Esas No: 2021/3427
Karar No: 2022/7306
Karar Tarihi: 24.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3427 Esas 2022/7306 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Davalı banka, promosyon protokolü imzaladığı kurumla çalışanlarına promosyon ödemesi yapmayı kabul etmiştir. Ancak banka, protokol süresinin sona ermesinden sonra gelecek personel için kurumun bankada promosyon talebinde bulunamayacağı hükmünün amir olduğunu belirterek, kuruma ait hesaplarda bloke edilen paraları haksız olarak el koymuştur. Davacı kurum, bu nedenle davalı bankaya karşı dava açmıştır. İlk derece mahkemesi, davayı reddederek bankanın haksız el atma yapmadığına karar vermiştir. Bu kararın istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi, istinaf başvurusunu esastan reddetmiştir. Davacı vekili ise, temyiz başvurusu yaparak bu kararın iptal edilmesini talep etmiştir. Yargıtay ise, yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun reddedilmesine karar vermiştir.
Kanun maddeleri:
- 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun \"Aylığın ödeme zamanı ve esasları başlıklı\" 164. maddesi: Devlet memuruna aylık, ödemesi yapılan tarihte ikametgahının bulunduğu yerin Maliye Bakanlığı tarafından tespit edilen Türkiye İstatistik Kurumu Tüketici Fiyatları Endeksi'ne göre belirlenen tutar üzerinden ödenir.
- 2007/21, 2008/18 ve 2010/17 sayılı Başbakanlık Genelgeleri: Kamu görevlilerine promosyon dağıtılması hakkında düzenlemeler içerir.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
TÜRK MİLLETİ ADINA
Taraflar arasında görülen davada Çankırı 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 09.04.2019 tarih ve 2016/105 E. - 2019/179 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 18.02.2021 tarih ve 2019/1101 E. - 2021/225 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacı ile davalı bankanın arasında 12.06.2013 tarihli 13.07.2016 tarihinde sona ermek üzere 3 yıllık kamu kurumları maaş ödemesi protokolünün imzalandığını, protokolden doğan yükümlülüğünü yerine getiren davalı bankanın daha sonra zarara uğradığı ve kurumlarının sebepsiz zenginleştiğini bahane ederek, protokolün 3. yılından itibaren yeni gelecek personele promosyon parası olarak vermek amacıyla kurumdan nakil, ücretsiz izin, istifa gibi nedenlerle ayrılan personelden iade alınan Halk Bankası Çankırı Şubesi nezdinde kayıtlı müvekkili kuruma ait hesapta bloke edilen 94.008,36 TL meblağın ve yine müvekkili kuruma ait başka bir hesapta bulunan 1.472,20 TL meblağ olmak üzere toplam 96.112.71 TL bedele davacının rızası hilafına haksız olarak el koyduğunu, bankanın el koyduğu parayı iade etmesi için gönderilen yazıya riayet etmediğini, bu yüzden iş bu davayı açma zorunluluğunun doğduğunu, kamu kurumları ile bankalar arasında 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ''Aylığın ödeme zamanı ve esasları başlıklı'' 164. maddesi ve promosyonun kamu görevlilerine dağıtılması hakkındaki 2007/21, 2008/18 ve 2010/17 sayılı Başbakanlık Genelgeleri çerçevesinde promosyon protokolü imzalandığını, promosyon parasının mevcut personele dağıtılması gerektiğini, sonradan tayin olarak kuruma gelecek personelin de promosyon alma hakkının olduğunu, promosyon parası dağıtılırken ilgili personelin görev yaptığı süre boyunca yapılacak ödemelerde gerek kuruma naklen tayin olan ve gerekse naklen tayin yoluyla başka kuruma atanan personelin durumunun da göz önünde bulundurulması gerektiğini, bu nedenle davalının haksız bir şekilde el attığı 96.112,71 TL bedelin 23/11/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak müvekkil kuruma ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili ise, yetkiye itiraz ederek, esasa ilişkin ise bankaların mevduata faiz dışında herhangi bir menfaat sunamayacakları kuralının istisnası mahiyetindeki promosyon ödemelerinin, maaş ödeme ve belirli hizmetlerinin sunulması kapsamında yapılan protokoller gereğince anlaşma yapılan kurum çalışanlarına sağlanan ayni veya nakdi menfaatler olduğunu, bankanın yükümlülüğünün sadece protokol tarihinde mevcut personele promosyon ödenmesi şeklinde olduğunu, müvekkili bankanın davacının iddia ettiği şekilde protokol süresinin sona ermesinden sonra personeline vermek istediği promosyon ücretini karşılamak yükümlülüğü bulunmadığını belirterek davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, uyuşmazlığın daha önce peşin olarak ödemesi yapılmış olan ancak kurumdan ayrılması nedeni ile personelden iade alınan promosyonların taraflardan hangisinin uhdesinde kalacağı noktasında toplandığı, bu konuda ne genelgelerde ne de taraflar arasında imzalanan protokolde özel bir hükme rastlanmadığı, bankalar promosyon sözleşmesi imzalarken personelden iade alınan tutarları da gider hesaplarından karşıladığını, böylelikle rizikoyu üstlenerek finansal hizmet sunduklarını, öte yandan davacı kurum yönünden sözleşme incelenirse protokolün 4.5. maddesinin açık düzenlemesi karşısında ilk iki yıldan sonra yani 3 yılda atanan personel için kurumun bankada promosyon talebinde bulunamayacağı hükmünün amir olduğu, yine protokolün 4.4 ve 4.6 maddeleri gereği promosyon ödemeleri ilgili hususlarda bankanın sorumluluk dışında tutulduğu, bankanın promosyon olarak çıktığı nakdin esasen kurum personeline ait olduğu ve ayrılan personelin hakettiği promosyonun kurum uhdesinde kalmasının imzalanan sözleşmenin varlık amacına ve özüne aykırı olduğu hususları birlikte ele alındığında davalı bankanın işbu promosyon sözleşmesini akdederken ödediği meblağın banka kaynaklarından çıktığı ve iade alınan promosyonların banka kaynaklarına intikalinin gerektiği, bankanın protokolün 4.6 maddesine dayanarak takas ve mahsup yetkisi ile davaya konu meblağı bloke ettiği bu nedenle bu işlemin bankacılık teammülleri ve somut olayın gerekleri irdelendiğinde haksız el atma olarak değerlendirilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından istinaf edilmiştir.
Bölge adliye mahkemesince, kararda kamu düzenine ilişkin bir aykırılık bulunmamasına, kararının usul ve esas yönünden hukuka uygun olmasına göre, istinafa başvuran davacı vekilinin istinaf başvurusunun Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1-b-1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, temyiz eden davacı harçtan muaf olduğundan harç alınmasına yer olmadığına, 24/10/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.