17. Hukuk Dairesi 2014/7143 E. , 2016/7567 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili; müvekkilinin sevk ve idaresindeki motosiklete davalıların işleteni ve sürücüsü olduğu aracın çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında müvekkilinin sürekli maluliyete maruz kalacak şekilde yaralandığını, kazanın oluşumunda davalı araç sürücüsünün tamamen kusurlu olduğunu belirterek, manevi tazminata ve fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 10.000 TL maddi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek reeskont faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 01.10.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini 64.266,77 TL"ye yükseltmiş, 35.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; davacının da kazada kusurlu ve talebin fahiş olduğunu öne sürerek, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; iddia, savunma, toplanan kanıtlara, davalı araç sürücüsünün 5/8 kusur ve davacının %16 maluliyet oranına göre, bilirkişi raporu benimsenerek; maddi tazminat davasının kabulüne, 64.266,77 TL maddi tazminatın; manevi tazminat davasının kısmen kabulü ile, 10.000 TL manevi tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece toplanıp değerlendirilen delillere, özellikle, oluşa ve dosya içeriğine uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davalı ... vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, Borçlar Kanunu"nun 46. maddesi (6098 sayılı TBK md. 54) gereğince çalışma gücünün kaybı nedeniyle maddi ve BK 47. maddesi (TBK m. 56) gereğince manevi tazminat istemine ilişkindir.
Borçlar Kanununun 47. maddesinde (TBK m. 56) yaralanan kişinin manevi tazminat da isteyebileceği hükme bağlanmıştır. Manevi tazminatın kişinin ruh ve vücut bütünlüğünün bozulması, sosyal kişilik değerlerinin saldırıya uğraması gibi durumlarda istenebileceği yasal ve yerleşmiş yargı kararlarıyla kabul edilmiştir.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu´nun 01.03.2006 tarih ve 2006/2-14 E, 2006/26 K. sayılı kararında ifade edildiği üzere, manevi tazminatın amacı, zarar görenin kişilik değerlerinde ve bedensel bütünlüğünün iradesi dışında ihlali hallerinde meydana gelen eksilmenin (manevi zararın) giderilmesi, tazmin ve telafi edilmesidir. Manevi zarar, haksız eylemin sonucunda, uğranılan kişilik değerlerindeki azalmanın karşılığı olması ve zarar gören tarafından da takdir ve tayin edilebilir bulunması nedeniyle birden fazla bölümler halinde istenemez. Bizzat yaşanan acı ve elemin karşılığı olduğu için, haksız eylemin meydana geldiği anda gerçekleşir. Acı ve elemin bölünerek bir kısmının açılacak kısmi dava ile, kalanının açılacak başka bir davada talep edilmesinin manevi tazminatın özüne ve işlevine aykırılık oluşturacağından; manevi tazminat davasının, "manevi tazminatın bölünemezliği" kuralına aykırı bir biçimde kısmi veya belirsiz alacak davası olarak açılması da mümkün değildir.
Somut olayda, dava dilekçesinde manevi tazminat talep edilmemiş, 01.10.2013 tarihli ıslah dilekçesi ile manevi tazminat isteminde bulunulmuş, mahkemece, ıslah talebi kabul edilerek 10.000 TL manevi tazminata hükmedilmiştir.
Yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda, davacının manevi tazminat isteminin reddi gerekirken, "manevi tazminatın bölünemezliği" kuralına aykırı bir biçimde, yazılı şekilde karar verilmesi isabetli olmamıştır.
3-Trafik kazası sonucu işgöremezlik nedeniyle ortaya çıkan zararın tayininde zarar görenin elde ettiği gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Kişinin herhangi bir işi yoksa, zarar gören kişinin geliri asgari ücret kabul edilerek bu miktar üzerinden hesaplanacaktır. Zarar gören kişi gelirinin asgari ücret üzerinde olduğunu, bir başka anlatımla herhangi bir işyerinde çalıştığı yada bir meslek icra ettiği ve asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiğini iddia ediyorsa bunu ispat etmesi gerekmekte olup yerel mahkemede bedensel zararların tazmini davalarında zarar görenin zararını resen belirlemek durumundadır. Bu nedenle zarar gören davacı asgari ücret üzerinde bir gelir elde ettiğini iddia etmiş ise çalıştığı iş yerinden trafik kazasının olduğu tarihteki ücret ve tüm gelirlerini gösterir ücret bordrolarını getirtilmelidir. Kişi belirli bir iş yerine bağlı olmaksızın, mesleğini icra eden kişilerden ise ekonomik ve sosyal durumu ile ilgili zabıta araştırması yanında o meslek odasından o mesleği icra edenlerin kaza tarihi itibarı ile ortalama ücretleri sorulmalıdır.
Dava dilekçesinde, davacının kazadan önce elektrik ve bobinaj ustası olduğu iddia edilmişse de, bu iddiayı ispatlayan herhangi bir belge dosyaya ibraz edilmiş değildir. Davacının kaza sırasındaki işvereni olan tanık ..., davacının kazadan bir hafta önce işe başladığını, henüz deneme süresindeyken kazanın gerçekleştiğini beyan etmiş, diğer davacı tanıkları da davacının kazadan önce 3 yıl süreyle bir otelde çalıştığını ancak ne kadar ücret aldığını bilmediklerini ifade etmişlerdir. Öte yandan dosya kapsamındaki ..... belgelerinden davacının kazadan önce 2005-2010 yılları arasında asgari ücretli olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.
Somut olayda, mahkemece ..... odasının elektrik ve bobinaj ustası için bildirdiği 1.000 TL aylık ücrete göre hesaplama yapılan aktüer raporu hükme esas alınmıştır.
Bu durumda, davacının elektrik ve bobinaj ustası olduğuna dair belgesinin ibrazı için süre verilmesi, varsa kayıtlar getirtilip, meslekteki tecrübesi belirlenerek, ilgili meslek odalarından ve kuruluşlarından davacının elde edebileceği gelirin sorulması, asgari ücretten daha fazla gelir elde ettiğinin ispatlanamaması halinde ise asgari ücretin neti tutarında gelir sağladığının kabulü ile bu miktar üzerinden tazminatın hesaplanması ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı olduğu şekilde eksik incelemeye dayalı olarak karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) ve (3) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı ....."ye geri verilmesine 21/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.