Esas No: 2021/3204
Karar No: 2022/7359
Karar Tarihi: 25.10.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3204 Esas 2022/7359 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3204 E. , 2022/7359 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 4. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Pazar (Rize) 1. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 12.11.2020 tarih ve 2018/840 E. - 2020/682 K. sayılı kararın asıl davada davacı-birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair Trabzon Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi'nce verilen 02.03.2021 tarih ve 2021/230 E. - 2021/325 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Asıl davada davacı vekili, davacının TPMK nezdinde 2015/70392 noda "ZİLKALE OTEL KAFE & PANSİYON" ibareli markayı, yiyecek içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri sınıfında adına tescil ettirip uzun yıllar kullandığını, davalının davacıya ait markayla iltibasa mahal verir şekilde "ZİLKALE OTEL" ibaresini tescilsiz şekilde ve davacıyla aynı iş kolunda kullandığını, davalının daha önceleri "Yıldız Otel" ibaresini kullanmasına karşın daha sonrasında kötüniyetle "ZİLKALE OTEL" ibaresini kullanmaya başladığını, davacının ihtarına rağmen bu kullanımı sürdürdüğünü, söz konusu kullanımın davacının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabete sebebiyet verdiğini ileri sürerek, davalının marka hakkına tecavüz ve haksız rekabetinin tespiti, men'i ve ref'ine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Asıl davada davalı vekili, coğrafi yeri işaret eden "ZİLKALE" ibaresinin marka olarak tescilinin mümkün olmadığını, bu ibarenin tek başına davacı-birleşen davanın davalısının kullanımına bırakılamayacağını, kötü niyetle yapılan marka tescilinin koruma sağlamayacağını ileri sürerek davacı-birleşen davanın davalısı adına tescilli markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Birleşen davada davacı vekili, davacı-birleşen davanın davalısı adına tescilli markanın başından itibaren hükümsüz kılınması gerektiğini savunarak asıl davanın reddini istemiştir.
Birleşen davada davalı vekili, birleşen davada ileri sürülen hükümsüzlük koşullarının mevcut olmadığını savunarak birleşen davanın reddini istemiştir.
Mahkemece tüm dosya kapsamına göre, dava konusu markanın davalı - asıl davada davacı ... adına tescilli, markanın emtiasının yiyecek ve içecek sağlanması hizmetleri, geçici konaklama hizmetleri olduğu, birleşen davacı hükümsüzlük konusunda iddialarını Mark Khk 7/c maddesine ve önceye dayalı kullanıma dayandırıldığı, marka ''Zilkale'' ibaresi bakımından tescillenmiş bulunmakla birlikte Zilkale’nin ... ilçesinin 12 km güneyinde, Fırtına vadisindeki bir geçide hakim Avup Dağının üzerinde konumlanmış bir kale olduğu, ayrıca Rize ilinin ... ilçesine bağlı bir köyün adı olduğu, son yıllarda ünü artan bir turizm merkezi olarak bilinen Zilkale' nin marka olarak cazibesinin belli olduğu, bununla birlikte, herhangi bir emtia için coğrafi isim olan markanın tescilli ancak ayırt edici eklerle birlikte gerçekleştiği, marka olarak seçilen coğrafi adın eklerle farklılaştırılmasında fayda bulunduğu, aksi taktirde 3. kişilerin aynı ibareyi kendi markalarında kullanmaları önlendiği, ''Zilkale'' ibaresini ilk kez marka konusu yapan tarafın, elde ettiği avantajla 3. kişilerin başka benzer mallar için marka kullanmalarını engelleyebileceği, kural olarak, aynı ibarenin farklı mal ve hizmetlerde kullanılmasının mümkün olduğu, markanın tescili konusunda coğrafi isimlerin seçimi bakımından 7/c maddesinin dikkate alınması gerektiği, Mark KHK'nın 7/c maddesine göre, coğrafi kaynak bildiren işaretlerin, markada münhasır unsur olarak kullanılamadığı, ''Zilkale'' ibaresinin coğrafi yer adı olduğu tartışmasız olup, tek başına markada esas unsur olarak kabul edilemeyeceği, coğrafi yer adlarının toplumca yüksek bilinirlik düzeyi nedeniyle tek başına marka tesciline konu edilmemeleri yönünde pek çok içtihat bulunduğu, Yargıtay kararlarına göre bilinen şehir, semt, coğrafi yer adlarının bir kişinin tekelinde bırakılamayacağı vurgulandığı, bu türden terimlerin tek bir sözlük halinde marka olarak düzenlenmesini yasal düzenlemenin amacına uygun olmayacağının belirtildiği gerekçesiyle asıl dava bakımından; davanın reddine, birleşen dava bakımından: davanın kabülü ile davalı ... adına kayıtlı 201570392 sayıl ile tescilli ''Zilkale Otel Cafe & Pansiyon'' markasının hükümsüzlüğüne, sicilden terkinine karar verilmiştir.
Karara karşı asıl davada davacı- birleşen davada davalı vekili tarafından istinaf isteminde bulunulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; davacı-birleşen davanın davalısı adına tescilli "ZİLKALE OTEL KAFE & PANSİYON" ibareli markanın tescil edildiği hizmetler yönünden bir bütün halinde ayırt ediciliğinin bulunduğu, tescil edildiği hizmetlerin niteliği kalitesi veya üretim yeri, coğrafi kaynağı gibi konularda halkı yanıltacağının kabulünün mümkün olmadığı gözetilmeksizin birleşen davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu, davalı-birleşen davanın davacısının davacı-birleşen davanın davalısıyla aynı iş kolunda faaliyet gösterdiği, daha öncesinde kendisine ait otelde "Yıldız Otel" ibaresini tescilsiz olarak ve markasal şekilde kullanımının bulunmasına karşın bu kullanımdan vazgeçerek davacı-birleşen davanın davalısı adına tescilli markayla iltibasa sebebiyet verir şekilde "ZİLKALE OTEL" ibaresini markasal şekilde ve tescilsiz olarak kullanmaya başladığı, dosya kapsamındaki belge ve beyanlardan bu kullanımın aynı zamanda kötü niyetli olduğunun anlaşıldığı gözetilmeksizin yazılı gerekçelerle asıl davanın reddine karar verilmesinin de doğru görülmediği gerekçesiyle asıl davanın kabulüyle davalı-birleşen davanın davacısının mal ve hizmetlerinde tescilsiz şekilde kullandığı "ZİLKALE OTEL" ibaresinin davacı-birleşen davanın davalısı adına TPMK nezdinde tescilli "ZİLKALE OTEL KAFE & PANSİYON" ibareli markadan kaynaklı hakkına tecavüz ve haksız rekabet teşkil ettiğinin tespitine, tecavüz ve haksız rekabetin men'ine, bu kapsamda "ZİLKALE OTEL" ibaresinin; davalı-birleşen davanın davacısına ait tabelalardan, her türlü reklam vasıtalarından, basılı evraklardan, ticaret sicili, esnaf sanatkarlar odası kayıtları, meslek odası kayıtları, ruhsat gibi resmi belgelerden, internet sitelerinden çıkartılmasına, bu ibareyi içerir, reklam vasıtaları ve basılı evrakın toplatılmasına, web sayfalarına erişimin engellenmesine, birleşen 2019/190 Esas sayılı dosyada açılan davanın reddine karar verilmiştir.
Kararı, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekili temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, asıl davada davalı-birleşen davada davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 42,80 TL temyiz ilam harcının temyiz eden asıl davada davalı-birleşen davada davacıdan alınmasına, 25/10/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Asıl dava, markaya tecavüzün ve haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i, birleşen dava ise asıl dava dayanağı olan markanın hükümsüzlüğü ve sicilden terkini taleplerine ilişkindir.
İlk derece mahkemesince, dava konusu markanın asıl unsurunu oluşturan “ZİLKALE” ibaresinin hem Rize ili ... ilçesinde bulunan bir kale hem de aynı ilçeye bağı bir köyün adı olduğu, çoğrafi bir yer adı olan bu işaretin markanın tescil tarihinde yürürlükte bulunan mülga 556 sayılı KHK m. 7/1-c hükmü uyarınca marka olamayacağı gerekçesi ile birleşen davanın kabulüne, hükümsüz kılınan markaya tecavüzün söz konusu olmayacağı gerekçesiyle de asıl davanın reddine karar verilmiştir.
BAM hukuk dairesince ise, coğrafi yer adlarının, coğrafi işaret anlamını taşımamak kaydıyla yanlarına ilave ekler yapılması suretiyle marka olarak tescili mümkün olup asıl unsuru oluşturan coğrafi yer adının marka sahibine inhisarı hak sağlamayacağı, başvuru kötüniyetle yapılmadığı sürece aynı coğrafi yer adının farklı eklerle marka olarak başkaları tarafından da tescil ettirilmesinin mümkün olduğu, bu bağlamda, birleşen davada hükümsüzlüğü istenen “ZİLKALE OTEL KAFE & PANSİYON” ibareli markanın ayırt ediciliği sağladığı, diğer bir ifade ile coğrafi yer adına bir kısım ekler yapılarak marka olarak tescilinin mümkün olduğu, asıl dava davalısının fiili kullanımının marka hakkına tecavüz oluşturduğu gerekçesiyle asıl davada davacı- birleşen davada davalı istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması ile birleşen davanın reddine, asıl davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararı asıl davada davalı – birleşen davada davacı temyiz etmiştir.
Hem ilk derece mahkemesince hem de BAM hukuk dairesince davacı markasının asıl unsurunu oluşturan “ZİLKALE” ibaresinin coğrafi bir yer (köy) adı olduğu benimsenmek suretiyle değerlendirme yapılmışsa da, dosya kapsamından anlaşıldığı ve taraflarca da kabul edildiği üzere “ZİLKALE” Rize ili ... ilçesinde bulunan ve halka mal olmuş tarihi ve kültürel yerlerden sayılması gereken bir kaledir. Böyle yer isimlerinin marka olmasına mülga 556 sayılı KHK m. 7/1-h engeldir. Zira bu hükme göre, Paris Sözleşmesinin 2 nci mükerrer 6 ncı maddesi kapsamı dışında kalan ancak kamuyu ilgilendiren, tarihi, kültürel değerler bakımından halka mal olmuş ve ilgili mercilerin tescil izni vermediği diğer armalar, amblemler veya nişanları içeren işaretler marka olarak tescil edilemez. Bu hüküm kapsamında belirtilen husus, Paris Sözleşmesi kapsamında birlik üyesi devletlerin kendi ülke sınırları içinde korumak istedikleri halka mal olmuş kültürel değerleri ifade eden işaretlerdir. Örneğin, Ayasofya, müzeler, antik kentler, Çanakkale Şehitler Anıtı, kaleler gibi yerler böyledir. Böyle işaretler, o toplumun ortak değeri ve kültürel mirası oldukları ve bir kimsenin tekeline bırakılmamaları gerektiği için korunmaktadırlar (bkz. Sabih Arkan, Marka Hukuku, Cilt: 1 ve 2; Aslan Kaya, Marka Hukuku). Hal böyle olunca yetkili merci olan Kültür Bakanlığının izni olup olmadığı araştırılıp değerlendirme yapılması gerekirken yanlış ve yanılgılı değerlendirme ile halka mal olmuş tarihi ve kültürel bir kale ismi olan ibarenin bir köy adı (coğrafi yer adı) olduğundan hareketle karar verilmesi kanaatimce doğru olmamıştır.
Diğer taraftan asıl davada davacı- birleşen davada davalı adına tescilli marka “ZİLKALE OTEL KAFE & RESTURANT” kelimelerinden ibaret olup 43. Sınıfta, yani yiyecek ve içecek sağlanması ile geçici konaklama hizmetleri yönünden tescillidir. Bu durumda ise, bu hizmetlerin “ZİLKALEDE” verildiği yönünde yanıltıcı olup olmadığı da değerlendirilmesi gerektiğini de düşünmekteyiz. Zira mal ve hizmetlerin üretim yeri ile coğrafi kaynağı yönünden halkı yanıltıcı işaretlerde marka tescilinde mutlak ret nedeni olarak kabul edilmiştir (SMK m. 5/1-f; mülga 556 sayılı KHK m. 7/1-f).
Mahkemenin kabulünde olduğu gibi “ZİLKALE” bir coğrafi yer (köy) adı olarak kabul edilmesi durumunda ise dava konusu marka “ZİLKALE OTEL KAFE & RESTURANT” kelimelerinden (birden fazla unsurdan) oluşturulmuş olup markanın bütünü itibariyle bıraktığı izlenimine, görünüşünü ve ayrıcalığını vurgulayan imajına göre ayırt edici ve asıl unsuru hem bir kale hem de bir köy adı olan “ZİLKALE” kelimesidir. Bu kelime tek başına marka olamayacağına göre, ilave edilen “OTEL KAFE & RESTURANT” kelime dizisi de marka tescili için yeterli olamaz. Zira bu kelimeler markanın tescilli olduğu hizmetler yönünden tanımlayıcı olup ticarette ortak kullanılan jenerik kelimelerdir. O nedenle bu yönden de kararın doğru olmadığı düşünmekteyiz.
Hal böyleyken, sonuç itibariyle doğru olan ilk derece mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun reddi gerekirken kabulü ile kararın kaldırılmasına, birleşen davanın reddine, asıl davanın kabulüne dair BAM hukuk dairesince verilen kararın BOZULMASI gerektiği görüşünde olduğumuzdan “ONAMA” yönündeki sayın çoğunluğun görüşüne katılmamaktayız.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.