Abaküs Yazılım
Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2019/507
Karar No: 2021/523

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2019/507 Esas 2021/523 Karar Sayılı İlamı

Hukuk Genel Kurulu         2019/507 E.  ,  2021/523 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesi
    (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)



    1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 21. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın esastan reddine karar verilmiştir.
    2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

    I. YARGILAMA SÜRECİ
    Davacı İstemi:
    4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin dava dışı... Endüstri Tesisleri İmalat ve Montaj A.Ş.’ye ait Libya’daki işyerinde işçi olarak çalışmakta iken 25.12.2003 tarihinde iş kazası geçirdiğini, kaza sonucunda müvekkilinin sağ omuz, dirsek, sağ kol ve ön kolunda kuvvet kaybı oluştuğunu, Sosyal Sigortalar Kurumu (SSK) tarafından kazanın iş kazası olduğunun tespit edildiğini ancak maluliyet oranı %10’dan düşük olduğu için müvekkiline gelir bağlanmadığını, Ankara 18. İş Mahkemesinin 2005/1140 E., 2014/576 K. sayılı dosyasında maddi ve manevi tazminat davası açıldığını, görülmekte olan davada... Endüstri Tesisleri İmalat ve Montaj A.Ş. tarafından da kazanın iş kazası olduğunun kabul edildiğini ve mahkemeden dosyanın kusur bilirkişisine gönderilmesinin talep edildiğini, ancak mahkeme hâkiminin “olayın iş kazası olduğuna dair ayrı bir tespit davası açılarak mahkemeden karar alınması” gerektiği gerekçesiyle taleplerini kabul etmediğini ve taraflarına kesin süre vererek ayrı bir tespit davası açmaya mecbur bıraktığını, bunun üzerine 26.11.2007 tarihinde Ankara 13. İş Mahkemesinin 2007/986 E. sayılı dosyası ile iş kazasının tespiti davası açıldığını, davanın yaklaşık dört yıl sürdüğünü ve 27.12.2011 tarihinde verilen karar ile olayın iş kazası olduğunun tespitine karar verildiğini, davalı SSK’nın temyizi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesi tarafından “her iki davalının olayın iş kazası olduğunu zaten kabul ettikleri, davacının dava açmakta hukuki menfaatinin olmadığı, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle reddedilmesi gerektiği” gerekçesiyle kararın bozulduğunu, iş kazasının tespitine ilişkin karar bozulduktan sonra tazminata ilişkin asıl dosyada mahkemeye müracaat edilerek dosyanın bir an önce kusur ve maluliyet için bilirkişiye gönderilmesi talep edilmesine rağmen dosyanın bozmadan yaklaşık bir yıl, iş kazasından ise yaklaşık 10 yıl sonra 06.03.2014 tarihinde bilirkişiye gönderilmesine karar verildiğini, kusur ve hesap bilirkişi raporlarının dosyaya ibrazından sonra davayı ıslah ettiklerini ve mahkemece 04.09.2014 tarihinde davanın kısmen kabulüne karar verildiğini, davalı... Endüstri Tesisleri İmalat ve Montaj A.Ş.’nin temyizi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesince, davalının zamanaşımı itirazının değerlendirilmesi için kararın bozulduğunu, mahkeme hâkiminin hukuki bilgisi dahilinde olan zamanaşımı itirazını değerlendirme işini bilirkişiye yaptırdığını, bilirkişi ek raporunda “davacının 40.000TL maddi tazminat talebinden 39.500TL’sinin zamanaşımına uğradığının, dava dilekçesindeki 500TL taleple bağlı kalınarak hüküm altına alınması gerektiğinin” belirtildiğini, mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda karar verildiğini, temyiz aşamasındaki itirazlarına rağmen kararın onandığını, hâkimin hatalı ve kanuna aykırı davranışları sebebiyle müvekkilinin zarara uğradığını, Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46/1-(c) ve (e) maddelerinin ihlal edildiğini ileri sürerek 22.430,64TL’nin iş kazası tarihinden itibaren ve 5.315TL vekâlet ücretinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olmak üzere toplam 27.745,64TL maddi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı Cevabı:
    5. Davalı ... Hazinesi vekili cevap dilekçesinde; ihbar olunan hâkimin dosyaya sunulan resmî belgelere ve delillere göre inceleme yaparak karar verdiğini, mahkemelerce verilen kararlara karşı yasa yollarının düzenlendiğini ve salt lehte veya aleyhte karar verilmiş olmasının hâkimin sorumluluğunu gerektirmediğini, hâkimin hukuki sorumluluğuna ilişkin HMK’nın 46. maddesinde belirtilen koşulların gerçekleşmediğini, dava konusu edilen karar nedeniyle uğranıldığı iddia edilen zararın ve tazminat talebinin yasal dayanağının bulunmadığını, sorumluluğu ispata yarayacak yeterli delil de sunulmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
    6. İhbar olunan hâkim yargılamaya katılmamış ve beyanda bulunmamıştır.
    Özel Daire Kararı:
    7. Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 19.03.2019 tarihli ve 2018/2 E., 2019/2 K. sayılı kararı ile;
    “…DAVA: Davacı vekili, dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin dava dışı... Endüstri Tesisleri İmalat ve Montaj A.Ş. ye ait Libya"daki iş yerinde işçi olarak çalışmakta iken 25/12/2003 tarihinde iş kazası geçirdiğini, iş kazası sonucunda gelir bağlanması için SSK"ya müracaatı sonucunda kurumca kazanın iş kazası olduğunun kabul edildiğini, kazanın ardından 15/12/2005 tarihinde Ankara 18. İş Mahkemesinin 2005/1140 Esas sayılı dava dosyası ile tazminat davası açıldığını, delillerin toplanmasının ardından dosyanın bilirkişiye gönderilmesinin talep edilmesi üzerine mahkeme hakimi ihbar olunan ... tarafından olayın iş kazası olduğuna dair ayrı bir tespit davası açılarak mahkemeden karar alınması gerektiğinden bahisle taleplerinin reddedildiğini ve tespit davasının açılması için kesin süre verilerek kendilerini dava açmaya mecbur bırakıldığını, Ankara 13.İş Mahkemesinin 2007/986 Esas sayılı dosyası ile iş kazasının tespiti davası açıldığını, asıl davada tespit davasının sonuçlanmasının beklenmesi suretiyle davanın uzamasına sebebiyet verildiğini, nihayetinde iş kazasının tespiti davasının yargılaması sonucunda olayın iş kazası olduğunun zaten kabul edildiğinden dava açmakta hukuki bir menfaatinin olmadığından davanın reddine karar verildiği ve bunun sonucunda olay tarihinden yaklaşık 10 yıl sonra dosyanın bilirkişi incelemesine gönderildiğini, bilirkişinin tespit ettiği miktarı değil de kendisinin takdiri ile bir rakama hükmettiği ve kararın onanması sonucu müvekkilinin zarara uğradığını beyanla müvekkilinini uğramış olduğu maddi zarar ve karşı taraf vekillerine ödemiş olduğu vekalet ücretleri olmak üzere fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla toplam 27.745,64 TL nin işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
    Davalı ... Vekili : HMK"nun 46. maddesindeki koşullar oluşmadığından davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
    GEREKÇE : Dava, 6100 sayılı HMK"nun 46. maddesinin c ve e bendine aykırı olarak karar verildiği iddiasına dayalı tazminat istemine ilişkindir.
    Anayasa 138. madde uyarınca "Hakimler görevlerinde bağımsızdırlar; Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. "
    Hakimlerin hukuki sorumluluğu özünde haksız fiil sorumluluğu olup, bu nedene dayalı olarak açılan davalar için özel usul ve müeyyideler getirilmiştir. Bunun nedeni hakim hakkında red sebeplerinin oluşturulmasını engellemek ve mahkemelerin gereği gibi çalışarak adalet dağıtılmasını sağlamaktır. Bu amacın gerçekleştirilmesi için hakimlerin hukuki sorumluluğundan doğan tazminat davalarında devlet birinci derecede sorumlu tutulmuştur. Böylece adalet hizmetinin nitelikli olarak verilmesi konusunda devletin pozitif yükümlülüğünü yerine getirilmesi ve zarar gören kişinin zararının tam ve eksiksiz olarak tahsil edebilmesi de amaçlanmıştır. Karşılaştırmalı hukukta Alman, Fransız, Yunan ve Avusturya hukuklarında da hakimlerin vermiş olduğu zararlardan devlet birinci dereceden sorumlu tutulmuştur. Ancak devletin tazminata mahkum olması halinde hakim bizzat sorumlu olacaktır.
    Hakimin hukuki sorumluluğu için HMK 46. maddesinde düzenlenen sebeplerden birinin oluşması gerekir. HMK 46. maddede düzenlenen sebepler genel olarak hukuka aykırı fiillerdir ve hakimin ağır kusuruna veya kastına dayanmaktadır. Davacı, davada, hakimin HMK 46. maddede belirtilen eylemlerden biri veya birkaçını kusurlu/kasıtlı olarak işlediğini, bunun sonucu maddi veya manevi zarara uğradığını ve uğranılan zarar ile hakimin eylemi arasında uygun illiyet bağının bulunduğunu kanıtlamak durumundadır.
    Somut olayda, davacı yan tarafından "Devletin sorumluluğu ve rücu başlıklı HMK"nun 46. maddesinin (c) bendinde ; "Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması" ve (e) bendinde ; "Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması" düzenlemelerinin ihlal edildiği iddia edilmiştir.
    HMK. 33. madde uyarınca hakim önüne gelen uyuşmazlığa, hukuku kendiliğinden uygular. Kanunlar yeteri kadar açık değil ise ya da hiç hüküm içermiyorsa hakim Medeni Kanunun birinci maddesi uyarınca hareket edecektir. Eğer hakim hukuku yanlış uygulamışsa, kanunu yanlış yorumlamışsa bu bir kanun yolu sebebidir. Somut olayda, hakimin davacı yana tespit davası için süre vermesi ve davacı yanca dava açılarak bu davanın sonucunun beklenmesinde; açılan davada sadece işverenin taraf gösterilmesi, tespit davasında SGK" nın taraf olma zorunluluğu, davayı gören mahkemenin diğer bir mahkeme olması ve davacı vekilinin ara kararı yerine getirme zorunluluğu bulunmaması dikkate alındığında kanunun açık hükmüne aykırılığın yoğun ve görevli hakimin ağır kusurlu olduğu ileri sürülemez. Bu sebebe dayanılarak dava açılabilmesi için hakimin ağır kusurlu olması gerekmektedir.
    HMK 46/1-e maddesine dayalı olarak tazminat davası açılabilmesi için hakimin kastı gerekmektedir. Davanın uzamasının nedeni, başka bir mahkemede görülmekte olan başka bir davanın bekletici sorun yapılması ise davanın geciktiği, hakimin hakkı yerine getirmekten kaçındığı söylenemez (HGK. 31/03/2004-9-187/179).
    Bu açıklamalar ışığında, HMK"nun 46. Maddesi gereğince devletin sorumluluğu ile ilgili yasal koşullar oluşmadığı, maddi tazminat verilmesini gerektirecek şartların da gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın oy çokluğu ile reddine karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
    HÜKÜM:
    1-Koşulları oluşmadığından maddi tazminat davasının ESASTAN REDDİNE,
    2-6100 sayılı HMK 49. maddesi gereğince 500,00 TL disiplin para cezasının davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına,
    3-Peşin alınan 472,82 TL harçtan red harcı olan 44,40 TL nin mahsubu ile bakiye harcın istek halinde davacıya iadesine
    4-Vekille temsil edilen davalı yararına 4.125,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalı Hazineye verilmesine,
    5-Yargılama giderlerinin davacı taraf üzerinde bırakılmasına,” oy çokluğu ile karar verilmiştir.
    Kararın Temyizi:
    8. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

    II. ÖN SORUN
    9. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; dava ve temyiz dilekçeleri birlikte değerlendirildiğinde, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 22.430,64TL’nin iş kazası tarihinden itibaren ve 5.315,00TL vekâlet ücretinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olmak üzere toplam 27.745,64TL maddi tazminatın tahsilinin istenmesi ve davanın esastan reddine karar verilmesi karşısında, davacı vekili tarafından temyize konu edilen kararın miktar itibari ile temyizi kabil nitelikte olup olmadığı hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.

    III. GEREKÇE
    10. Bu aşamada istinaf ve temyize ilişkin yasal düzenlemelerin açıklanmasında yarar vardır.
    11. Bölge adliye mahkemeleri 20 Temmuz 2016 tarihinde faaliyete geçmiş olup, bu tarihten itibaren 6100 sayılı HMK’nın istinaf ve temyiz hükümleri uygulanmaya başlanmıştır.
    12. 6100 sayılı HMK’nın istinaf yoluna başvurulabilen kararları düzenleyen 341. maddesi:
    “(1) İlk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir, ihtiyati haciz taleplerinin reddi ve bu taleplerin kabulü hâlinde, itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.
    (2) Miktar veya değeri üç bin Türk Lirasını geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesindir (Ek cümle: 24/11/2016-6763/41 md.). Ancak manevi tazminat davalarında verilen kararlara karşı, miktar veya değere bakılmaksızın istinaf yoluna başvurulabilir…” düzenlemesini içermektedir.
    13. İlk derece mahkemeleri tarafından verilen ve miktar veya değeri 3.000 (yeniden değerleme oranlarına göre hesaplandığında 2019 yılı için 4.400) Türk Lirasını geçmeyen mal varlığına ilişkin davalardaki kararlar kesindir. Kesinlik sınırı bakımından manevi tazminat istemleri için bir istisna getirilmiş ve miktarı ne olursa olsun manevi tazminata ilişkin kararlara karşı istinaf yoluna başvurunun mümkün olduğu belirtilmiştir.
    14. Aynı Kanun’un temyiz edilemeyen kararları düzenleyen 362. maddesinde:
    “(1) Bölge adliye mahkemelerinin aşağıdaki kararları hakkında temyiz yoluna başvurulamaz:
    a) Miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar…” şeklinde bir düzenlemeye yer verilmiştir.
    15. HMK’nın 341/2. maddesi gereğince manevi tazminat davaları yönünden kesinlik sınırı olmaksızın istinaf yoluna başvurulabilmesine rağmen temyize ilişkin olarak bu şekilde bir istisna yer almadığından manevi tazminat açısından temyiz kesinlik sınırı göz önüne alınarak temyizin mümkün olup olmadığı değerlendirilecektir.
    16. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır.
    17. 2797 sayılı Yargıtay Kanunu’nun 02.01.2017 tarihli ve 680 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Bazı Düzenlemeler Yapılması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile değiştirilen (08.03.2018 tarihli ve 7072 sayılı Kanun ile kanun hükmü olarak kabul edilen) “Hukuk ve Ceza Genel Kurullarının görevleri” başlıklı 15. maddesinin 3. fıkrasında:
    “İlk derece mahkemesi olarak ilgili dairelerce verilen hükümlerin temyiz yoluyla incelemesini yapmak” hükmü yer almaktadır.
    18. Bu hükümde özel dairelerce ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabileceği ve Hukuk Genel Kurulunun bu kararları temyiz yoluyla inceleyeceği belirtilmektedir.
    19. Yargıtay ilgili hukuk dairesinin tazminat davası sonucunda vermiş olduğu kararlara karşı temyiz yoluna başvurulabilir; temyiz incelemesi, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca yapılır (Kuru, B.: İstinaf Sistemine Göre Yazılmış Medenî Usul Hukuku, 2. Baskı, Kasım 2018 s. 645).
    20. Öte yandan bölge adliye mahkemesi hukuk dairelerinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla veya istinaf incelemesi sonucu verdiği kararlar için dahi ayrım yapılmaksızın HMK’nın 362. maddesinde belirtilen kırk bin Türk Liralık temyiz kesinlik sınırı uygulandığından Yargıtay hukuk dairelerince ilk derece mahkemesi sıfatıyla verilen kararların temyizi için de bu parasal sınırın esas alınması ve bu miktarı geçen kararlara karşı temyiz yolunun açık olduğunun kabul edilmesi gerekir. Aksinin kabulü hâlinde Kanun’un bölge adliye mahkemesi için ilk derece mahkemesi veya istinaf incelemesi yapan mahkeme olarak tanıdığı kırk bin Türk Liralık parasal sınır dâhilinde kesin karar verme yetkisini Yargıtay hukuk dairelerine tanımadığı gibi bir sonuç ortaya çıkar ki kanun koyucunun bunu amaçladığı mümkün görülmemektedir.
    21. Yukarıda belirtildiği üzere miktar veya değeri kırk bin Türk Lirasını (bu tutar dâhil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar temyiz edilemez. HMK’nın Ek madde 1 hükmüne göre de, 362. maddedeki parasal sınırların, her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle uygulanacağı belirtilmiştir. Bu hükümlere göre hesaplama yapıldığında 2019 yılı için temyiz kesinlik sınırı 58.800,00TL’dir.
    22. HMK’nın 366. maddesinin yollaması ile temyiz yolunda da uygulanan 346. maddesi uyarınca, temyiz dilekçesi kesin olan bir karara ilişkin olursa, kararı veren mahkeme temyiz dilekçesinin reddine karar verir. Ancak bu hükme rağmen temyiz edilen karar kesin olduğu hâlde bu konuda inceleme yapılıp karar verilmeksizin dosya Hukuk Genel Kuruluna gönderilmiş ise de, 01.06.1990 tarihli ve 1989/3 E., 1990/4 K. sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince dosyanın mahalline çevrilmesine gerek olmaksızın Hukuk Genel Kurulu tarafından temyiz talebinin reddine karar verilebilecektir. Bu İçtihadı Birleştirme Kararı mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu hükümleri nedeniyle verilmiş olsa da HMK’daki benzer düzenlemeler de aynı yorum ve sonucu doğurduğu için HMK hükümlerine göre temyiz yönünden de uygulanması gerekir.
    23. Tüm bu açıklama ve yasal düzenlemeler birlikte değerlendirildiğinde; somut olayda, davanın dayanağı olan Ankara 18. İş Mahkemesinin 2005/1140 E., 2014/576 K. sayılı dosyasında davanın kısmen kabulü ile 22.930,00TL maddi ve 12.000,00TL manevi tazminatın dava dışı... Endüstri Tesisleri İmalat ve Montaj A.Ş.’den tahsiline karar verilmiş, kararın temyizi üzerine Yargıtay 21. Hukuk Dairesince, davalının zamanaşımı itirazının değerlendirilmesi için karar bozulmuş, mahkemece bozma kararına uyularak bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile 500,00TL maddi ve 12.000,00TL manevi tazminatın tahsiline karar verilmiş, temyiz üzerine karar Yargıtay 21. Hukuk Dairesince onanmıştır.
    24. Davacı vekili HMK’nın 46. maddesi kapsamındaki bu davada, hâkimin hatalı ve kanuna aykırı davranışları sebebiyle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla 22.430,64TL’nin iş kazası tarihinden itibaren ve 5.315,00TL vekâlet ücretinin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte olmak üzere toplam 27.745,64TL maddi tazminat talep ettiği nazara alındığında, davacının tespiti mümkün fazlaya ilişkin başka bir hakkı olmayıp uyuşmazlık konusu miktar 27.745,64TL’dir. Bu durumda dava değeri 2019 yılı itibariyle temyiz kesinlik sınırı olan 58.800,00TL’nin altında kalmakta olup, anılan karara karşı temyiz yoluna başvurulması miktar itibariyle mümkün bulunmadığından davacı vekilinin temyiz isteminin miktar itibarıyla reddine karar vermek gerekmiştir.
    25. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında, maddi tazminat istemiyle açılan eldeki davada, Özel Dairece ilk derece mahkemesi sıfatıyla karar verildiği, bu nedenle HMK’nın 341. maddesi hükümlerinin uygulanması gerektiği, HMK’nın 341/2. maddesi gereğince maddi tazminat isteminin 2019 yılı itibarıyla temyiz kesinlik sınırı olan 4.400,00TL’nin üzerinde olduğu, kararın kesin olmadığı ve temyiz incelemesinin yapılması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş Kurul çoğunluğu tarafından benimsenmemiştir.
    26. Hâl böyle olunca, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekir.

    IV. SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    Davacı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
    İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 27.04.2021 tarihinde yapılan görüşmede oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.


    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi