8. Hukuk Dairesi 2012/464 E. , 2012/976 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tapu iptali ve tescil
... ve ... ile Hazine ve ... aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair Kadınhanı Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 04.11.2011 gün ve 171/587 sayalı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 21.02.2012 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden kimse gelmedi. Karşı taraftan davalı Hazine vekili Avukat Ulviye Sarp ve davalı ... vekili Avukat Seyit Şamil Bahçepınar geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacılar Mustafa ve ... vekili tarafından davalılar Hazine ve ... aleyhine açılan tapu iptali ve tescil davasının yapılan yargılaması sonunda davanın Hazine yönünden davalı sıfatı yokluğundan, diğer davalı ... bakımından sübut bulmadığından reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, TMK.nun 713/2 maddesinde belirtilen malikin tapu kütüğünden anlaşılamaması sebebine dayanılarak açılan tapu iptali ve tescil davasıdır. Bu maddede düzenlenen malikin tapu kütüğünden anlaşılamaması hali; taşınmaz malın sahibinin kim olduğunun bilinmemesine yarayacak gerekli bilginin tapu sicilinden çıkarılmasının imkansız olmasıdır (HGK.nun 10.04.1991 tarih 1991/8-51 Esas, 194 Karar sayılı ilamı). Kütükteki bilgi ve belgelerden, gerekli dikkati gösteren herkesin malikin kim olduğunu anlayamayacağı hallerde ve malik sütununun boş bırakılması, malik adının müphem ve yetersiz gösterilmesi, malik adının silinmiş ve yenisinin yazılmamış olması gibi hallerde malikin tapu kütüğünden anlaşılamadığı sonucuna varılabilir.
Dosya muhtevasına, dava evrakı ile yargılama tutanakları münderecatına, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar verildiğine ve takdirde bir isabetsizlik bulunmadığına, dava konusu taşınmazların malik hanelerinin boş olduğu iddia edilerek dava açılmış ise de, dosya arasında bulunan tapulama tutanakları, tapu kayıtları ve dayanak kesinleşmiş mahkeme kararları ile teknik bilirkişi raporu karşısında dava konusu taşınmazların 02.10.1939 tarihli kamulaştırma haritası ile 15.01.1940 tarih 1 ila 108 sıra sayılı tapu kayıtları kapsamında kaldıkları belirlendiğine, taşınmazların Hazine adına tapuda kayıtlı iken yasa gereği Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne devredildikleri, Hazine adına tapulu oldukları dönemde TMK’nun 713/2.m. göre zilyetlikle kazanma imkanı olmadığı, taşınmazların ... adına tapulu oldukları ve kanun anlamında malik hanesi boş bırakılmış taşınmazlardan söz etme imkanı da olmadığı anlaşıldığına göre davacılar vekilinin aşağıdaki husus dışında hükmün esasına yönelen diğer tüm temyiz itirazları yerinde bulunmamaktadır.
Mahkemece davalılar bakımından red sebebinin ayrı olduğu gözetilerek ayrı ayrı olacak şekilde Hazine yönünden maktu, ... yönünden nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi yerindedir. Ancak, dava dilekçesinde değer 7.800 TL olarak gösterilerek harç bu miktar üzerinden yatırılmıştır. Yargılama sırasında yapılan keşif sonunda dava konusu taşınmaz bölümlerinin dava tarihindeki değerinin 31.901 TL olduğu belirlenmiş ancak yargılama sırasında harç bu miktar üzerinden tamamlanmamıştır. Öte yandan Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu"nun 30.06.2001 tarih ve YD. İtiraz No: 2011/321 sayılı kararıyla; Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 12. maddesinde yer alan “....Belirlenen bu ücret tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre tespit edilen ücretten az olamaz” kısmının yürütmesinin durdurulmasına karar verilmiştir. Bu bakımdan mahkemece, davanın reddine karar verildikten sonra davalılardan ... lehine vekalet ücreti, harcı yatırılan dava dilekçesindeki 7.800 TL değer üzerinden Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu"nun 30.06.2001 tarih ve YD. İtiraz No: 2011/321 sayılı kararı dikkate alınarak nisbi şekilde hükmedilmesi gerekirken keşifte belirlenen ve yargılama sırasında harcı tamamlanmayan değer dikkate alınarak davacılar aleyhine fazla vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru olmamıştır. Davacılar vekilinin temyiz itirazı bu yönden yerinde olup hükmün bu bakımdan bozulması gerekir.
Ne var ki, bu husus HUMK.nun 370/2 (HUMK.nun 438/7). maddesi gereğince yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hüküm fıkrasının 5. bendinde yer alan “Davalı ... kendisini vekille temsil ettirdiğinden ve dava da ispatlanamadığından, esastan reddine karar verildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT’nin 3/2 maddesi de gözetilerek belirlenen 3.729,11 TL vekalet ücretinin davacılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davalı ..."ne verilmesine” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkartılmasına bunun yerine “Davanın sübut bulmadığından reddedildiği dikkate alınarak harcı yatan değer üzerinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 3/2. maddesi ile 12.maddesi birinci bölümü gereğince nisbi olarak hesaplanan 936 TL vekalet ücretinin davacılardan müteselsilen, kendi aralarında müştereken alınarak davalı ..."ne verilmesine” ibaresinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu haliyle 6100 sayılı HMK.nun 370/2 (1086 sayılı HUMK. nun 438/7). maddeleri gereğince ONANMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 900 TL avukatlık ücretinin davacı taraftan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davalılar Hazine ve Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ayrı ayrı verilmesine
ve aşağıda dökümü yazılı 18,40 TL peşin harcın onama harcına mahsubu ile kalan 2,75 TL""nin temyiz eden davacılardan alınmasına 21.02.2012 tarihinde oybirliğyle karar verildi.