Esas No: 2022/6069
Karar No: 2022/7054
Karar Tarihi: 17.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2022/6069 Esas 2022/7054 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2022/6069 E. , 2022/7054 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 31.01.2019 tarih ve 2015/786 E. - 2019/81 K. sayılı kararın davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 27.10.2020 tarih ve 2019/564 E. - 2020/1086 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, bazı noksanlıkların ikmali için mahalline geri çevrilen dosyanın eksikliklerin giderilmesinden sonra iade edildiği anlaşılmakla dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı banka ile dava dışı şirket arasında genel nakdi ve gayri nakdi kredi sözleşmesi imzalandığını, davalının da kendisine ait taşınmazı dava dışı şirketin borçlarına istinaden ipotek olarak verdiğini, ancak davalının eşi ...'ün Bolu Aile Mahkemesi'nde ipoteğin fekki davası açtığını, mahkemece ipoteğin fekkine karar verildiğini, söz konusu ipotek senedinde davalının ipotek limiti miktarınca borcun tamamından müştereken ve müteselsilen kefil sıfatıyla da sorumlu olduğunu, söz konusu sorumluluğa istinaden müvekkilinin alacağının tahsili amacıyla başlatılan takibe davalının itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davalının okuma yazma bilmediğini ve kefil olarak söz konusu imzaların kendisine attırıldığını, ayrıca eşinin kefaletine rızasının bulunmadığını, bu sebeple Bolu Aile Mahkemesi'nin 2009/479 Esas sayılı dosyasında ipoteğin fekkine karar verildiğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı tarafından ipotek verilmiş ve ipotek resmi senedinde davalının ayrıca ipotek limiti miktarınca kefil sıfatıyla imza attığı dosya içeriğinden anlaşıldığı, kefalet akdinin de yer aldığı ipotek resmi senedinin 31/12/2007 tarihinde düzenlendiği, bu durumda somut olayda uyuşmazlığın çözümü yönünden 818 sayılı BK’nın 484. maddesi hükmünün uygulanması gerektiği, anılan yasa hükmüne göre kefaletin geçerliliği yazılı şekilde yapılmasına ve kefalet limitinin gösterilmiş olmasına bağlı olduğu, somut olayda ipotek resmi senedinin 5. maddesinde yer alan kefalet hükmünde kefalet limitinin ipotek limiti kadar olduğu da açıkça belirtildiği, bu durumda sözleşmenin düzenlendiği tarih itibariyle öngörülen yasal geçerlilik koşullarının gerçekleştiği, ipotoğe konu taşınmazın aile konutu olduğu ve ipoteğin eşinin muvafakatı bulunmadığından geçersiz olduğu gerekçesiyle ipoteğin kaldırılması yönündeki kesinleşmiş aile mahkemesi kararının ipotek akdiyle ilgili olup geçerli şekilde konulmuş olan kefalet sözleşmesini etkileyici nitelikte olmadığı (Kapatılan Yargıtay 19. HD'nin 23/03/2016 tarih 2015/12903 Esas 2016/5230 Karar sayılı kararının da aynı yönde olduğu), bu nedenlele kefalet akdinin geçersiz olduğuna ilişkin davalı tarafın beyanlarına itibar edilmediği, mahkemece dosya kapsamında alınan bilirkişi raporunda müracaat edilebilecek kredi borcu kapsamında davalının temerrüde düşürülmediğinden sadece 170.000,00 TL ile sorumlu olduğu, hesaplanan asıl alacağa takip tarihinden itibaren %54 temerrüt faizi ve %5,00 BSMV'ye hükmedilecebileceğinin bildirildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, Ankara 2. İcra Müdürlüğü'nün 2015/16043 Esas sayılı dosyasına davalının vaki itirazının kısmen iptali ile takibin 170.000,00 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %54 temerrüt faizi ve takip tarihinden sonra işleyecek temerrüt faizi için %5,00 BSMV ile birlikte devamına, İİK'nın 67/(2). maddesi uyarınca alacak likit olduğundan hükmedilen alacağın %20'si oranında hesaplanan 34.000,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı vekili tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, İlk Derece Mahkemesinin davanın kısmen kabulüne yönelik kararında herhangi bir isabetsizlik görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf talebinin oy çokluğu ile esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 8.654,30 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 17/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.