10. Hukuk Dairesi 2016/449 E. , 2016/4976 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava, eşinden boşanmasına rağmen fiilen birlikte yaşamayı sürdüren davalıya ödenen yersiz aylıkların tahsili amacıyla başlatılan takibe vaki itirazın iptali ile takibin devamı ve icra inkâr tazminatı istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilâmında belirtildiği üzere davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmün, davacı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
12.09.2006 tarihinde boşanan davalıya, yaşamını yitiren ve 506 sayılı Kanunun hükümlerine göre hak sahibi kız çocuğu sıfatıyla bağlanan ölüm (yetim) aylığının, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığının belirlendiği gerekçesiyle davacı Kurumca 01.10.2008 tarihinde kesilerek, 01.10.2008-18.07.2010 döneminde yersiz ödendiği ileri sürülen aylıklar yönünden borç tahakkuk ettirildiği, anılan borcun tahsili için başlatılan icra takibine yönelik itiraz üzerine işbu davanın açıldığı anlaşılmaktadır.
Davanın yasal dayanağı olan 5510 sayılı Kanunun 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 56. maddesinin 2. fıkrasında, eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle fiilen birlikte yaşadığı belirlenen eş ve çocukların, bağlanmış olan gelir ve aylıklarının kesileceği, bu kişilere ödenmiş olan tutarların, 96. madde hükümlerine göre geri alınacağı yönünde düzenleme yapılmıştır. Anılan maddeye dayalı açılan bu tür davalarda eylemli olarak birlikte yaşama olgusunun tüm açıklığıyla ve taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu dönem yönünden ortaya konulması önem arz etmektedir.
Gelirin/aylığın kesilme tarihi ile Kurumun geri alım (istirdat) hakkının kapsamına ilişkin olarak; eylemli birlikte yaşama olgusunun gerçekleşme/başlama tarihi esas alınarak bu tarih itibarıyla gelir/aylık kesme veya iptal işlemi tesis edilip ilgiliye, anılan tarihten itibaren yapılan ödemeler yasal dayanaktan yoksun/yersiz kabul edilmeli, ancak, söz konusu madde 01.10.2008 günü yürürlüğe girdiğinden, eylemli birliktelik daha önce başlamış olsa dahi maddenin yürürlük günü öncesine gidilmemeli, başka bir anlatımla 01.10.2008 tarihi öncesine ilişkin borç
tahakkuku söz konusu olmamalı, böylelikle açıklığa kavuşturulacak yersiz ödeme dönemine ilişkin olarak 5510 sayılı Kanunun 96"ncı maddesine göre uygulama yapılmalıdır. İnceleme konusu 56"ncı maddede, “eşinden boşandığı halde, boşandığı eşiyle” ibareleri yer aldığından, birden fazla evlilik ve doğal olarak birden fazla boşanmanın gerçekleşmiş olması durumunda, boşanılan herhangi bir eşle eylemli olarak birlikte yaşama durumunda madde hükmünün uygulanacağı gözetilmelidir.
Yukarıda açıklanan bilgiler ışığında somut olayda; davalı ve eşinin 12.09.2006 tarihinde anlaşmalı olarak boşandıkları; 13.10.2010 tarih 2010/201 sayılı Sosyal Güvenlik Denetmenlerinin hazırlamış oldukları rapor kapsamında, davalının Kuruma 29.05.2010 tarihli dilekçesinde bizzat bildirdiği adresinde yapılan ilk incelemede, beyan edilen adresteki dairede ...adlı başka bir şahsın yaklaşık yedi yıldır ikamet ettiği, davalının belirttiği adreste hiç oturmadığı, ... Blokları olarak işaret edilen adreste ikamet ettiğinin tespit edildiği, Belediye Blokları sayılı adreste yapılan tetkikler neticesinde apartman yöneticisinin imzalı beyanında apartmana ilk taşındığı 2002 yılından itibaren davalı, boşandığı eşi ve müşterek çocuğun birlikte 13 numaralı dairede taşınana kadar ikamet ettiklerini, boşandıklarından haberleri olmadığı gibi boşanılan eşin aynı zamanda yöneticilik de yaptığını beyan ettiği; denetmenler tarafından inceleme konusu apartmanın kayıtları tetkik edildiğinde ise, 13 numaralı dairede oturan davalının boşandığı eşi adına tanzim edilmiş 2006 ve 2007 yıllarının yanı sıra, dava konusu dönemi de kapsayan 2008-2009 yıllarındaki aylara ait ücret ödemelerine ilişkin gider makbuzları bulunduğu, aynı yönde 2008 yılı karar defterinde de 17.02.2008 tarihindeki yönetim toplantısına katılıp, karar defterini imzaladığına dair kayıtların tespit edildiği; mahkeme huzurunda beyanı alınan davalı asilin boşandıklarını apartmanda bilen olmadığını ikrar ettiği; talimatla beyanı alınan tanık komşu ...ici İbrahim"in talimat mahkemesinde alınan yeminli beyanının da yine fiili birlikteliğe işaret ettiği hususları ile davalı ile eşinin 22.05.2010 tarihinde yeniden evlendikleri nazara alındığında; davalı ve boşandığı eşinin dava konusu edilen zaman diliminde fiili olarak birlikte yaşadıklarının belirgin olduğu, davacı Kurum tarafından tanzim edilen raporun aksinin ispat edilemediği, burada artık davanın kabulü gerektiği gözetilmeksizin yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi, usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
O halde, davacı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
S O N U Ç : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 05.04.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.