Esas No: 2021/2696
Karar No: 2022/7265
Karar Tarihi: 20.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/2696 Esas 2022/7265 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/2696 E. , 2022/7265 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 20. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Ankara 4. Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen 08.04.2019 tarih ve 2018/87 E. - 2019/110 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 20. Hukuk Dairesi'nce verilen 05.02.2021 tarih ve 2019/890 E. - 2021/100 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkilinin 2016/81374 sayılı "TRABZON KALKANOĞLU PİLAVCISI ERMAN KALKANOĞLU" ibareli marka başvurusunun, davalıların 2011/22051 sayılı "tarihi kalkanoğlu pilavı 1856" ibareli markasına dayanılarak yaptıkları itiraz üzerine diğer davalı Kurumun 2017-M-11247 sayılı YİDK kararı ile reddedildiğini, oysa dava konusu "KALKANOĞLU PİLAVCISI"nın müvekkilinin büyük dedesi...Ağa tarafından kullanılmaya başlandığını, Süleyman Ağa’nın oğlu büyük dedesi Hafız..., dedesi ... ve babası...’ndan miras kaldığını, müvekkilinin babası tarafından 25 yıldan fazladır "TARİHİ KALKANOĞLU PİLAV" adıyla işletildiğini, müvekkilinin bu ismi İstanbul’a taşıdığını, 7 yılda tanınır hale getirdiğini, müvekkilinin markanın gerçek sahibi olduğunu, diğer işletme sahiplerinin müvekkilinin amca çocukları olduğunu, davalıların marka başvurularını diğer varislerin bilgisi dışında, müvekkiline olan husumetleri nedeniyle ve kötü niyetle yaptıklarını, marka işaretlerinin de benzer olmadığını ileri sürerek, YİDK kararının iptaline ve markanın tesciline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı Kurum vekili, davanın reddini istemiştir.
Diğer davalılar vekili, müvekkillerinin markalarının 2003’ten beri tescilli olduğunu, amca çocuklarının markayı ihlal ettiğini öğrenince 25.11.2016’da ihtarname gönderdiklerini, diğer amca çocukları olan dava dışı ... ile marka kullanım hakkı sözleşmesi yaptıklarını, davacının bahsettiği şirketin 2004 yılında davacının babası ve diğer kardeşlerin hisselerini üçüncü şahsa devirleri ile son bulduğunu, davacının babası ortakken müvekkillerinin marka tescili yaptıklarını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili istinaf talebinde bulunmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tarafların markalarının 43. sınıfta "Yiyecek içecek sağlanması hizmetlerinde" kullanılmak istendiği, ibareler yönünden tarafların markaları arasında, görsel ve sesçil olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürecek derecede bir benzerliğin bulunduğu, mahkemece 556 sayılı KHK'nın 8/1-b maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmadığı, davacının gerçek hak sahipliği iddiasının ise marka başvurusunun reddine ilişkin Kurum kararının iptaline ilişkin işbu davada tartışılmasının mümkün olmadığı, gerçek hak sahipliğinin ancak 556 sayılı KHK'nın 8/3 maddesi kapsamında, marka tescil başvurusuna itiraz hakkı sağlayacağı, bunun dışında marka hukukunda tescilde teklik ilkesi söz konusu olduğundan, kendisinden önce tescilli bir marka mevcutken, öncelik hakkına dayanarak tescilsiz bir markanın tesciline imkan vermeyeceği, davacı başvuru sahibi olduğundan 556 sayılı KHK'nın 8/3 maddesinin olayda uygulama yerinin bulunmadığı, davalı tarafın itiraza dayanak markasının hükümsüz kılınmadıkça davacının başvurusunun “gerçek hak sahipliği” iddiasıyla çekişmeli mallar üzerinde tescilinin mümkün olmadığı davacı vekilinin istinaf başvurusunun esas yönünden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 20/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.