketici kesimi tarafından yukarıda belirtilen hizmetler yönünden davacının "tm TERCİH+şekil" ibareli markalı hizmetinden satın almak/yararlanmak isterken davalının "TERCİHİM" ibareli markalı hizmeti satın almak/yararlanmak şeklinde bir yanılgı yaşayabileceği, ortalama düzeydeki tüketici kesimi nezdinde bu hizmetler yönünden her iki taraf markalarının aynı işletmeye ait marka, idari ve ekonomik açıdan birbirleriyle bağlantılı işletmelere ait markalar olduğu konusunda izlenim doğurabileceği (yanılgı yaşabileceği) bu açıdan yukarıda belirtilen hizmetler yönünden 556 sayılı KHK'nın 8/1 maddesindeki koşullar oluştuğu gerekçesiyle bu kısımlar yönünden davanın kısmen kabulüne, belirtilen hizmetler yönünden markanın hükümsüzlüğüne, diğer talepler yönünden davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı TPMK vekili ve davalı ... vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, dava konusu başvuru kapsamında yer alıp, mahkemece davanın kısmen kabulüne karar verilen ve yukarıda belirtilen 41. sınıftaki hizmetler ile davacının itirazına mesnet markanın kapsamında yer alan 41. sınıf hizmetler arasında benzerlik bulunduğu, işaretlerin karşılaştırılması açısından ise dava konusu başvurunun, standart karakterlerle yazılmış "TERCİHİM" ibaresinden oluştuğu, davacının itirazına mesnet 2004/19864 sayılı markanın ise beyaz zemin üzerine lacivert harflerle yazılmış "TERCİH" kelimesi ile bu kelimenin başında özel bir stilde yazılmış "tm" harfleri ve turuncu-lacivert şeritlerden oluşan bir şekilden ibaret olduğu, taraf markaları arasındaki benzerlik, her iki markada da "TERCİH" ibaresinin kullanılmasından kaynaklandığı, ancak, her ne kadar her iki markada da "TERCİH" ibaresine yer verilmiş ise de Yargıtay 11. Hukuk Dairesi'nin 04.12.2019 tarih, 2019/578-7827 sayılı ilamında da açıklandığı üzere iltibas tehlikesi değerlendirilirken marka işaretleri arasındaki benzerlik yanında, bu işaretlerin ayırt edicilik güçlerinin de dikkate alınması gerektiği, buna göre amaç, tercih ve yöntem belirten "TERCİH" ibaresinin, başvuru kapsamındaki 41. sınıf hizmetler yönünden ayırt ediciliği bulunmayan, tanımlayıcı bir ibare olduğu ve kimsenin tekeline bırakılamayacağı gözetildiğinde, bir bütün olarak dava konusu başvuru ile davacı markası arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesi bulunmadığı, diğer bir deyişle, 41. sınıf hizmetler yönünden ayırt ediciliği bulunmayan "TERCİH" ibaresinin her iki markada da yer almasının, bir bütün olarak markalar değerlendirildiğinde tek başına markalar arasında iltibasa yol açmadığı, marka işaretleri arasındaki farklılıkların dava konusu başvuruya ayırt ediciliği sağladığının kabul edildiği,Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'nun 08.06.2016 gün ve E.2014/11-696, K.2016/778 sayılı kararı uyarınca iltibas değerlendirmesinin hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olduğundan Dairemizce bu yönden dosyada mevcut bilirkişi raporundaki tespitlere itibar edilmediği, ayrıca bir bilirkişi incelemesine de gerek görülmediği, dava konusu başvuru ile davacı markası arasında 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi anlamında iltibas tehlikesinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle davalılar vekilinin istinaf taleplerinin kabul edilerek HMK'nın 353/1-b-2 uyarınca ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak, davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekilince temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 17/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.