Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, mirasbırakanları S...Ç..in davalı oğlu M...e intikalini sağlamak için aracı kıldığı ve akrabaları olan davalı M...T...’e 170 ada 19 parsel sayılı taşınmazını satış göstererek bedelsiz temlik ettiğini, davalı M....tarafından M..ya, M...tarafından da A...’e yapılan satışların da muvazaalı olduğunu ileri sürüp tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini, olmazsa taşınmazın bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemişlerdir.
Davalı M...muris tarafından davalı M...’in oğlu S....’e bağış olarak verilmek istenen taşınmazı tapuda devraldığını, gerçek bir satış işlemi olmadığı için herhangi bir bedel ödemediğini, yine M...n isteği üzerine A...in işçisine vekalet verdiğini, tapuda yapılan tüm işlemlerin muvazaalı olduğunu, davacıların iddialarının doğru olduğunu, hiçbir bedel alıp vermediği için davacıların bedel talebini kabul etmediğini, bedel yönünden açılan davanın reddini savunmuş,davalı M.. işlemlerin danışıklı olduğu iddiasının doğru olmadığını, kendi lehine temliki işlem bulunmadığından davalı gösterilmesinin mümkün olmadığını, davalılar M... ve A.., tapuya güvenerek iyiniyetle satın alan kişiler olduklarını bildirip davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, akit tablosunun tapu memuru önünde yapılan resmi bir belge olup bu belgenin aksinin aynı kuvvette belgelerle ispatı gerektiği, davacı tarafça yapılan satışın gerçek olmadığı iddiasının ispatlanamadığı, davalı A...’in iyiniyetli alıcı olduğunun anlaşıldığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 5.6.2007 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden vs.vekili Avukat F...Y... ile temyiz edilen vekili Avukat A...C.. vek.Av.Z.. E... geldiler davetiye tebliğe rağmen diğer temyiz edilenler ve vekili avukatlar gelmediler, yokluklarında duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi ... ..tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, tapu iptali tescil olmazsa tazminat isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, yazılı delil olmadığından ve son kayıt malikinin iyiniyetli olduğundan sözedilerek davanın reddine karar verilmiştir.
İddianın ileri sürülüş biçimi ve dava dilekçesinin içeriğine göre; davada muris muvazaası hukuksal nedenine dayanıldığı dava konusu taşınmazın muris tarafından davalıya intikalinin muvazaalı olduğu ileri sürülmek suretiyle eldeki davanın açıldığı görülmektedir.
Somut olayın bu özelliği itibariyle taraf muvazaası niteliğinde olmadığı sabittir.Bu bağlamda, 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İnançları Birleştirme Kararının olayda uygulama yeri bulunduğuda söylenemez.Öyleyse, iddianın niteliği ve içeriğine göre gözetilmesi gerekli kararın 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararın olduğu tartışmasızdır.
Bilindiği üzere;uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır. Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, büyük önem taşınmaktadır.Bunun içinde ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
Açıklanan ilkeler doğrultusunda somut olay incelendiğinde, dinlenen tanık beyanlarına, özellikle; ara malik M...28.5.2004 havale tarihli cevap dilekçesindeki savunmasına göre, mirasbarakanın dava konusu taşınmazı bedelsiz ve muvazaalı olarak oğlu M..."den olma torunu S..e intikalini sağlamak için devrettiğinin; aynı zamanda murisin oğlu M...in talimatıyla vekil kılınan D.. aracılığı ile yine bedelsiz olarak M...a ondan da kısa bir süre sonra son kayıt maliki A.. temlik edildiğinin bildirildiği görülmektedir.
Öte yandan, yine tanık beyanlarına göre murisin ekonomik durumun iyi olup taşınmaz satmayı gerektirecek derecede makul ve zorunlu bir sebebinin bulunmadığı da dosya kapsamıyla sabittir.
Herne kadar, mahkemece A..iyiniyetli kabul edilmişse de, davalı A...dava konusu taşınmazın önceki maliki murisin yakın komşusu olduğu, taşınmazın ara malik M.. temlik işlemini yapan vekil D....nin A...in yanında çalışan işçisi olduğu, miras bırakan tarafından temlik edilmiş olmasında rağmen kiraların oğlu M... tarafından tahsil edildiği, böylece davalı A...in durumu bilen ve bilebilecek konumda bulunduğu kuşkusuzdur.
O halde Türk Medeni Kanununun 1023.maddesi koruyuculuğundan yararlanamayacağı kabul edilmelidir.Belirtilen ilkeler ve toplanan deliller birlikte değerlendirildiğinde murisin gerçek niyetinin danışıklı olarak ara malikler kullanmak suretiyle taşınmazın davalı oğlu Muzaffer"e intikalini sağlamak olduğu sonuç ve kanaatine varılmaktadır.
Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmelerle yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir.Kabulüyle hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 13.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren avukatlık ücret tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 500.00.-YTL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.12.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.