Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/14701
Karar No: 2013/3942
Karar Tarihi: 20.3.2013

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2012/14701 Esas 2013/3942 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Davacı, annesinin satış sözleşmesinin miras muvazaası olduğunu ileri sürerek tapu iptali ve tescil olmazsa tenkis istemiyle dava açmıştır. Yargıtay kararında miras muvazaasının nisbi muvazaalar arasında olduğu ve gerçek irade ve amacın tespit edilmesinin önemli olduğu belirtilmiştir. Dosyada davalıların diğer bağımsız bölümleri de satın aldığı, resmi kurum yazıları ve tanık beyanlarına göre alım güçlerinin olduğu, tapuda yapılan sözleşmelerin gerçek irade ve amacı yansıtmadığı ancak taşınmazın gerçek değeri ile tapuda gösterilen değer arasında fark olmadığı tespit edilmiştir. Bu nedenle mahkeme kararı bozulmuş ve davacının talepleri reddedilmiştir.
Kanun maddeleri: Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunu m. 213 (TBK m. 237) ve Tapu Kanunu 26. maddeleri.
1. Hukuk Dairesi         2012/14701 E.  ,  2013/3942 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : BURDUR 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 17/07/2012
    NUMARASI : 2010/233-2012/234

    Yanlar arasında görülen tapu iptali ve tescil, tenkis davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil olmazsa tenkis isteğine ilişkin olup mahkemece, iptal-tescil isteğinin kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacının annesi ve miras bırakanı F. C.."in 338 ada 8 parsel sayılı taşınmazdaki 1 no"lu mağaza nitelikli bağımsız bölümü 13.6.2007 tarihli akitle davalı torunu A.."e sattığı, onun da taşınmazı 23.9.2008 tarihinde kendi kardeşi davalı S.."ye temlik ettiği, davacı R...nin de aynı taşınmazda maliki olduğu 2 no"lu bağımsız bölümü 1.12.2005 tarihinde davalı S.."ye sattığı, yine 8 parsel sayılı taşınmazda davalıların babası Z.."ye ait bulunan 3 no"lu bağımsız bölümün de 26.4.2010 tarihinde davalı S.."ye satıldığı kayden sabittir.
    Davacı, 1 no"lu bağımsız bölümle ilgili temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve l.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 (TBK m. 237) ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Somut olaya gelince, davalı S.."nin aynı taşınmazda başka bağımsız bölümleri de satın aldığı, davacının bizzat kendisinin taşınmazdaki 2 no"lu meskenini davalı S.."ye sattığı, resmi kurum yazıları ve tanık beyanların göre davalıların alım güçlerinin bulunduğu, davalı A.."in satın aldıktan sonra taşınmazı bir süre dükkan olarak kullandığı, miras bırakan F.. ile davalı A.. arasında ödeme planını da içeren 20.5.2007 tarihli bir ""Satış Protokolüdür"" başlıklı belge düzenlendiği ve bu protokole göre düzenlenen borç senetlerinin dosyaya ibraz edildiği, tapuda tanık olarak hazır bulunan ve eldeki dosyada da tanık olarak dinlenen E.. A.."ın beyanına göre, taşınmazın bedelinin bir kısmının tanığın huzurunda miras bırakana ödendiği ve kalan kısım için yukarıda sözü edilen protokol ve senetlerin düzenlendiği, yine tanık beyanlarına göre ekonomik sıkıntıya düşen davalı A.."in taşınmazı bedeli karşılığında davalı S.."ye sattığı, satışa konu olan taşınmazın akitte gösterilen değeri ile gerçek değeri arasında fahiş bir fark bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    O halde, değinilen bu somut olgular yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde; miras bırakanın davalı A.."e yapmış olduğu temlikinin mirasçıdan mal kaçırma amacıyla yapıldığı, yine A.."in davalı S.."ye yaptığı temlikin de muvazaalı olduğu kabul edilemez.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
    Davalıların, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nın 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 20.3.2013 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

     

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi