16. Hukuk Dairesi 2014/21265 E. , 2015/11667 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : KADASTRO
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro çalışmaları sırasında ... Köyü çalışma alanında bulunan 1061 parsel sayılı 19.121,53 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğundan bahisle Kayalık- hali arazi vasfıyla Hazine adına tespit edilmiştir. Davacı ... ..., kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulüne, 1063 parsele ilişkin kadastro komisyonu kararının iptaline, fen bilirkişi İbrahim Uzuner"in 14.07.2014 havale tarihli raporuna ekli krokide sarı renge boyalı (A) ile gösterilen 7.659,75 metrekarelik bölüm ile mavi renge boyalı (B) ile gösterilen 4036,07 metrekarelik yüzölçümündeki bölümün tarla vasfıyla ... oğlu ... adına; bilirkişi krokisinde (C) ve (D) harfleri ile gösterilen sırasıyla 6.758,28 ve 667,43 metrekare yüzölçümündeki taşınmazların ise hali arazi vasfıyla Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline, karar verilmiş, 8.10.2014 tarihinde anılan kararın hüküm fıkrasının 1. satırında yer alan "1063" ibaresi maddi hata kabul edilerek "1061" olarak düzeltilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece Hazine"nin temyizine konu olan (A) ve (B) bölümleri yönünden; 1988 yılından hemen sonra bu bölümlerde teraslama faaliyetine başlanarak hububat tarımına uygun hale getirilmek suretiyle 22-23 yıl öncesinde imar ve ihya çalışmasının yapılıp tamamlandığı ve davacı yararına zilyetlikle kazanma koşulları oluştuğu kabul edilerek davacı adına tesciline yönelik hüküm kurulmuş ise de yapılan inceleme, uygulama ve araştırma yeterli değildir. Çekişmeli taşınmaz dosya arasında bulunan Kadastro Müdürlüğü cevabına göre yörede 1988 tarihinde yapılan ilk tapulama çalışmaları sırasında "tapulama harici kayalık" olarak tespit dışı bırakılmış ve 3402 sayılı Kanun"un geçici 8. maddesi uyarınca yapılan kadastro sırasında da kayalık-hali arazi vasfıyla tespit edildiğine göre imar-ihya yönünden araştırma yapılması gerekmektedir. Bilindiği gibi tespit dışı bırakılma tarihinden itibaren taşınmazın kullanım şeklini gösterir en belirleyici yöntem olarak kabulü gereken hava fotoğrafı uygulamasıdır. Mahkemece dosya arasına 1958 ve 1986 tarihli hava fotoğrafı alınmış ise de anılan hava fotoğrafları, taşınmazın 1988 yılında tescil harici bırakılması karşısında, zilyetliğin tespiti ve imar-ihyanın tamamlandığı ve tarımsal amaçlı zilyetliğin başladığı tarihi tespit açısından yeterli olmadığı gibi, hava fotoğrafı uygulaması orman bilirkişi tarafından yapılmış olması doğru değildir. Ayrıca keşifte yerel bilirkişi ve tanıklar taşınmazın davacı tarafından 20-25 yıldır kullanıldığını belirtmiş iselerde imar-ihyanın ne zaman tamamlandığı, tarımsal amaçlı zilyetliğin ne zaman başladığı hususundaki beyanları da hüküm vermeye yetersizdir. O halde; mahkemece geçici 8. madde uyarınca yapılan kadastro tespitinden geriye doğru 15-20-25 yıl öncesine ait üç ayrı tarihte çekilmiş stereoskopik hava fotoğrafları getirtilip dosya ikmal edildikten sonra mahallinde yöreyi iyi bilen olabildiğince yaşlı, tarafsız yerel bilirkişi ve davacının delil listesinde bildirmiş olduğu tanıklar, jeodezi ve fotogrametri mühendisi, ziraat mühendisi ve fen bilirkişi eşliğinde keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan imar ihyanın başlangıcı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetliğin ne zaman başladığı hususunda somut olgu ve olaylara dayalı ayrıntılı rapor alınmalı, hava fotoğrafları üzerinde stereoskop ile inceleme yaptırılarak, taşınmazın niteliği ile tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihi ve taşınmazın imar-ihyasının hangi tarihte tamamlandığı kesin olarak belirlenmeli, yerel bilirkişi ve tanık beyanları uzman teknik bilirkişi raporları ile denetlenmeli, bundan sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme, araştırma ve uygulamaya dayalı olarak karar verilmesi isabetsiz olup, hükmün BOZULMASINA, 13.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.