4. Hukuk Dairesi 2020/973 E. , 2020/1790 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacılar ... ve diğerleri vekili Avukat ... tarafından, davalılar ... ve diğerleri aleyhine 20/03/2015 gününde verilen dilekçe ile kasten öldürmeden kaynaklanan maddi ve manevi tazminat istenmesi üzerine mahkemece yapılan yargılama sonunda; tazminat davasının kısmen kabulüne dair verilen 22/03/2016 günlü kararın Yargıtayca incelenmesi davacılar ve davalılar vekilleri tarafından süresi içinde istenilmekle temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği görüşüldü.
Gerekçeli karar başlığında ihbar olunan Axa Sigorta A.Ş’nin gösterilmemiş olması mahallinde düzeltilebilir maddi hata niteliğinde görülmekle bozma nedeni yapılmamıştır.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davacılar vekilinin tüm, davalılardan ...’ın aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Davalı ...’ın temyiz itirazlarına gelince;
Dava, kasten adam öldürme eylemine dayalı destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat istemlerine ilişkindir. Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Davacılar vekili, müteveffa ...’ın müvekkillerinden ...’ın oğlu diğer müvekkillerinin kardeşi olduğunu ve davalılardan ... ile aralarında önceden gelen husumet bulunduğunu, olay günü müteveffa ve davalılardan ...’ın yine tartıştıklarını, davalının diğer davalı ...’ın kayıt maliki olduğu aracı müteveffanın üzerine sürdüğünü ve durmayarak yoluna devam ettiğini, olay nedeniyle ...’ın vefat ettiğini belirterek uğradıkları maddi ve manevi zararın tahsilini istemiştir.
Davalılar vekili, davalılardan ...’a husumet yöneltilemeyeceğini, olayın başlangıcının davalılardan ... nikahsız yaşadığı dava dışı ... isimli şahıs ile müteveffa ... arasında yaşanan gönül ilişkisinden dolayı olduğunu ve davacıların müteveffanın işsiz olması nedeniyle desteğine ihtiyaçlarının bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece; davalılardan ...’ın müteveffaya karşı kasten öldürme eyleminin ceza yargılaması neticesinde sübut bulduğu ve kararın kesinleştiği, alınan bilirkişi raporuna göre davacılardan ...’ın maddi tazminat isteminin kabulüne, diğer davacılar ..., ... ve ..."ın maddi tazminat istemlerinin reddine, davacıların manevi zararının sabit olduğu gerekçesiyle manevi tazminat istemlerinin kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Dosya kapsamından; olay nedeniyle ... Ağır Ceza Mahkemesinde sanık olarak yargılanan davalılardan ... hakkında, kasten öldürme suçundan dolayı verilen hapis cezasından 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 29. maddesi gereği haksız tahrik indirimi yapıldığı ve hükmün Yargıtay 1. Ceza Dairesi tarafından onanarak kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Davaya konu olayda; davalılardan ...’ın, fiilini haksız tahrik altında gerçekleştirdiği maddi vakıa olarak kesinleşmiş ceza kararı ile tespit edilmiştir. Mahkemece alınan bilirkişi raporunda, davacılardan ...’ın destekten yoksun kalma tazminatının hesaplanması sırasında haksız tahrik nedeni ile herhangi bir indirim yapılmamıştır. Şu durumda; desteğin müterafik kusurunun varlığı göz önünde bulundurularak davacılardan ... lehine hükmedilen maddi tazminattan haksız tahrikin varlığı nedeniyle uygun bir indirim yapılmak suretiyle karar verilmesi gerekirken bu yön gözetilmeksizin karar verilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
3-Davalılardan ...’ın temyiz itirazlarına gelince;
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun (KTK) 3. maddesi hükmüne göre, başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiğini ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğunu ispat edemediği takdirde kayda göre araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralanması, ariyeti veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişi; işletendir. Aynı Kanun"un 85. maddesi hükmüne göre ise, bir motorlu aracın işletilmesinden doğan zarardan o aracın işleteni sorumlu olur.
Dosya kapsamından; dava konusu olayın, davalılardan ...’ın kasten adam öldürme eylemine dayalı olup kasten adam öldürme eyleminde davalılardan ...’ın kayıt maliki olduğu araç silah olarak kullanılmıştır. Dosya kapsamı itibariyle ...’ın olaya katkısı ve olayla ilgili bilgisi bulunduğu ispat edilemediği gibi aracın kayıt maliki olmakla birlikte dava konusu eylemde yukarıda belirtilen KTK’nın ilgili maddesi gereğince işleten sayılmasını gerektirecek fiili bir tasarrufunun da bulunmadığı anlaşılmaktadır. Şu durumda; davalılardan ...’a karşı açılan davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken bu davalının da sorumluluğuna karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir
SONUÇ: Temyiz edilen kararın (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... yararına, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... yararına BOZULMASINA, (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacıların tüm davalılardan ...’ın diğer temyiz itirazlarının reddine ve davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 09/06/2020 gününde 1 ve 2 nolu bentler yönünden oy birliğiyle, 3 nolu bent yönünden oy çokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dairemiz sayın çoğunluğu ile aramızdaki görüş ayrılığı, işletenin, sürücü veya diğer yardımcı kişilerin aracın işletilmesi sırasında kasıtlı olarak üçüncü kişilere zarar vermelerinden sorumlu olup olmayacağı noktasındadır.
Hukukumuzda olağan sebep sorumluluğu ve tehlike sorumluluğu olmak üzere iki tür kusursuz sorumluluk hali öngörülmüştür. Her ikisinin de temel amacı, zarar gören üçüncü kişileri korumak ve onları, zararlarını tazmin noktasında en elverişli konumda bulundurmaktır. Ancak, amaç noktasında paralellik olmakla birlikte, sorumluluğun ortaya çıkışı ve sorumluluktan kurtulma şartları yönünden bütün kusursuz sorumluluk hallerinin aynı olduğunu söylemek mümkün değildir. Nitekim olağan sebep sorumluluğu için eylemlerinden sorumlu olunan kişinin kusurlu bir davranışı sorumluluğun oluşması için bir ön koşul iken, tehlike sorumluluğu için tehlikeli kabul edilen faaliyet sonucu zararın doğmuş olması yeterli olup ayrıca kusur aranmaz. Yine olağan sebep sorumluluğunda yeterli özen ve dikkatin gösterilmiş olması durumunda dahi zararlandırıcı olayın meydana geleceğinin ispatı halinde tazmin yükümlülüğünden kurtulmak mümkün iken, tehlike sorumluluğunda sorumluluktan kurtulma şartları kusursuz sorumlu aleyhine ağırlaştırılmıştır.
Adam çalıştıranın sorumluluğu (TBK 66), hayvan bulunduranın sorumluluğu (TBK 67), yapı malikinin sorumluluğu (TBK 69), aile başkanının sorumluluğu (TMK 369) olağan sebep sorumluluğuna; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"na göre motorlu araç işletenin sorumluluğu, 2920 sayılı Türk Sivil Havacılık Kanunun"na göre sivil hava aracı işletenin sorumluluğu ile 3634 sayılı Milli Müdafaa Mükellefiyeti Kanunu"na göre devletin askeri manevralar ve atışlardan doğan sorumluluğu tehlike sorumluluğuna örnek olarak gösterilebilir.
Bu genel açıklamadan sonra kusursuz sorumluluk hali olarak işletenin sorumluluğuna bakılacak olursa; 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu"nun tanımlar başlıklı 3. maddesinde işleten, "araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya aracın uzun süreli kiralama, ariyet veya rehni gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.", trafik kazası: "karayolu üzerinde hareket halinde olan bir veya birden fazla aracın karıştığı ölüm, yaralanma ve zararla sonuçlanmış olan olaydır." şeklinde tanımlandıktan sonra; 85/1 maddesinde ise işletenin sorumluluğu düzenlenmiştir. KTK"nın 85/1 maddesinde düzenlenen sorumluluk hali az yukarıda açıklandığı üzere tehlike sorumluluğudur. Nitekim bu husus doktrinde ve yargısal içtihatlarda da bu şekilde kabul edilmiştir (Fikret Eren Borçlar Hukuku Genel Hükümler cilt 2, 3.bası, sayfa 230 ve devamı; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2013/4-544 esas, 2014/315 karar sayılı ilam). Anılan madde uyarınca işletenin sorumluluğuna gidilebilmesi için zarara sebep olan olayın, aracın işletilmesi, yani aracın karayolu veya karayolu sayılan yerde hareket halinde iken meydana gelmesi gerekli ve yeterli olup işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu sürücü veya diğer yardımcı kişilerin kusurlu olması şart değildir. Bir başka ifade ile salt o tehlikeli teknolojik ürüne(motorlu araca) sahip olma ve onun işletilmesinin (makine gücünden yararlanılmasının) başlı başına tehlike göstermesi ve zarar verme olasılığının çok yüksek olması nedeniyle sadece illiyetin varlığı doğrudan tazminat sorumluluğu için yeterli olup, eylem failinin kasıtlı veya ihmalli bir davranışının bulunup bulunmamasının hiç bir önemi yoktur. Hatta işleten, kendisinin veya eylemlerinden sorumlu olduğu (KTK 85/5) kişilerin
kusursuz olduklarını ispat etse bile araçtaki bir bozukluk kazayı etkilemiş olmaksızın, kazanın, mücbir bir sebepten veya zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan ileri geldiğini kanıtlamadıkça sorumluluktan kurtulamaz (KTK 86/1). Kaldı ki, kasıt, kusurun en yoğun hali olduğuna ve işletende kendisinin ve eylemlerinden sorumlu olduğu sürücü ve diğer yardımcı kişilerin kusurlarından kendi kusuru gibi sorumlu bulunduğuna göre (KTK 85/5) işletenin, sürücü ve diğer yardımcı kişilerin kasıtlı davranışla üçüncü kişilere verdikleri zararlardan haydi haydi sorumlu olacağının kabulü gerekir. Bu kabul, taksirli bir davranıştan doğan zararın tazmin ettirildiği yerde kasıttan doğan zararın evleviyetle tazmin ettirilmesi gerektiğine ilişkin mantıksal çözümlemenin de doğal bir sonucudur.
Öte yandan, belirtilmelidir ki, Karayolları Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları uyarınca sigorta şirketleri işletenin ve işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin üçüncü kişilere vermiş oldukları her türlü zarardan sorumludurlar(KMAZMMSS Genel Şartları A.3). Sigorta şirketleri anılan kişilerin kasıtlı davranışla vermiş oldukları zararların teminat kapsamında olmadığını zarar gören üçüncü kişilere karşı ileri süremezler(KTK 92; KMAZMMSS Genel Şartları A.6 ). Ancak, kasıtlı eylem sonucu oluşan zararı üçüncü kişiye ödedikten sonra ödemiş oldukları tazminat bedelini sigorta genel şartları uyarınca işletenden geri isteyebilirler(KMAZMMSS Genel Şartları B.4.a). Sigorta şirketi, KTK uyarınca işletenin rizikolarını teminat altına almaktadır(KTK 91; KMAZMMSS Genel Şartları A.3 ). İşletenin sorumlu olmadığı durumlarda sigorta da sorumlu değildir. Motorlu araçlarla kasten üçüncü kişilere verilen zararlar sigorta genel şartları ile teminat kapsamı dışına çıkarılmadığına göre anılan genel şartlar uyarınca işletenin, eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin kasten üçüncü kişilere verdikleri zararlardan da sorumlu tutulmaları gerektiğinin benimsendiği ortadadır. Bu haliyle sigorta genel şartları, KTK"nca benimsenen tehlike sorumluluğu ilkesine de uygun bir düzenleme içermektedir.
Sonuç olarak; davaya konu kaza, KTK"nın 86. maddesinde sayılan mücbir sebep, zarar görenin veya bir üçüncü kişinin ağır kusurundan kaynaklanmamış, davalı işletenin eylemlerinden sorumlu olduğu sürücünün kasıtlı fiili sonucu gerçekleşmiştir. Davalı işleten, tehlike sorumluluğu ilkesi ve KTK"nın 85/1 maddesi uyarınca üçüncü kişi davacının zararından sorumludur. Sayın çoğunluğun sürücünün veya diğer yardımcı kişilerin motorlu araçla kasıtlı olarak üçüncü kişilere verdikleri zararlardan işletenin sorumlu tutulamayacığına ilişkin görüşüne katılmak az yukarıda açıklanan hukuki duruma göre mümkün değildir. Bu görüş, Dairemizin son zamanlardaki kararlarına uygun olmakla birlikte daha önceki içtihatlarına aykırı olduğu gibi (01/03/2006 tarih, 2015/3746 E-2006/1951 K) halen sigortanın taraf olduğu trafik kazalarından kaynaklanan tazminat davalarına bakmakla görevli Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin içtihatlarına da aykırıdır (Yargıtay 17. Hukuk Dairesinin 29/09/2016 tarih, 2014/8219 E- 2016/8360 K sayılı ilamı).
Açıklanan tüm bu nedenlerle; işletenin, sürücünün kasıtlı eylemi sonucu oluşan zarardan sorumlu tutulamayacağına ve yerel mahkeme kararının bu cihetten bozulması gerektiğine ilişkin sayın çoğunluğun (3) numaralı bentteki bozma görüşüne iştirak etmiyoruz.09/06/2020