17. Hukuk Dairesi 2014/13039 E. , 2016/7543 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
- K A R A R -
Davacı vekili, müvekkilinin müteveffa eşine ait, davalıya zorunlu trafik sigortalı aracın müteveffanın kullanımında iken tek taraflı trafik kazası sonucu müvekkilinin geçimini sağlayan tek desteğinin öldüğünü, müvekkilinin destekten yoksun kaldığını beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 5.000,00 TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş, bedel artırım dilekçesiyle talebini 110.997,92 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, ... Ticaret Mahkemelerinin yetkili olduğunu, 2 yıl içinde dava açılmadığından davanın zamanaşımına uğradığını, işletenin kendi kusuruna dayanılarak tazminat talep edilemeyeceğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, toplanan deliller ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davanın kabulüne, 110.997,92 TL"nin 02/07/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde, dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, sağ kalan eşin evlenme şansının kaza tarihi itibariyle de aynı olmasına göre davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.
Destekten yoksun kalma tazminatı Borçlar Kanununun 45/II. (6098 sayılı TBK m. 53) maddesinde düzenlenmiş olup "Ölüm neticesi olarak diğer kimseler müteveffanın yardımından mahrum kaldıkları takdirde onların bu zararını da tazmin etmek lazım gelir." şeklinde hükme bağlanmıştır. Yasa metninden de anlaşılacağı gibi destekten yoksun kalma tazminatının konusu, desteğin yitirilmesi nedeniyle yoksun kalınan zarardır. Buradaki amaç, destekten yoksun kalanların desteğin ölümünden önceki yaşamlarındaki sosyal ve ekonomik durumlarının korunmasıdır. Olaydan sonraki dönemde de, destek olmasa bile, onun zamanındaki gibi aynı şekilde yaşayabilmesi için muhtaç olduğu paranın ödettirilmesidir. Yani haksız bir eylem sonucu desteğini yitiren kimse BK"nın 45/II. (6098 sayılı TBK m. 53) maddesine dayanarak uğradığı zararın ödetilmesini isteyebilir. Davalı destekten yoksun kalmadan ileri gelen somut zararı gidermek zorundadır. Bu nedenle tazminat hesabından önce zarar tutarını belirlemek gerekir. Bunun yanında amaç zarar görenin malvarlığındaki eksilmeyi gidermek olduğuna göre, ölüm nedeniyle desteğini yitirenin elde ettiği çıkarlar varsa, bunların da zarar tutarından indirilmesi gerekir. Aksi halde zarar görenin malvarlığında olaydan önceki duruma göre bir artış meydana gelmiş olur. Buradaki amaç zarar görenin malvarlığını zenginleştirmek değil, desteğini yitiren kişiye ölümden önceki yaşam düzeyini sürdürebilme olanağı tanımaktır.
Destekten yoksunluk zararının hesabında müteveffanın gelirinin belirlenmesi tazminatın doğru tespitinde önemli bir yer tutmaktadır. Davacının maruz kaldığı destekten yoksun kalma zararının belirlenebilmesi için desteğin son gelir durumunun net olarak belirlenmesi gerekir.
Somut olayda ... Odası İlçe Başkanlığı tarafından 28.04.2009 tarihinde destek ..."e çiftçilik belgesi verilmiş olup desteğin 74.000 m2 (14.000 m2 buğday, 60.000 m2 fiğ) arazisi, 120 adet merinos küçükbaş hayvanı, 1 fiat marka traktörü, 1 römorku, 1 patosu, 1 biçeri, 1 besihanesi olduğu, belgenin yalnız 2009 yılı için geçerli olup kredi için verildiği belirtilmiştir. Destek 29/07/2010 tarihinde vefat etmiştir.
... İlçe .... Müdürlüğü tarafından düzenlenen 20.06.2012 tarihli yazıda desteğin aylık gelirinin 1.180,42 TL, toplam yıllık gelirinin 14.165 TL (küçükbaş hayvandan 12.500 TL gelir, kuru araziden 1.665 TL gelir) olduğu belirtilmiş ancak hangi yıldaki gelir olduğu açıkça belirtilmemiştir. Mahkeme tarafından da desteğin sosyal ekonomik durumu hakkında hiçbir araştırma yaptırılmamıştır.
Mahkemece hükme esas alınan hukukçu bilirkişiden aldırılan bilirkişi kök ve ek raporlarında desteğin aylık gelirinin 1.180,42 TL olduğu kabul edilerek hesaplama yapılmış ise de, desteğin vefatından önce elde ettiği gelirin belirlenmesi için yapılan araştırma yeterli değildir. Zira desteğin vefatı ile sahip olduğu malvarlığı mirasçılarına intikal etmektedir. Bu nedenle desteğin sağlığında gelir elde ettiği taşınmazlar, işyerleri, dükkanlar, tarım arazileri, büyükbaş, küçükbaş ve kümes hayvanları gibi ticari müessese ve tarımsal işletmeleri de mirasçılarına intikal etmektedir. İntikal eden ticari faaliyet ve tarımsal işletme varlıklarının mirasçılar tarafından kullanılması neticesinde gelir elde edilebileceğinden artık destekten yoksun kalma zararı hesaplanırken bu durumun da nazara alınması gerekmektedir. Bu nedenle desteğin vefatından önceki geliri tespit edilirken, sözkonusu ticari faaliyet veya tarımsal işletmenin devamı için desteğin sağlığında yapmış olduğu kişisel katkısının belirlenmesi gerekmektedir.
Bu durumda mahkemece, yukarıda belirtilen ilkeler ışığında, desteğin ölüm tarihindeki sosyal ve ekonomik durumu ilgili yerlerden araştırılarak desteğin kişisel özellikleri nedeniyle zirai üretim ve hayvancılık işine bedensel katkısının ne oranda olduğu hususunda uzman bilirkişilerden rapor aldırılmak suretiyle, desteğin çiftçilik ve hayvancılık mesleğinde fiili emeği ile elde edeceği net gelirin ne kadar olacağı tespit edilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik araştırma ile karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 20/06/2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.