8. Hukuk Dairesi 2012/1149 E. , 2012/994 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ile ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının kabulüne dair Geyve Sulh Hukuk Mahkemesinden verilen 04.04.2011 gün ve 177/193 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi ... vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, kazanmayı sağlayan zilyetlik nedeniyle 121 ada 2 parselin ... üzerindeki tapu kaydının iptaliyle adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı ... vekiline usulüne uygun olarak dava dilekçesi tebliğ edilmesine rağmen yargılama oturumlarına katılmadığı gibi, davaya bir cevap da vermemiştir.
Mahkemece; zilyetlikle kazanma koşullarının davacı yararına oluştuğundan davanın kabulüne dava konusu 121 ada 2 nolu parselin davalı adına olan kaydının iptali ile davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Hüküm, süresinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde, keşif ve yargılama oturumlarındaki beyanlarında, taşınmazın uzun yıllardan beri zilyetliğinde bulunduğunu iddia etmiş, babasından intikalden ve paylaşımdan söz etmemiştir. Keşifte dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklar; dava konusu taşınmazın davacının babasından kendisine kaldığını, davacı tarafından zilyet ve tasarruf edildiğini bildirmişler, ancak babasından davacıya intikal şekli konusunda herhangi bir açıklamada bulunmamışlardır. Dairenin geri çevirme yazıları üzerine getirtilen davacının babası ..."a ait nüfus aile kayıt tablosuna göre, ..."ın 15.09.2001 tarihinde öldüğü ve davacı ... dışında Fevziye isimli mirasçısının bulunduğu anlaşılmaktadır. TMK.nun 640/2 ve 702/2. maddelerine göre, miras bırakan Sadettin"in ölüm tarihi itibariyle terekesi elbirliği mülkiyet üzeredir. Mirasçılar terekeye elbirliği ile sahip olurlar ve bütün haklar üzerinde birlikte tasarruf ederler. Murisin terekesi üzerinde mirasçıların TMK.nun 701 ve 702. maddelerine göre belirlenmiş payları olmayıp, herbirinin payı taşınmazın tamamı üzerinde söz konusudur. TMK.nun 702. maddesi uyarınca tasarrufi işlemlerde oybirliği aranır. Dava da bir tasarrufi işlem olduğundan tüm mirasçıların birlikte üçüncü kişi durumunda bulunan Hazineye karşı dava açmaları zorunludur. Davacı, dava konusu parsele ait tapu kaydının iptali ile sadece adına tapuya kayıt ve tesciline karar
verilmesini istemiştir. Şayet dava konusu taşınmaz, satış, bağış ya da murisin ölümünden sonra yapılan paylaşım ile davacıya kalmış ise, davanın şimdi olduğu bu haliyle yürütülmesi, dava konusu yer açıklanan yollarla davacıya kalmamış ve terekeye dahil bir taşınmaz ise, davacının 3. kişiye karşı tek başına dava açamayacağı düşünülerek davanın dava koşulundan reddine karar verilmesi gerekmektedir. Aksi durumda aşağıdaki eksikliklerin yerine getirilmesi düşünülmelidir. Bu haliyle davacının tek başına Hazineye karşı dava açma sıfatı ve yetkisi bulunmamaktadır. Dava dışı kalan mirasçının, böyle bir davada 11.10.1982 gün ve 3/2 sayılı YİBK"na göre de, sonradan muvafakatının alınması ya da açılan davaya karşı olurunun alınması veya miras şirketine mümessil tayini suretiyle dava koşulunun yerine getirilmesi de mümkün bulunmamaktadır.
Mahkemece; dava konusu taşınmazın davacıya babasından nasıl ve ne şekilde intikal ettiğinin tespit edilmesine çalışılması, belirlenecek intikal şekli ile TMK.nun 701 ve 702. maddeleri hükümleri dikkate alınarak dava şartı üzerinde durulması ve ondan sonra uyuşmazlık hakkında bir karar verilmesi gerekirken, kamu düzeninden olan dava koşulunun somut olayda yerine getirilip getirilmediği belirlenmeden davanın esası hakkında karar verilmesi isabetsiz olup, usul ve yasaya aykırıdır.
Bundan ayrı; davacı taraftan usulüne uygun olarak tanık listesi istenip tanıkları dinlenmemiş, dava konusu taşınmaz tapu kaydında "çalılık" niteliğiyle ... adına kayıtlı olup, uzman orman bilirkişi raporuna göre 2002 yılında kesinleşen orman tahdit hattı dışında orman sayılmayan yerlerden olduğu bildirilmiş ise de, böyle bir yerin ancak imar-ihya yoluyla kazanılabileceği gözetilerek, 3402 sayılı Kanunun 14. ve 17.maddelerinde yazılı bulunan tüm olumlu ve olumsuz koşullar araştırılıp belirlenmemiş, dava konusu taşınmazın komşu parsellere ait kadastro tutanakları ile varsa dayanakları tapu ve vergi kayıtlarının bulundukları yerlerden getirtilerek kazanmaya engel bir durumun olup olmadığı etraflıca araştırılarak, tespit edilmemiştir.
Hal böyle olunca iş; öncelikle tapulama paftasına göre komşu görünen adalardaki ve parsellere ait kadastro tutanak ve eklerinin onaylı ya da okunaklı tüm suretlerinin ve revizyon gören tapu ve vergi kayıtlarının bulundukları yerlerden getirtilerek dosya arasına konulması, tanıklarını saptayıp bildirmeleri için taraflara süre ve imkan tanınması gerekir. Ondan sonra, yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve tanıkların 6100 sayılı HMK.nun 243. ve 244. (1086 sayılı HUMK.m.258 ve 259) maddeleri uyarınca keşif yerine davetiye ile çağrılmaları, uyuşmazlığın taşınmaza ilişkin bulunması nedeniyle yerel bilirkişi ve tanıkların HMK.nun 259 ve 290/2. maddeleri gereğince keşif yerinde dinlenilmeleri, beyanlar arasında çelişki bulunduğu taktirde yüzleştirilerek çelişkinin giderilmesi (HMK.m.261) 3402 sayılı Kadastro Kanununun 17. maddesi gereğince imar ve ihya koşullarının eksiksiz olarak araştırılıp belirlenmesi, taşınmazın davacının babası ve davacı tarafından hangi tarihten itibaren imar ve ihyaya başladıklarının ve tamamladıklarının, imar ve ihyayı ne şekilde sürdürdüklerinin yerel bilirkişi ve tanıklardan sorularak açıklığa kavuşturulması, davacıya intikal şekli ve dava şartı üzerinde durulması, komşu kayıt ve belgelerin teknik, yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığıyla zemine uygulanması, kayıtların taşınmaz yönünü ne olarak gösterdikleri hususu üzerinde durulması, yapılan uygulamaların teknik bilirkişiye krokisinde işaret ettirilmesinin sağlanması ve ondan sonra toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme sonucu hüküm kurulmuş bulunması usul ve yasaya aykırıdır.
Yukarıda açıklanan gerekçeler nedeniyle davalı ... vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün 6100 sayılı HMK.nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 21.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.