11. Ceza Dairesi 2017/907 E. , 2020/3556 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Vergi Usul Kanununa Muhalefet
HÜKÜM : Asıl karar: Mahkumiyet
Ek karar: Temyiz talebinin reddi
Sanığın yokluğunda verilen hükmün Tebligat Kanununun 10/1. maddesi uyarınca bilinen en son adresi olan duruşmada bildirdiği adresi yerine doğrudan MERNİS adresine tebliğ edilmesi nedeniyle usulsüz olup MERNİS adresine yapılan tebligat işleminden sonra bilinen adresine 29.09.2014 tarihinde yapılan tebliğ işlemi sonrasında sanık müdafinin 08.10.2014 tarihli temyiz talebinin süresinde olduğunun kabulü ile Mahkemenin 09/10/2014 tarihli temyiz isteminin reddine dair ek kararı kaldırılarak yapılan incelemede:
2011 yılında sahte fatura düzenleme suçundan açılan dava ile ilgili mahallinde hüküm kurulması mümkün görülmüştür.
A) 2010 takvim yılında “sahte fatura düzenleme” suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafinin temyiz talebinin incelenmesinde;
Sanığın suça konu faturaları düzenleyen şirketin müdürü olması, şirketin yeterli potansiyeli bulunmadığı halde 2010 takvim yılında 2379 adet fatura ile 119.139.827,00 TL tutarında satış yaptığının belirlenmesi, sanığın 13.05.2013 tarihinde savcılıkta alınan ifadesinde, sahte fatura düzenlemediğini, faturaların gerçek ticari ilişkilere dayandığını belirtmesine rağmen, kovuşturma aşamasında talimat ile alınan savunmasında, 2010 yılında mal ve hizmet satışlarının olmadığını, kimseye fatura kesmediğini, faturaların emaneten muhasebecisinde bulunduğunu ifade etmesi karşısında, savunmalarının birbiriyle çelişik ve ticari hayatın icaplarına uygun olmayıp suçtan kurtulmaya yönelik olduğu değerlendirilmiş; Dairemizce de benimsenen Yargıtay Ceza Genel Kurulu"nun 08.11.2018 tarihli 2018/427 Esas ve 2018/517 Karar sayılı ilamı ile sahte fatura düzenleme ve kullanma suçlarında suça konu faturaların, 213 sayılı VUK"nin 230. maddesine göre yalnızca unsurlarının tespiti amacıyla incelenmesinde zorunluluk bulunmadığı anlaşılmış, bu nedenlerle tebliğnamede bozma isteyen (1) numaralı görüşe iştirak edilmemiştir.
5237 sayılı TCK’nin 53. maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesi’nin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas ve 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışılarak değerlendirildiği, fiilin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, cezanın kanuni takdir sınırlarında uygulandığı, incelenen dosyaya göre kurulan hükümde bir isabetsizlik bulunmadığı anlaşılmış, sanık müdafinin temyiz nedenleri yerinde görülmemiş olduğundan, hükmün ONANMASINA,
B) 2009 takvim yılında “sahte fatura düzenleme” suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik sanık müdafinin temyiz talebinin incelenmesinde;
5271 sayılı CMK"nin 225. maddesi uyarınca hükmün konusu, duruşmanın neticesine göre iddianamede gösterilen fiilden ibaret olup, 21.06.2013 tarihli iddianame ile sanık hakkında vergi suçu raporu ve mütalaaya uygun olarak, 2010 ve 2011 takvim yıllarında "sahte fatura düzenleme" suçundan kamu davası açıldığı, 2009 takvim yılı yönünden açılmış bir dava bulunmadığı gözetilmeden iddianame dışına çıkılarak 2009 takvim yılında "sahte fatura düzenleme" suçundan hüküm kurulması,
Yasaya aykırı, sanık müdafinin temyiz talepleri bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 25/06/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.