
Esas No: 2017/1732
Karar No: 2021/529
Karar Tarihi: 27.04.2021
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/1732 Esas 2021/529 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Kumluca Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 18.02.2009 tarihli dava dilekçesinde; 2003 yılında Derecik Jandarma Karakol Komutanlığına görevlendirilen davalıya bir kısım askeri malzemelerin zimmetle teslim edildiğini, 2004 yılında görev süresinin bitmesi nedeniyle malzemelerin sonraki görevliye teslimi sırasında bir kısmının eksik olduğunun anlaşıldığını, bunun üzerine davalının Van Askeri Mahkemesi tarafından memuriyet görevini ihmal suçundan yargılanarak mahkûm olduğunu, 68 kalem malzemenin eksik olması nedeniyle Hazinenin 16.417,54TL zarara uğradığının tespit edildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hak saklı tutulmak suretiyle 11.489,22TL Hazine zararının faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı cevabı:
5. Davalı cevap dilekçesinde; haksız açılan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme Kararı:
6. Kumluca Asliye Hukuk Mahkemesinin 17.04.2013 tarihli ve 2009/98 E., 2013/243 K. sayılı kararı ile; davalının 2003 yılında Derecik Jandarma Karakol Komutanlığına atandığı, 20.07.2004 tarihinde kendisine bir kısım askeri malzemelerin zimmetle teslim edildiği, davalının da 22.07.2004-26.07.2004 tarihleri arasında yapılan devir teslim işlemi sonucunda elindeki zimmetli malları dava dışı Nihat Karcı’ya teslim ettiği, bu kadar kısa bir süre içerisinde davalıya zimmetlenen malzemelerden eksik olanların ne şekilde kaybedildiği ve bu olayda davalının ne şekilde kusurlu olduğu konusunda ikna edici delil ve vakıa ileri sürülmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz isteminde bulunulmuştur.
8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 03.06.2014 tarihli ve 2013/14479 E., 2014/9152 K. sayılı kararı ile;
“…Dosya kapsamından; davalının dava konusu olay ile ilgili memuriyet görevini ihmal suçundan Jandarma Asayiş Kolordu Komutanlığı Van Askeri Mahkemesi"nin 2008/592 Esas, 2008/356 Karar sayılı dosyasında yargılandığı ve teslim edilen malzemelerden 68 kalem malzemeyi eksik teslim ettiği gerekçesiyle mahkumiyetine karar verildiği, kararın temyiz edilmemesi üzerine 22/08/2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
818 sayılı BK m. 53 (6098 s. TBK m. 74) uyarınca hukuk mahkemesi, ceza mahkemesinin maddi olgunun tespitine yönelik kararı ile bağlıdır. Davalının, ceza mahkemesinin kesinleşen kararı ile kendisine teslim edilen malzemelerden 68 kalem askeri malzemeyi eksik teslim etmek suretiyle görevi ihmal suçunu işlediği anlaşıldığına göre mahkemece aksinin kabulü mümkün değildir. Kararın gerekçesinde belirtilen hususlar ise, Borçlar Kanunu"nun 43 ve 44. maddeleri uyarınca indirim nedeni sayılabilir. Şu durumda, işin esası incelenerek, davacının zararının kapsamının belirlenmesi ve hüküm altına alınması gerekir.
Karar, açıklanan nedenle yerinde görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir…” gerekçesiyle karar oy çokluğuyla bozulmuştur.
Direnme Kararı:
9. Mahkemenin 22.12.2014 tarihli ve 2014/307 E., 2014/736 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçelerinin yanında, davalı hakkında ceza mahkûmiyetine ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair verilen kararın 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (CMK) 223. maddesi anlamında “hüküm” olmaması nedeniyle mahkemeyi bağlayıcı yönünün bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
10. Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
11. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; eldeki davada, Van Askeri Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin verilen karardaki maddi olgu tespitlerinin hukuk mahkemesini bağlayıp bağlamayacağı, buradan varılacak sonuca göre oluşan zarar nedeniyle davalının kusurlu kabul edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
12. Uyuşmazlığın çözümüne geçilmeden önce, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun hukukî niteliği ve ilgili yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır.
13. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun “Hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması” başlıklı 231. maddesinde;
“(1) Duruşma sonunda, 232 nci maddede belirtilen esaslara göre duruşma tutanağına geçirilen hüküm fıkrası okunarak gerekçesi ana çizgileriyle anlatılır.
(2) Hazır bulunan sanığa ayrıca başvurabileceği kanun yolları, mercii ve süresi bildirilir.
(3) Beraat eden sanığa, tazminat isteyebileceği bir hâl varsa bu da bildirilir.
(4) Hüküm fıkrası herkes tarafından ayakta dinlenir.
(5) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder.
(6) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için;
a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,
c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi,
gerekir. (Ek cümle: 22/7/2010 - 6008/7 md.) Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.
(7) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması hâlinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.
(8) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi hâlinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulur (Ek cümle: 18/6/2014-6545/72 md.) . Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;
a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması hâlinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
b) Bir meslek veya sanat sahibi olması hâlinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine,
karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.
(9) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler hâlinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.
(10) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.
(11) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması hâlinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı hâlinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.
(12) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.
(13) (Ek: 6/12/2006-5560/23 md.) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi hâlinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.
(14) (Değişik: 23/1/2008 – 5728/562 md.) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın 174 üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz” hükmü yer almaktadır.
14. Ceza hukukunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması, tıpkı seçenek yaptırıma çevirme ve erteleme kurumlarında olduğu gibi, hükmün ve cezanın bireyselleştirilmesine ilişkin kurumlardan birisidir. Özellikle ilk defa suç işleyen kimselerin hemen cezalandırılmasını ceza adaleti ile güdülen amaca uygun görmeyen kanun koyucu, verilecek cezanın bireyselleştirilmesinde olduğu gibi, kurulan hükmün açıklanıp açıklanmayacağı konusunda da hâkime takdir yetkisi vermeyi uygun görmüştür. Böylece hâkimin yetkisi arttırılarak, bir şansa daha ihtiyacı olan sanıkların durumlarının hâkim tarafından bir daha değerlendirilmesi imkânı getirilmiştir.
15. Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukukî bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahiptir.
16. Nitekim Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 19.02.2008 tarihli ve 2006/6-346 E.- 2008/25 K. sayılı kararında da bu husus “Sanık hakkında kurulan mahkûmiyet hükmünün hukukî bir sonuç doğurmamasını ifade eden ve doğurduğu sonuçlar itibariyle karma bir özelliğe sahip bulunan hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, denetim süresi içinde kasten yeni bir suçun işlenmemesi ve yükümlülüklere uygun davranılması hâlinde, geri bırakılan hükmün ortadan kaldırılarak kamu davasının 5271 sayılı CMK’nın 223. maddesi uyarınca düşürülmesi sonucu doğurduğundan, bu niteliğiyle sanık ile devlet arasındaki cezai nitelikteki ilişkiyi sona erdiren düşme nedenlerinden birisini oluşturmaktadır. Müessesenin yargılama kanununda düzenlenmiş bulunması da onun karma niteliğini değiştirmez” şeklinde ifade edilmek suretiyle açıkça vurgulanmıştır.
17. CMK’nın 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, hukukî niteliği itibariyle durma kararı niteliğinde değildir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yukarıda anılan kararında da vurgulandığı üzere bu karar “koşullu bir düşme kararı” niteliğinde olup, anılan maddede yasa yolu da açıkça itiraz olarak öngörülmüştür. Koşulların gerçekleşmesi hâlinde CMK’nın 223. maddesinde belirtilen düşme kararı verileceğinden, ancak bu aşamada yani düşme kararı verildiğinde, hükümlere ilişkin yasa yolu olan temyiz yasa yoluna başvurulabileceği kabul edilmiştir. Öte yandan, yargılama sistemimizde temyiz yasa yolu, yalnızca hükümler bakımından kabul edilmiştir. Hükümler ise CMK’nın 223. maddesinde sınırlı olarak sayılmış olup, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları bunlar arasında yer almadıklarından hüküm niteliğinde de değildir (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.02.2009 tarihli ve 2009/4-13 E., 2009/12 K. sayılı kararı).
18. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223. maddesinde hangi kararların hüküm olduğu açıklanmıştır. Buna göre; "mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşme kararları" hükümdür.
19. Yine "adlî yargı dışındaki bir yargı merciine yönelik görevsizlik kararları" da yasa yolu bakımından hüküm sayılır.
20. Bunlardan mahkûmiyet, beraat, ceza verilmesine yer olmadığı ve güvenlik tedbirlerine hükmedilmesine dair hükümlerin uyuşmazlığı sona erdiren, davanın esasını çözen nitelikteki hükümler oldukları konusunda öğretide genel bir kabul bulunmaktadır.
21. Kurulan hükmün sanık hakkında hukuksal bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, davayı sonuçlandıran ve uyuşmazlığı çözen bir “hüküm” değildir. Bunun sonucu olarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlar CMK’nın 223. maddesinde sayılan hükümlerden olmadığından, bu tür kararların yasa yararına bozulması durumunda yargılamanın tekrarlanması yasağına ilişkin kurallar uygulanamayacağı gibi, davanın esasını çözen bir karar bulunmadığı için verilecek hüküm veya kararlarda lehe ve aleyhe sonuçtan da söz edilemeyecektir (Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.05.2011 tarihli ve 2011/4-61 E., 2011/79 K.; 06.10.2009 tarihli ve 2009/4-169 E., 2009/223 K. sayılı kararları).
22. Kaldı ki, CMK"nın 231. maddesinin 5. fıkrasında, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmayacağı açıkça ifade edilmiştir.
23. Böylece hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile kurulan hüküm, belli bir süre sanık hakkında hüküm ifade etmemekte, herhangi bir sonuç doğurmamaktadır. Sanık aynen yargılanan kimsenin durumunda kalmakta ve yapılan yargılama geçici bir süre askıda kalmaktadır. Askı süresi boyunca, yargılanan kimsenin sanık sıfatı devam eder ise de, hiçbir şekilde bu kimse hükümlü sayılamaz. Bu nedenle hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen kimse, hiçbir haktan yoksun bırakılamaz ve ayrıca bu karara dayanılarak hiçbir hukukî statüden dışarıya çıkarılamaz.
24. Bu açıklamalar ışığında olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 53. maddesine ilişkin değerlendirmeye gelince; BK’nın “Ceza hukuku ile medeni hukuk arasında münasebet” başlıklı 53. maddesinde yer alan; “Hâkim, kusur olup olmadığına yahut haksız fiilin faili temyiz kudretini haiz bulunup bulunmadığına karar vermek için ceza hukukunun mesuliyete dair ahkamiyle bağlı olmadığı gibi, ceza mahkemesinde verilen beraet karariyle de mukayyet değildir. Bundan başka ceza mahkemesi kararı, kusurun takdiri ve zararın miktarını tayin hususunda dahi hukuk hâkimini takyit etmez.” hükmünden de anlaşılacağı üzere ceza mahkemesi kararının maddi olgu yönüyle kesinleşmiş olması gerekir. Eğer bu yönden kesinleşmiş bir ceza mahkemesi kararı bulunmuyorsa, hukuk hâkimini bağlayacak bir ceza mahkemesi kararından da söz etmek mümkün değildir.
25. Somut olayda, davalının Van Askeri Mahkemesinde yapılan yargılamasında memuriyet görevini ihmal suçundan mahkûm olduğu ancak CMK’nın 231. maddesinin 5. fıkrası uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği, kararın 22.08.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
26. Yukarıda açıklandığı üzere hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesin bir mahkûmiyet kararı değildir. Bu nedenle ortada ceza hukuku anlamında kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmadığından BK’nın 53. maddesi uyarınca hukuk hâkimini bağlamayacaktır.
27. Aksi düşünüldüğü takdirde beş yıllık deneme süresi içinde bir suç işlendiğinde mahkemece hüküm açıklanacak ve temyiz hakkı doğacak; şayet yapılan temyiz incelemesinde ceza mahkemesi kararı bozulursa hukuk mahkemesinin kararının da dayanağı ortadan kalkacak ve yargılamanın yenilenmesi gündeme gelecektir. Bu durum ise adalete olan güven ve saygıyı zedeleyecektir.
28. Diğer taraftan, beş yıllık denetim süresi tamamlandıktan sonra ortada ceza mahkemesi kararı kalmayacağından BK’nın 53. maddesi uyarınca tazminat davası açısından hukuk hâkimini bağlayıcı bir karardan da söz edilemeyecektir. Aksine, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının hukuk hâkimini bağlayacağı kabul edildiğinde, hukuk hâkimince verilecek karar davanın beş yıllık deneme süresi içinde ve sözü edilen süre bittikten sonra açılması veya kararın sözü edilen süre bittikten sonra verilmesi hâllerinde farklı farklı hukukî sonuçlara ulaşılacaktır. Daha da ötesi, bir olayda birden fazla kişi sorumlu olup da bunlardan biri hakkında beş yıllık süre içinde, diğeri hakkında beş yıllık süre geçtikten sonra hukuk mahkemesinde dava açılması hâlinde her iki davalı hakkında da aynı olay nedeniyle farklı kararlar verilebilecektir ki, bu durum adalete olan güveni sarsacaktır.
29. Bu durumda, Hukuk Genel Kurulunun 01.02.2012 tarihli ve 2011/19-639 E., 2012/30 K., 31.01.2019 tarihli ve 2017/13-681 E., 2019/46 K. sayılı kararlarında da değinildiği üzere, kesinleşmiş bir ceza hükmü olmaması nedeniyle, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının maddi olgunun belirlenmesi yönünden de hukuk hâkimini bağlamayacağının kabulü gerekir.
30. Tüm bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalının Van Askeri Mahkemesinde yapılan yargılaması neticesinde verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, ne kurulan mahkûmiyet hükmü yönünden ne de maddi olgunun belirlenmesi yönünden bağlayıcı değildir. Bu durumda davaya konu eksik malzemeler bakımından davalının sorumluluğunun tayininde dosya kapsamı ile değerlendirme yapılması gerekmektedir. Bu kapsamda değerlendirme yapıldığında ise, dosya kapsamı itibariyle eksik olduğu iddia edilen malzemelerden davalının sorumlu olmasını gerektirecek yeterlilikte delil bulunmadığından davanın reddine dair kurulan hüküm yerindedir.
31. Diğer taraftan, dava tarihi 18.02.2009 iken direnme kararında 03.10.2014 olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir bir hata olarak kabul edilmiş, bozma nedeni yapılmamıştır.
32. O hâlde; usul ve yasaya uygun direnme kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
IV. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 27.04.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.