16. Hukuk Dairesi 2015/9706 E. , 2015/11636 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sonucu ... Köyü çalışma alanında bulunan 103 ada 6, 73 ve 250 parsel sayılı sırasıyla 9.046.51, 5.125.02 ve 1.437.31 metrekare yüzölçümündeki taşınmazlar irsen intikal, paylaşma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle davalılar ... ve paydaşları adına paylı olarak tespit ve tescil edilmiştir. Davacı ... miras yoluyla gelen hakka, mahkeme kararına ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliğine dayanarak dava açmıştır. Mahkemece yapılan yargılama sonunda davanın kabulüne, çekişmeli 103 ada 73,6 ve 250 parsel sayılı taşınmazların davacı ... adına tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılar ..., ..., ..., ... ve ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı taraf, dava konusu taşınmazların öncesinin miras bırakanlarına ait olduğunu, lehine kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği ile taşınmaz edinme koşullarının oluştuğunu belirterek babası ... terekesine karşı üçüncü kişi konumunda bulunan davalı tespit malikleri ve mirasçıları aleyhine dava açarak taşınmazların adına tescilini talep etmiş, yargılama sırasında ise taşınmazların murisinden kendisine intikal ettiğini öne sürmüştür. Mahkemece; davacının çekişmeli taşınmazlar üzerinde zilyetliğinin bulunmadığı, ancak miras bırakanı babası tarafından zilyetlik süresinin tamamlandığı gerekçe gösterilerek karar verilmişse de; yapılan değerlendirme ve inceleme hüküm vermek için yeterli değildir. Öncelikle belirtmek gerekir ki, 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 640 ve 702. maddeleri gereği bir mirasçının, elbirliği mülkiyetine tabi terekeye ait bir mal, hak veya alacak için kendi adına gerek tamamına gerekse yalnızca kendi payına yönelik olarak dava açması mümkün değildir. O halde, muris ... Delibaş"ın, davacı dışında başka mirasçılarının da bulunduğu dosya kapsamına alınan nüfus kayıtlarından anlaşılmakla davacıya taşınmazların adına tescil isteminin dayanağı hukuki işlemi (murisin satışı, bağışı veya mirasçılar arasında taksim gibi) bildirmesi istenmeli, davacının bildireceği hukuki nedene göre somut olayda aktif dava ehliyetinin olup olmadığı tartışılmalı; davacı, taşınmazların murisine ait iken müstakilen kendisine satış, bağış, taksim gibi hukuki nedenle isabet ettiğini kanıtlayamadığı takdirde davacının tek başına dava açma hakkının bulunmadığı gözetilmek suretiyle davanın usulden reddine karar verilmeli, davacı taşınmazların murisi ..."e ait iken satış, bağış veya taksim gibi bir hukuki nedenle
kendisine isabet ettiğini ispat ettiği takdirde işin esasına girilmeli; mahallinde yaşlı, tarafsız, yöreyi iyi bilen, davada yararı bulunmayan şahıslar arasından seçilecek yerel bilirkişiler, taraf tanıkları ve fen bilirkişisi huzuruyla keşif yapılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın geçmişte ne durumda bulunduğu ve kime ait olduğu, bilinen ilk zilyedinin kim olduğu, kimden kime nasıl intikal ettiği, kim tarafından, ne zamandan beri ne suretle kullanıldığı hususlarında yerel bilirkişi ve tanıklardan maddi olaylara dayalı ayrıntılı bilgi alınmalı, yerel bilirkişi ve tanık sözleri komşu parsel tutanakları ve dayanakları ile denetlenmeli; beyanlar arasındaki çelişkiler, gerektiğinde yüzleştirme yapılmak suretiyle giderilmeli; fen bilirkişisine keşif ve uygulamayı denetlemeye elverişli, ayrıntılı rapor ve harita düzenlettirilmeli, bundan sonra tüm deliller birlikte incelenerek sonucuna göre hüküm tesis edilmelidir. Mahkemece, bu yönler göz ardı edilerek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalılar ..., ..., ..., ... ve ... vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz edenlere iadesine, 13.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.