Hukuk Genel Kurulu 2017/890 E. , 2021/533 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin 02.11.2015 tarihli ve 2015/336 E., 2015/681 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay (kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 25.04.2016 tarihli ve 2016/1296 E., 2016/7387 K. sayılı ilamıyla bozulmuş, yeniden yapılan yargılama sonunda mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
2. Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan ön inceleme sonunda gereği görüşüldü:
3. Dava itirazın iptali istemine ilişkindir.
4. Mahkemece davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Dairece; yukarıda esas ve karar numarası belirtilen karar ile bozulmuştur. Mahkemece direnme kararı verilmiştir.
5. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
6. 1 Ekim 2011 tarihinde 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (HMK) yürürlüğe girmiş, anılan Kanun’un 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için HMK’da geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
7. Bu bağlamda 6100 sayılı HMK’nın geçici 3. maddesi;
“(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/9/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 444 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur. Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez (Değişik fıkra: 22.07.2020 tarihli ve 7251 sayılı Kanun, m.47).
(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmünü içermektedir.
8. Yukarıdaki madde metninden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olan kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun’un 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427 ila 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
9. Bilindiği üzere, 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak, öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren, 14.07.2004 tarihlive 5219 sayılı “Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” yürürlük tarihinden sonra yerel mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL; yine yürürlük tarihinden sonra Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunca temyiz incelemesi sonucunda verilen kararlara karşı karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1. maddesinde aranan parasal sınırı da altı milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
10. Direnme kararının verildiği 14.11.2016 tarihinde bu miktar 2.190TL’dir.
11. 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun’un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş; dolayısıyla, dava hangi tarihte açılmış olursa olsun, temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında, hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
12. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise, ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, yerel mahkemenin, Özel Daire bozmasına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
13. Kesinlik sınırı kamu düzeni ile ilgilidir. Temyiz kesinlik sınırı belirlenirken yalnız dava konusu edilen taşınır malın veya alacağın değeri dikkate alınır. Faiz, icra (inkâr) tazminatı, vekâlet ücreti ve yargılama giderleri hesaba katılmaz.
14. Yeri gelmişken eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar vardır.
15. Davacı vekili, müvekkili ile davalı arasındaki kredi kartı üyelik sözleşmesi gereği davalının kredi kartı kullandığını ve borçlarını ödememesi üzerine işlemiş faiz ve BSMV dahil 8.181,99TL alacağın tahsili için Konya 9. İcra Müdürlüğünün 2013/117 sayılı dosyası üzerinden giriştikleri icra takibine davalının haksız itirazda bulunarak icra takibini durdurduğundan bahisle davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına ve davalının icra inkâr tazminatına mahkûmiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
16. Mahkemece davanın kısmen kabulü ile; Konya 9. İcra Müdürlüğünün 2013/117 sayılı dosyasındaki davalının itirazının kısmen iptali ile icra takibine 7.499,31TL asıl alacak, 0,84TL işlemiş yasal faiz, 0,04TL %5 BSMV olmak üzere toplam 7.500,19TL ve asıl alacak miktarına icra takip tarihi olan 08.01.2013 tarihinden itibaren yıllık %9 ve ileride değişmesi hâlinde değişen oranlarda yasal faiz ve faizin %5’i BSMV uygulanmak suretiyle devam olunmasına, davacının fazlaya ilişkin taleplerinin reddine, kabul edilen asıl alacağın %20’si oranı olan 1.499,86TL icra inkâr tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir. Davacı vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece; davacı bankanın itirazlarının dikkate alınarak yeni bir bilirkişiden rapor alınıp varılacak uygun sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuş olup, bu karar üzerine mahkemece direnme kararı verilmiştir. Direnme kararı davacı vekili tarafından reddedilen kısmî alacak tutarı ile faiz oranı (uygulanacak faiz oranının %9 değil, %34,08 olması gerektiği) yönünden temyize getirilmektedir.
17. Özel Daire ile mahkeme arasında direnmeye konu bu miktar kararın verildiği 14.11.2016 tarihinde temyiz kesinlik sınırı olan 2.190TL’nin altındadır.
18. O hâlde direnme kararı miktar itibariyle açık biçimde temyiz edilebilirlik sınırı altında olduğundan, anılan karara karşı temyiz yasa yoluna gidilmesi miktar itibariyle mümkün değildir.
19. Hâl böyle olunca, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 29.04.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.