14. Hukuk Dairesi Esas No: 2018/2181 Karar No: 2020/3675 Karar Tarihi: 15.06.2020
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2018/2181 Esas 2020/3675 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davacı, tapu kaydındaki şerhin terkinini talep etmiştir. Davalı ise taşınmazın tapu kaydının hükmen ifraz ile oluştuğunu ve fen bilirkişisinin krokisinin Harita ve Planlar Yönetmeliğine uygun olmadığını ve dava konusu taşınmazın kadastro mahkemesinde davacının tavzih talebinde bulunması gerektiğini savunarak davanın reddini istemiştir. Yerel mahkeme davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair hüküm vermiştir. Ancak, hükümün gerekçe kısmında belirtilen fiyasko sonrasında çelişkili bir karar verilmiştir. Sonrasında davacı, davalı taraf yararına hükmedilen vekalet ücretinin düzeltilerek hüküm kısmındaki davalı taraf lehine yazılmış vekalet ücretinin çıkarılmasına karar verilmesi için tavzih talebinde bulunmuştur. Mahkemece tavzih talebinin kabulüne karar verilerek hükümden çıkarılmıştır. Ancak, Dairemizin yaptığı açıklamalar doğrultusunda tavzihin yasal koşullarının oluşmadığı gözetilmeksizin hüküm sonucu değiştirilerek karar verilmesi yerinde görülmemiştir. Kanunlar: HMK'nin 304. maddesi, 305. maddesi.
14. Hukuk Dairesi 2018/2181 E. , 2020/3675 K.
"İçtihat Metni"
14. Hukuk Dairesi MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 09/02/2012 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki şerhin terkini talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair verilen 22/12/2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü: _ K A R A R _ Davacı vekili, davacının 22.12.2005 tarihinde satın aldığı ... ili, ... ilçesi, 975 parsel numaralı taşınmazda yer alan şerhin terkinini talep etmiştir. Davalı vekili, dava konusu taşınmazın tapu kaydının ... Kadastro Mahkemesinin 1973/325 Esas, 1978/7 sayılı Kararıyla hükmen ifraz ile oluştuğunu, bu kararın eki olan fen bilirkişisi krokisinin Harita ve Planlar Yönetmeliğine uygun olmadığını, adı geçen krokinin sayısallaştırılması ve infaza uygun hale getirilmesi gerektiğini, bu hususta kadastro mahkemesinde davacının tavzih talebinde bulunması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur. Yerel mahkemece davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına dair karar verilmiş, hükmün gerekçe kısmında 6100 sayılı HMK"nin 331. maddesi uyarınca davanın esastan sonuçlanmadığı ve davacının terkin talebinin davalı kurum tarafından kabul edilmemesi nedeniyle davanın açılmasına sebebiyet verdiği ve davacı tarafın haklı olduğu anlaşıldığından davalı taraf lehine vekalet ücretine hükmedilmediği belirtilmesine rağmen hüküm sonucunda “Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki Avukatlık asgari ücret tarifesine göre 1.500,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine” karar verilmek suretiyle kararda çelişkiye düşülmüştür. Davacı vekili tarafından 19.12.2014 tarihli dilekçe ile davalı taraf yararına hükmedilen vekalet ücretinin gerekçede belirtildiği şekliyle düzeltilerek hüküm kısmındaki davalı taraf lehine yazılmış vekalet ücretinin çıkarılmasına karar verilmesi için tavzih talebinde bulunulmuştur. Mahkemece 23.12.2014 tarihinde tavzih talebinin kabulüne karar verilerek “Hükme sehven yazılmış olan, davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden yürürlükteki Avukatlık asgari ücret tarifesine göre 1.500,00TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya ödenmesine” şeklindeki kısım hükümden çıkarılmıştır. Davalı vekili tarafından 23.12.2014 tarihli tavzih kararının usul ve yasaya aykırı olduğundan bahisle bozulması talebi ile temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 12.09.2017 tarihli 2015/4420 Esas ve 2017/6180 Karar sayılı ilamıyla "....6100 sayılı HMK"nin 304. maddesi gereğince sadece hükümdeki yazı ve hesap hataları mahkemece re"sen veya taraflardan birinin talebi üzerine düzeltilebilir. HMK"nin 305. maddesinde de hüküm fıkrasında taraflara tanınan hakların ve yüklenen borçların tavzih yoluyla sınırlandırılamayacağı, genişletilemeyeceği ve değiştirilemeyeceği hüküm altına alınmıştır. Bir başka anlatımla hükmü değiştirici nitelikte, taraflara tanınan hakları ve yüklenen borçlar değiştirir mahiyette hüküm genişletilemez ve sınırlanamaz (HMK m. 305/2). Yukarıda açıklanan nedenlerle tavzihin yasal koşullarının oluşmadığı gözetilmeksizin HMK"nin 305/2 maddesine aykırı biçimde hüküm sonucu değiştirilerek karar verilmesi doğru görülmemiştir" gerekçesiyle bozulmasına karar verilmiştir. Dava tapudaki şerhin terkini istemine ilişkindir. Somut uyuşmazlıkta; Dairemizin 12.09.2017 tarihli 2015/4420 Esas ve 2017/6180 Karar sayılı bozma ilamı öncesi ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/46 Esas sayılı dosyası üzerinden verilen 2014/152 sayılı Kararda hükmün vekalet ücretine yönelik bendin tavzihi davacı vekili tarafından 19.12.2014 tarihli dilekçe ile talep edilmiş mahkemece tavzih talebinin kabulüne ilişkin ek karar Dairemizin 12.09.2017 tarihli ilamı ile bozulmuştur. Davalı vekilinin hükmün esasına yönelik temyiz isteminin bulunmadığı ve Dairemizce bu karara yönelik bir bozma ilamı da bulunmadığının gözetilmediği, ek karara yönelik olan Dairemizin bozma ilamı üzerine davaya yeni bir esas numarası verilerek bu esas üzerinden bir hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulmasına karar verilmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; hükmün BOZULMASINA, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.