Taksirle yaralama suçundan sanık ..."in beraatine, sanıklar ... ve ..."ın mahkûmiyetlerine ilişkin hükümler, sanık ... müdafii ve katılan vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: 1- Sanık ... hakkındaki beraat hükmüne yönelik temyiz incelemesinde; Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suç açısından sanığın taksirinin bulunmadığı, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, kusura ve eksik incelemeye ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, beraate ilişkin hükmün isteme uygun olarak ONANMASINA, 2- Sanıklar ... ve ... hakkındaki mahkumiyet hükümlerine yönelik incelemeye gelince; TCK"nın "Genel Tehlike Yaratan Suçlar" bölümünde düzenlenen ve ""İnşaat veya Yıkımla İlgili Emniyet Kurallarına Uymama"" başlıklı 176/1 maddesinde inşaat veya yıkım faaliyeti sırasında, insan hayatı veya beden bütünlüğü açısından gerekli olan tedbirleri almama halinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olup, somut olayda ise katılanın yaralanmış olması sebebiyle zarar suçunun oluştuğu dikkate alındığında; sanıkların taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediğinden tebliğnamedeki bozma öneren (1) nolu görüşe iştirak edilmemiştir. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık ... müdafiinin kusur durumuna, suçun unsurları itibarı ile oluşmadığına ve illiyet bağına; katılan vekilinin ise ceza miktarına ve eksik incelemeye ilişkin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak; Sanıklar hakkında mahkumiyet hükmü kurulurken, TCK"nın 61. maddesindeki ölçütlere riayet edilmeyip temel cezanın ne olduğu açıklanmadan, TCK"nın 89/1-3-a maddeleri gösterilerek ve "asgari hadden ayrılmayı gerektirir aleyhe bir durum olmadığı göz önüne alınarak" denilmek suretiyle çelişki oluşturacak şekilde doğrudan 360 gün adli para cezasına hükmedilmesi, Kanuna aykırı olup, sanık ... müdafiinin ve katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükümlerin bu sebepten dolayı 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince isteme uygun olarak BOZULMASINA, 14.01.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.