1. Ceza Dairesi 2018/1402 E. , 2020/638 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Olası kastla öldürme
HÜKÜM : TCK"nin 81/1, 21/2, 29/1, 53, 63. maddeleri uyarınca 14 yıl hapis cezası.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Sanık ... müdafii tarafından hükmün duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine duruşma günü belirlenerek sanık müdafiine meşruhatlı davetiye tebliğ edilmesine rağmen, sanık müdafiinin belirlenen gün ve saatte hazır bulunmadığı anlaşıldığından duruşmasız olarak yapılan temyiz incelemesinde;
Maktul ...’ün oğlu olan ...’ün Bodrum Cumhuriyet Başsavcılığına vermiş olduğu 15/03/2015 tarihli ifadesinde ve 18/06/2015 tarihli duruşmada sanıktan şikayetçi olduğunu, davaya katılmak istediğini bildirdiği ancak bu konuda bir karar verilmediği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 06.03.2007 tarih ve 31/56 sayılı ve CGK"nin 19.10.2010 tarih ve 2010/149-205 sayılı kararları uyarınca, ilk derece mahkemesince karara bağlanmayan katılma isteklerinin, temyiz incelemesi sırasında karara bağlanması mümkün görüldüğünden, yeniden araştırma yapılmasına gerek bulunmadığından katılma talep eden ...’ün kasten öldürme suçundan açılan kamu davasında katılan olarak kabulüne karar verilmiştir.
Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık ...’in, maktul ...’e yönelik kasten öldürme suçunun sübutu kabul, takdire ilişen cezayı azaltıcı sebeplerin nitelik ve derecesi takdir kılınmış, savunmaları değerlendirilip inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedenleri dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiinin eksik incelemeye, sübuta, öldürme kastının mevcut olmadığına, meşru savunma hükümlerinin gözetilmesi gerektiğine, delillerin hatalı değerlendirildiğine, takdiri indirim nedenlerine yönelen ve yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,
Ancak;
Oluşa ve dosya kapsamına göre; olaydan evvel maktul ile eşi olan mağdur ... arasında anlaşmazlık bulunduğu, mağdurun maktul hakkında basit yaralama, hakaret ve silahla tehdit suçlarından şikayetçi olmakla talebi doğrultusunda 6284 sayılı Yasa kapsamında verilen tedbir kararı uyarınca maktulün ortak ikametten ayrılmasının ardından mağdur ...’nin maktul ile evliliğinden ortak çocukları olan Gönül ve ... ile birlikte yaşamaya başladığı, sanık ...’in ise ... ile aralarında duygusal ilişki olmasından ötürü bazı günler anılan yerde mağdur ve çocukları ile birlikte kaldığı, olay tarihinde sanığın, maktulün 2004 doğumlu kızı mağdur ... ile birlikte evde oldukları esnada mağdurların beyanlarından da anlaşıldığı üzere maktulün daha evvel de yapmış olduğu gibi tırmanarak 2 katlı müstakil binanın balkonuna çıktığı, sobayı yakmak için balkona çıkan sanık ... ile karşılaşması neticesinde aralarında tartışma yaşandığı, maktul ve sanığın birbirlerine karşılıklı olarak hakaret ettikleri, maktul ..."in şüpheliye tekme atmaya çalıştığı sırada sanığın maktulün ayağını tuttuğu ardından da ayağını bırakarak göğüs kısmından iteklemesi üzerine maktulün dengesini yitirerek beton zemine düştüğü ve künt kafa travmasına bağlı gelişen komplikasyonlar neticesinde hayatını kaybettiği olayda;
1-) Sanığın aksi kanıtlanamayan savunmalarına göre maktulün elinde bulunan çekicin yere düştüğü, sanığın buna rağmen halen balkonun dış kısmındaki demirlere tutunmakta olan maktulün ayağından tuttuğu ve göğsünden iteklediği, bu hamleler dolayısıyla maktulün dengesini kaybederek yerden yaklaşık 4 metre yüksekte bulunan balkondan taş döşemeli beton zemine düşmesi sonucunda maktulde beyin sol frontal bölgede 8 cm çaplı alanda doku harabiyeti ile kemik doku kaybı meydana geldiği, suçun işleniş biçimi, suç yeri ve zamanı, olay yeri inceleme raporu ve müstakilen ölüm neticesini doğuran otopsi raporu birlikte değerlendirildiğinde; sanığın maktule yönelik doğrudan kastla öldürme suçundan cezalandırılması yerine, yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı şekilde olası kastla öldürme suçundan hüküm kurulması,
2-) Sadakat yükümlülüğü esasen eşe ait olmakla birlikte, mağdur ... ile gönül ilişkisi olan sanığın, mağdur ve maktulün ortak konutlarına meşru olmayan bir amaçla girerek herkesçe bilinecek şekilde mağdur ile birlikte kaldığı, bu şekilde haksız hareketi ile olaya sebebiyet veren sanık hakkında dosyadaki mevcut delil durumuna göre etki-tepki dengesinin de sanık lehine bozulmasının söz konusu olmadığı halde 5237 sayılı TCK"nin 29. maddesi gereğince haksız tahrik hükümlerinin uygulanması suretiyle eksik ceza tayini,
3-) 24.11.2015 günlü Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarih, 2014/140 esas ve 2015/85 sayılı kararı ile 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesinin iptal edilen bölümleri doğrultusunda sanıkların hukuki durumunun yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş olup, CMUK"un 326/son maddesi uyarınca ceza miktarı itibariyle kazanılmış hak saklı kalmak üzere hükümlerin tebliğnamedeki düşünceye aykırı olarak BOZULMASINA, 19/02/2020 gününde oy birliği ile karar verildi.