16. Hukuk Dairesi 2014/18185 E. , 2015/11587 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İNEGÖL SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/07/2014
NUMARASI : 2011/421-2014/785
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Davacı H.. Y.., Ç. Köyü çalışma alanında bulunan ve kadastro sırasında tespit harici bırakılan taşınmazın bir bölümünün maliki bulunduğu 871 (128 ada 2) parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olduğu iddiasına dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Davacı A.. D.. ise, taşınmazın diğer bölümünün maliki bulunduğu 870 (128 ada 1) parsel sayılı taşınmazın devamı niteliğinde olduğu iddiasına dayanarak tescil istemiyle dava açmıştır. Mahkemece dava dosyaları birleştirilerek yapılan yargılama sonunda; davaların kabulüne, fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen 552,08 metrekare yüzölçümündeki bölümün davacı H.. Y.., (A) harfi ile gösterilen 537,06 metrekare yüzölçümündeki bölümün davacı A.. D.. adına tesciline karar verilmiş; hüküm, davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1- Fen bilirkişi raporunda (A) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümüne ilişkin olarak davacı A.. D.. tarafından açılan davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümü hakkında davacı lehine zilyetlikle kazanım şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne dair yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Dava, TMK"nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz bölümü, 1986 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan yerlerdendir. Davacı, satın alma ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik hukuki nedenine dayanarak tescil isteğinde bulunmuştur. 4721 sayılı TMK"nın 713/3. maddesi gereğince tescil davalarında Hazine yanında ilgili kamu tüzel kişiliklerine de husumet yöneltilmesi gerekmektedir. Karar tarihinden önce 30.03.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince çekişmeli taşınmazın bulunduğu Büyükşehir Belediyesinin sınırlarının il mülki sınırları olarak belirlendiği, Büyükşehir Belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliğinin kaldırıldığı; köylerin mahalle olarak, belediyelerin ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesinin katılmış olduğu göz önüne alındığında davada İnegöl Belediye Başkanlığı yanında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığının da taraf olması zorunludur. Diğer taraftan; davacının maliki bulunduğu 128 ada 1 (870) parsel sayılı taşınmaz kadastro sırasında maliki belirlenemediğinden Hazine adına tespit ve tescil edilmiş, davacı, keşif anındaki beyanında dava konusu taşınmaz bölümünü 870 parsel ile birlikte 2005 yılında Hazineden satın aldığını, bu tarihten sonra meyve bahçesi olarak kullandığını belirtmiştir. Yine tanık olarak beyanına başvurulan Salih Burçak da, davacının taşınmazı 10 – 15 yıl önce Hazineden satın aldığını ve meyve bahçesi yaptığını, öncesinde ise taşınmazın boş olduğunu, ekilip dikilmediğini söylemiştir. Mahkemece, bu yön üzerinde durularak, davacının çekişmeli taşınmaz üzerinde dava tarihi itibariyle kazanmayı sağlayan 20 yıllık ekonomik amaca uygun zilyetliğinin bulunup bulunmadığı açıklığa kavuşturulmadan karar verilmesi doğru değildir. Bu şekilde eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez. Hal böyle olunca sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; öncelikle, hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa uyarınca İnegöl Belediye Başkanlığı yanında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı da davaya dahil edilerek husumet yaygınlaştırılmalı, bundan sonra taşınmazın bulunduğu yöreyi iyi bilen, elverdiğince yaşlı, yansız, yerel bilirkişi ve taraf tanıklarından oluşacak bilirkişi heyeti aracılığıyla yapılacak keşifte, yerel bilirkişi ve tanıklardan taşınmazın öncesinin kime ait olduğu, kimden kime intikal ettiği ve ne zamandan beri ne şekilde kullanıldığı, taşınmazın imar – ihyaya konu edilip edilmediği, edilmiş ise imar – ihyanın hangi tarihte başlayıp ne zaman bitirildiği, taşınmaz üzerindeki ekonomik amaca uygun zilyetliğin ne zaman başladığı ve herhangi bir kesintiye uğrayıp uğramadığı, davacı ve keşif anında beyanına başvurulan tanığın sözleri de dikkate alınarak, etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, beyanlar arasında çelişki doğması halinde gerektiğinde yüzleştirme yapılarak giderilmeye çalışılmalı, bundan sonra iddia ve savunma çerçevesinde toplanan tüm deliller birlikte değerlendirilerek karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA,
2- Fen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen taşınmaz bölümüne ilişkin olarak davacı H.. Y.. tarafından açılan davaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; mahkemece, çekişmeli taşınmaz bölümü hakkında davacı lehine zilyetlikle kazanım şartlarının gerçekleştiği kabul edilmek suretiyle davanın kabulüne dair yazılı olduğu şekilde karar verilmiş ise de; yapılan araştırma, inceleme ve uygulama karar için yeterli bulunmamaktadır. Dava, TMK"nın 713/1, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 14 ve 17. maddelerine dayalı tescil isteğine ilişkindir. Dava konusu taşınmaz bölümü, 1986 yılında yapılan kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan yerlerdendir. Davacı, kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik hukuki nedenine dayanarak tescil isteğinde bulunmuştur. 4721 sayılı TMK"nın 713/3. maddesi gereğince tescil davalarında Hazine yanında ilgili kamu tüzel kişiliklerine de husumet yöneltilmesi gerekmektedir. Karar tarihinden önce 30.03.2014 tarihi itibariyle yürürlüğe giren 6360 sayılı Kanun gereğince çekişmeli taşınmazın bulunduğu Büyükşehir Belediyesinin sınırlarının il mülki sınırları olarak belirlendiği, Büyükşehir Belediyesi olan illere bağlı ilçelerin mülki sınırları içerisinde yer alan köy ve belde belediyelerinin tüzel kişiliğinin kaldırıldığı; köylerin mahalle olarak, belediyelerin ise belde ismiyle tek mahalle olarak bağlı bulundukları ilçenin belediyesinin katılmış olduğu göz önüne alındığında davada İnegöl Belediye Başkanlığı yanında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığının da taraf olması zorunludur. Diğer taraftan; davacı, çekişmeli taşınmaz bölümünün kendisine ait olduğu iddiasıyla adına tescili istemiyle dava açmış ise de; mahallinde yapılan keşifte dinlenen yerel bilirkişi taşınmazın ölene kadar davacının babası tarafından kullanıldığını, ölümünün ardından da mirasçıları tarafından kullanıldığını belirtmiş, davacı tanıklarından Vahdettin ise, taşınmazın kendisinin kullanımında iken davacının annesine sattığını, o tarihten sonra da davacı ve annesinin kullandığını beyan etmiştir. Mahkemece, bu çelişki üzerinde durularak, davacıya, öncelikle çekişmeli taşınmazı ne şekilde edindiği sorulup açıklattırılmadığı gibi, murisinin başka mirasçıları olup olmadığı, taşınmazın ne şekilde yalnızca kendisine kalmış olduğu da belirlenmemiş, keşif anında dinlenen yerel bilirkişi ve tanıklardan da bu konuya ilişkin beyan alınmamıştır. Bu şekilde eksik araştırma, inceleme ve uygulamaya dayalı olarak karar verilemez. Hal böyle olunca sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için; öncelikle, hüküm tarihinden önce yürürlüğe giren 6360 sayılı Yasa uyarınca İnegöl Belediye Başkanlığı yanında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanlığı da davaya dahil edilerek husumet yaygınlaştırılmalı, bundan sonra davacı tarafa, dayandığı zilyetlik olgusunun miras bırakandan intikalen gelen eklemeli zilyetlik olup olmadığı, miras bırakandan gelen zilyetliğe dayanıyorsa ne sebeple (taksim, satış, bağış vs.) kendi adına tescil istediği açıklattırılmalıdır. Taşınmazın, murisin terekesine dahil olması, yani muristen gelen taşınmazın taksim, satış, bağış vs. yolla kendisine kalmadığının belirtilmesi halinde, elbirliği mülkiyetine tabi olan tereke ile ilgili olarak TMK"nın 702. maddesi gereğince dava gibi tasarrufi işlemlerde mirasçıların oybirliğinin gerekli olması ve davacının dava dilekçesinde kendi adına tescil talebinde bulunması nedeniyle, davacının aktif dava ehliyetinin bulunup bulunmadığı üzerinde durulmalıdır. Taşınmazın muristen gelmesine rağmen taksim, satış, bağış vs. yolla kendisine kaldığının yani terekeye dahil olmadığının belirtilmesi veya muristen gelmediği iddia edilerek müstakil zilyetliğe dayanılması halinde, toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetsiz olup, davalı Hazine vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde bulunduğundan kabulüyle hükmün BOZULMASINA, 12.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.