8. Hukuk Dairesi 2016/21173 E. , 2019/11587 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İcra Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : İstihkak
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
K A R A R
Davacı alacaklı vekili, haciz adresinin borçlunun eski ticaret sicil adresi olduğunu, borçlu şirket ile istihkak iddia eden davalı üçüncü kişi arasında organik bağ bulunduğunu belirterek 3. kişinin istihkak iddiasının reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı üçüncü kişi vekili, davanın süresinde açılmadığını, vekil edeni ile borçlu şirket arasında bağlantı bulunmadığını belirterek, davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
Davalı borçlu şirket yetkilisi, işlerinin kötü gitmesi nedeniyle işyerini kapattığını, önce aynı adresin 65 C numarasına taşındığını, depo olarak eşyalarının orada bulunduğunu, 2015 yılının Şubat ayında haciz yapılan adresten taşındığını, boşalttığı yere diğer davalı üçüncü kişinin taşındığını, üçüncü kişiyle aynı sektörde çalıştıklarını, et satışından kaynaklı ticari ilişkilerinin bulunduğunun belirtmiştir.
Mahkemece, üçüncü kişi ve borçlu şirketin ticaret sicilinde ayrı adreslerde kayıtlı oldukları, borçlunun üçüncü kişiden önce haciz yapılan adreste faaliyet gösterdiği, aynı sektörde çalıştıkları, aralarında ticari ilişki olduğu, borçlu şirketin işyerini kapattığı, işçilerinin üçüncü kişi tarafından istihdam edildiği, araçlarının üçüncü kişiye devredildiği tespit edildiğinden, yapılan işlemlerin işyeri devri niteliğinde olduğu, devir için gerekli şekil şartlarına uyulmadığından yapılan devrin alacaklının haklarını etkilemeyeceği gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, alacaklının İİK’nin 99. maddesine dayalı üçüncü kişinin istihkak iddiasının reddi talebine ilişkindir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 27. maddesinde yer bulan “Hukuki Dinlenilme Hakkı” gereğince davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu hakkın yargılama ile ilgili olarak bilgi sahibi olunmasını, açıklama ve ispat hakkını, mahkemenin, açıklamaları dikkate alarak değerlendirmesini ve kararların somut ve açık olarak gerekçelendirilmesini içermektedir. Tarafların gösterdiği deliller toplanmadan karar verilmesi, hukuki dinlenilme hakkının ihlalidir.
Somut uyuşmazlıkta, davacı alacaklı vekili tarafından muvazaalı devir iddiasının ispatına yönelik olarak adres değişikliğine ilişkin ticaret sicil gazetesi örneği, borçlu tarafından üçüncü kişiye muvazaalı olarak devredildiği iddia olunan araçlara ait ruhsatlar, demirbaş listesi, takip dosyası, taraflar arasındaki ilişkiyi gösterir ... 30. İcra Müdürlüğünün 2015/6119 Esas sayılı dosyası, ... 29. İcra Müdürlüğünün 2015/5032 Esas sayılı dosyası, ... Ticaret Odası kayıtları, TPE kayıtları, tanık, ticari defter ve kayıtları, keşif, bilirkişi ve yemin deliline dayanılmıştır. Davalı üçüncü kişi ise vergi kayıtları, ticari kayıtlar, davacı tarafından delil olarak bildirilen dosyalar ile birlikte ... 29. İcra Müdürlüğünün 2015/5034 Esas sayılı dosyası, tanık ve bilirkişi deliline dayanmıştır.
Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun 194. maddesi gereğince, taraflar dayandıkları vakıaları ispata elverişli olacak şekilde somutlaştırmalıdırlar ve hangi delilin hangi vakıanın ispatı için gösterildiğini açıkça belirtmeleri zorunludur. Maddede sözü edilen somutlaştırma yükünün amacı, mahkemenin uyuşmazlığı doğru saptayıp, yargılamayı doğru ve sağlıklı bir şekilde yürütebilmesi ve makul sürede sonuçlandırmasını sağlamaktır. Somutlaştırma yükü, dava açılırken veya cevap dilekçesi verilirken iddia ve savunmanın dayandırıldığı vakıaların ve hangi vakıanın hangi delillerle ispat edileceğinin belirtilmemiş olması halinde söz konusudur. Vakıalar belirli ve hangi delillerle ispat edileceği belirtilmiş ise, artık somutlaştırma yükümlülüğüne ihtiyaç yoktur. Taraflar iddialarını dayandırdıkları vakıaları göstermiş ve bu vakıaları hangi delillerle kanıtlayacaklarını da, diğer bir ifade ile dayandıkları delilleri belirtmişlerdir.
O halde, Mahkemece taraflarca gösterilen deliller toplanmadan eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün İİK"nin 366. ve HUMK"un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca İİK"nin 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine,
19.12.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.