16. Hukuk Dairesi 2016/15518 E. , 2020/1843 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
KANUN YOLU : TEMYİZ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle... Köyü çalışma alanında bulunan 103 ada 168, 169, 170 ve 171 parsel sayılı 2.597.91, 1.288.71, 1.322,99 ve 2.592,28 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlardan 103 ada 168 parsel sayılı taşınmaz ... adına, 103 ada 169 parsel sayılı taşınmaz ... ve müşterekleri adına ve 103 ada 170 ve 171 parsel sayılı taşınmazlar ise... ve müşterekleri adına tespit ve tescil edilmiştir. Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazın mera olduğunu ileri sürerek, taşınmazın tapu kaydının iptali ile mera olarak sınırlandırılması istemiyle dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece, çekişmeli taşınmazların devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmadığı, mera niteliğinde bulunmadığı ve zilyetlikle iktisap koşullarının davalılar lehine gerçekleştiği gerekçesi ile yazılı şekilde karar verilmiş ise de, yapılan araştırma, inceleme ve uygulama hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır.
Davacı Hazine, çekişmeli taşınmazların mera olduğunu ileri sürerek dava açtığı halde, yöntemince mera araştırması yapılmamış, yörede mera tahsisi yapılıp yapılmadığı ilgili kurumlardan sorulup, mera tahsisi yapılmış ise buna ilişkin bilgi belge getirtilip, taşınmazların tahsisli mera olup olmadıkları belirlenmemiş, taşınmazların kadim mera niteliğinde olup olmadıkları yönünden komşu mahalleler halkından bilirkişi dinlenilmemiş, ziraat mühendisi bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, çekişmeli taşınmazların 103 ada 171 parselin kuzeyinde bulunan 103 ada 372 nolu mera parselinden ve diğer komşu parsellerden ne şekilde ayrıldığı, doğal ya da yapay ayırıcı unsur bulunup, bulunmadığı, taşınmazların sözü edilen taşınmazın devamı niteliğinde olup olmadıkları yönünden herhangi bir değerlendirme yapılmadığı halde, 3. kişilik ziraat mühendisi bilirkişi kurulundan ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmamış, zirai raporda taşınmazların 25-30 yıl evveline kadar ekilerek kullanıldığı, yöredeki göç nedeni ile kendi haline terk edilmeleri nedeni ile çayır haline geldikleri belirtildiği halde, bu çelişki üzerinde durulmamış, iradi terk koşullarının bulunup bulunmadığı irdelenmemiş, bir arazinin niteliğini, üzerinde sürdürülen zilyetliğin şeklini ve süresini en iyi belirleme yöntemi olan hava fotoğraflarından ve komşu parsel tutanakları ile varsa dayanaklarından yararlanılmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak karar verilemez.
Hal böyle olunca; doğru sonuca ulaşılabilmesi için Mahkemece öncelikle, dava konusu taşınmazların tespit tarihinden 15-20-25 yıl öncesine ait en az üç ayrı zaman dilimine ilişkin stereoskopik hava fotoğrafları, dava konusu taşınmazlara komşu taşınmazların kadastro tutanakları ve varsa dayanakları olan kayıt ve belgeler, çekişmeli taşınmazları kapsayacak şekilde mera tahsisi bulunup bulunmadığı ilgili kurumlardan sorulup varsa tahsis kararı ve krokisi getirtilip, dosya bu şekilde ikmal edilmeli, bundan sonra mahallinde elverdiğince yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan aynı mahalleden ve komşu mahalleler halkından ayrı ayrı üçer kişilik mahalli bilirkişi kurulu ve taraf tanıkları ile üç kişilik uzman ziraat mühendisi bilirkişi kurulu, jeodezi ve fotogrametri mühendisi ve fen bilirkişisinin katılımıyla yeniden keşif yapılmalı; keşif sırasında varsa mera tahsis kararı ve haritaları uygulanıp kapsamı belirlenmeli, mahalli bilirkişi ve tanıklardan, taşınmazların geçmişte ne durumda bulundukları, kime ait oldukları, kimden nasıl intikal ettikleri, kim tarafından, ne zamandan beri ve ne suretle kullanıldıkları, taşınmazlarda bir zilyetlik mevcut ise zilyetliğin belirli süre ile terk edilip edilmediği, edilmiş ise terkin iradi olup olmadığı, taşınmazların öncesinin geleneksel biçimde kullanılan mera, yaylak veya kışlak olup olmadığı, devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olmaları halinde, imar-ihyaya konu edilip edilmedikleri, imar-ihyaya konu edilmiş iseler ihyanın hangi tarihte bitirildiği hususlarında maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli, beyanlar arasındaki çelişkiler gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; çekişmeli taşınmazların niteliklerine ve fiili durumlarına ilişkin mahkeme hakiminin gözlemi keşif tutanağına yansıtılmalı; ziraat mühendislerinden oluşan bilirkişi kurulundan, komşu parsellerle karşılaştırmalı biçimde çekişmeli taşınmazların toprak yapısını, eğimini, bitki desenini ve diğer yönlerden komşu mera parselinden nasıl ayrıldığını açıklayıp, tarımsal niteliklerini belirten, taşınmazlar üzerinde bir zilyetlik mevcut ise zilyetliğin şeklini ve süresini, zilyetliğe ara verilip verilmediğini irdeleyen ve taşınmazların değişik yönlerden çekilmiş fotoğrafları ile (özellikle taşınmazların, sınırındaki mera parseli ile sınırını gösterir) desteklenmiş, bilimsel esaslara ve somut verilere dayalı ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; jeodezi ve fotogrametri mühendisi bilirkişiden yukarıda belirtilen tarihlerde çekilmiş hava fotoğrafları üzerinde uygulama yaptırılarak, taşınmazların önceki ve şimdiki niteliklerini, mera, yaylak veya kışlak vasfında olup olmadıklarını belirtir ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı; fen bilirkişisine, keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli; mera tahsisi bulunması ve taşınmazların tahsis haritası kapsamında kalıp, öncesinin mera olduğunun anlaşılması halinde, meralar üzerinde sürdürülen zilyetliğin hukukça değer taşımayacağı düşünülmeli, bundan sonra toplanan ve toplanacak deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek, eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulüyle hükmün BOZULMASINA, yasal koşullar gerçekleştiğinde kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 11.06.2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.