20. Hukuk Dairesi 2015/6685 E. , 2015/8941 K.
"İçtihat Metni"İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ... Beldesinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyedliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının müvekkili yararına oluştuğunu iddia ederek Medenî Kanunun 713. maddesi hükmüne göre müvekkili adına tescilini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, davacının dava konusu ettiği yerin öncesinin çalılık ve taşlık olması, eğiminin % 10-30 arasında değişmesi ve manavgat baraj gölü mutlak koruma alanında bulunmasını nazara alarak davacının zilyetlikten mülk edinme koşullarının oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde orman kadastrosu ve 2/B madde uygulaması 12.12.2002 tarihinde ilân edilerek kesinleşmiştir. Genel arazi kadastrosu işlemi, 1967 yılında kesinleşmiş, kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçmiştir.
Mahkemece çekişmeli taşınmazın öncesinin çalılık ve taşlık olması, eğiminin %10-30 arasında değişmesi ve manavgat baraj gölü mutlak koruma alanında bulunması nazara alınarak davanın reddine karar verilmiş ise de, mahkemece yapılan araştırma, inceleme ve uygulama, karar vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Şöyle ki; dava, Medenî Kanunun 713. maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tescili istemine ilişkin olup; dava edilen taşınmazın bulunduğu yerde yapılan genel arazi kadastrosunda taşınmazın tapulama dışı kalma sebebi araştırılmamış, mahkemece yapılan keşif sonrasında düzenlenen 15.01.2011 tarihli orman bilirkişi raporunda taşınmazın (A) harfi ile gösterilen bölümünün keşifte uygulandığı belirtilen 1963 ve 1989 tarihli memleket haritaları ile 1988 uçuş tarihli hava fotoğrafında yeşil renkli orman alanında kaldığı rapor edilmiş ise de taşınmazın belgelerdeki konumu rapor ekinde gösterilmemiş, hava fotoğrafının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü oluşturan unsurlar belirlenerek kullanım şekli detaylı olarak incelenmemiştir.
Ayrıca, mahkemece çekişmeli taşınmazın manavgat baraj gölü mutlak koruma alanında bulunması nazara alınarak davanın reddine karar verilmiş olmakla birlikte 2872 sayılı Çevre Kanunu 11.8.1983 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu Kanunun 9, 11, 12, 15 ve 20. maddeleri sonradan değişikliğe uğramış ve Kanunun 8, 9, 11, 12, 15 ve 20. maddeleri ile tarihinde yürürlüğe girmiş, 4856 sayılı ... ve ... Bakanlığının (... ve ... ... Bakanlığı) Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 9. maddesi uyarınca hazırlanan Su Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği 31.12.2004 tarihinde yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Yönetmeliğin 17. maddesi mutlak Koruma Alanları ile ilgili düzenlemeler içermektedir. Bu düzenlemeler ile çevrenin ve su kaynaklarının korunması ve kirlenmelerinin önlenmesi amaçlanmıştır. Bu düzenlemeler içinde, mutlak mesafeli koruma alanlarında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 14 ve Türk Medenî Kanununun 713. maddesi uyarınca zilyetlikle mülk edinmeyi engelleyici bir hüküm bulunmamaktadır. Ayrıca; çekişmeli taşınmazın bulunduğu bölgede yapılan kadastronun 1967 yılında kesinleştiği, davacının taşınmazın dava tarihinden 50-60 yıl öncesinde imar-ihya ile sonraki zilyetliğe dayandığı anlaşılmaktadır. Mahkemece çekişmeli taşınmazın koruma alanında bulunduğu bildirilen manavgat barajının hangi tarihler arasında yapıldığı ve taşınmazın tamamen/kısmen koruma alanına alınma tarihi araştırılmamıştır. Eksik inceleme ve araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulamaz.
Bu nedenlerle; öncelikle, genel arazi kadastrosunda taşınmazın tapulama dışı kalma sebebi araştırılmalı, varsa komşu parsellere ait kadastro tesbit tutanakları ve dayanak belgeleri getirtilmeli, orman kadastrosu yapılmış olduğuna göre ilgili harita ve işe başlama, işi bitirme, çalışma ve ilân tutanakları getirtilmeli, önceki keşifte görev almayan bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi, bir ziraat ve bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla, orman kadastro haritası ve kadastro paftası ölçekleri denkleştirilerek, sağlıklı biçimde zemine uygulanıp, değişik açı ve uzaklıkta en az 5 ya da 6 orman sınır noktası gösterilecek biçimde, çekişmeli taşınmazın kesinleşen tahdit hattına göre konumu belirlenmeli, taşınmaz kesinleşen orman kadastro sınırları dışında ise dava konusu taşınmazı ve etrafını gösterir ve ilk defa o yerde grafik ya da fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasının orijinal fotokopi örneği ile taşınmaza bitişik ya da yakın komşu parsellerin, kadastro tespit tutanak örnekleri ve bu parsellere uygulanan tapu ve vergi kayıtları ilk oluşturulduğu günden itibaren tüm tedavülleri, davalı iseler dava dosyaları, tapu kayıtları mahkeme kararı sonucu oluşmuş ise ilgili dava dosyaları ile, yine en eski tarihli memleket haritası ve hava fotoğrafları ve davanın açıldığı 16.04.2009 tarihinden 15-20 yıl önce ait hava fotoğrafları ile bu hava fotoğraflarına dayanılarak üretilen memleket haritaları, (1989-1994’lü yıllara ait, yok ise 1979 ve sonraki yıllara ait) bulunduğu yerlerden istenerek, yöreyi iyi bilen elverdiğince yaşlı, yansız, yerel ve önceki bilirkişiler dışında ziraat fakültelerinin toprak bölümünden mezun olan bir ziraat mühendisi, bir harita-kadastro (jeodezi ve fotogrametri) mühendisi ile bir orman yüksek mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla yapılacak keşifte, getirtilen belgeler dava konusu taşınmaz ile çevresine uygulanıp bu belgelerde dava konusu yer belirlendikten sonra, hava fotoğrafları ve dayanağı haritalar stereoskop aletiyle ve üç boyutlu olarak incelettirilip taşınmazın niteliğinin bu belgelerde ne şekilde görüldüğü, imar ve ihya ile zilyetliğin hangi tarihte başlayıp tamamlandığı belirlenmeli, bu belgeler ile kadastro paftası, pafta düzenlenmemiş ise dava konusu taşınmazın 23/06/2005 gün ve 9070 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla yürürlüğe konulan BÖHHBÜY (Büyük Ölçekli Haritalar ve Harita Bilgileri Üretim Yönetmeliği) hükümlerine göre koordinatlı olarak düzenlenecek haritası hem 1/5000 ve hem de 1/25000 ölçeklerinde eşitlenerek kadastro paftası ile düzenlenen harita, komşu ve yakın komşu taşınmazı da içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle çekişmeli taşınmazın konumu, hava fotoğrafları ile orijinal renkli memleket haritaları üzerinde gösterir biçimde bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve bilimsel verileri içerir, topografik ve memleket haritalarından yararlanılarak ve klizimetre (eğimölçer) aletiyle ölçülmek ve memleket haritasındaki münhaniler de dikkate alınmak suretiyle, dava konusu taşınmazın kesin ve gerçek eğimini gösterir rapor alınmalı, hava fotoğraflarının stereoskop aleti vasıtasıyla üç boyutlu incelemesi yapılarak taşınmaz üzerindeki bitki örtüsünü oluşturan unsurlar tek tek sayı olarak tarif edilmeli, ağaçların cinsi, ortalama yaşı, kapalılık oranı, hakim ağaç türü ve kullanım şekli detaylı olarak incelenmeli; dava konusu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olması veya kesinleşen orman kadastro sınırları dışında kalması ya da orman ve arazi kadastrosunun yapılıp kesinleştiği tarih ile dava tarihi arasında 20 yıldan fazla süre geçmesi o yerin kişiler adına tescili için yeterli olamayacağından, zilyetliğin başlangıç günü, süresi ve sürdürülüş biçimi hakkında
yerel bilirkişi ve tanıklardan olaylara dayalı bilgi alınmalı, taşınmazın öncesi itibariyle niteliğinin ne olduğu, kime ait olduğu, zilyetliğin nasıl meydana geldiği, ne kadar süre ile ne şekilde devam ettiği, bunun ekonomik amacına uygun olup olmadığı, tanıkların bilgi ve görgülerinin hangi eylemli olaylara dayandırıldığı belirlenmeli, yerel bilirkişinin imar ve ihya ile zilyetlik olgusunu hangi olaylarla nasıl hatırladıkları, taşınmazın değişik bölümlerinden yeterli derinlikten toprak örnekleri alınıp incelenerek, taşınmazın imar ve ihyaya konu edilip edilmediği, edildi ise tarihi ve ne kadar süreyle ne şekilde zilyet edildiği, 1989-1994’lü yıllara ait hava fotoğrafları ve memleket haritasında taşınmazın o yıllarda ziraat alanı olarak kullanılıp kullanılmadığı, yine fotogrametri yöntemiyle düzenlenen 1/5000 ölçekli arazi kadastro paftasında zilyet ve tasarruf edilen yerlerden olup olmadığı, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, çekişmeli taşınmazın fiilî durumunu da belirtir şekilde rapor alınmalı, çekişmeli taşınmazın koruma alanında bulunduğu bildirilen manavgat barajının hangi tarihler arasında yapıldığı ve taşınmazın tamamen/kısmen koruma alanı kapsamında kalıp kalmadığı araştırılarak koruma alanı kapsamında kalması durumunda, bu tür yerler üzerinde, koruma alanı kapsamına alındığı tarihten sonraki zilyetliğin hukukî kıymet taşımadığı hususu gözönüne alınmalı, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek ulaşılacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ile yazılı biçimde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 12/10/2015 tarihinde oy birliği ile karar verildi.