Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/9985 Esas 2007/11736 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/9985
Karar No: 2007/11736
Karar Tarihi: 5.12.2007

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/9985 Esas 2007/11736 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Davacı ve davalı arasında sözleşme yapılırken, tapuda yanlışlıkla 38 parselin satışının yapıldığı iddiasıyla açılan davada, mahkeme davacının iddiasını kabul ederek 38 parselin davacı adına, 31 parselin de davalı adına tescilini kararlaştırmıştır. Ancak, davalı bu kararı temyiz etmiştir. Yapılan incelemeler sonucunda, davacının gerçek iradesine aykırı bir işlem yapıldığı, ancak davacının beyanlarının soyut olduğu ve hatanın kanıtlanamadığı sonucuna varılmıştır. Bu nedenle, davacının talebinin reddi gerektiği kararlaştırılmıştır. Kanun maddeleri olarak, Borçlar Kanunu'nun 24, 25 ve 26. maddeleri ile Medeni Kanun'un 2. maddesi ve HUMK'nun 428. maddesi gösterilmiştir.
1. Hukuk Dairesi         2007/9985 E.  ,  2007/11736 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : HACIBEKTAŞ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 14/06/2007
    NUMARASI : 2007/16-2007/58

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, maliki bulunduğu 31 parsel sayılı taşınmazı davalıya satmak üzere anlaştıklarını ancak tapuda yanlışlıkla 38 parsel sayılı taşınmazını sattığını ileri sürerek hatalı işlemin iptaliyle 38 parselin kendisi adına 31 parselin de davalı adına tescilini istemiştir.
    Davalı, herhangi bir hatalı işlem bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, davacının davalıya 31 sayılı parselini satacakken hataen 38 sayılı parselini sattığı gerekçesiyle davanın kabulüne, taşınmazların kayıtlarının iptali ile 31 parselin davalı adına, 38 parselin de davacı adına tesciline karar verilmiştir.
    Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
                                                     -KARAR-
    Dava, “hata” hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
    Getirtilen akit tablosu ve çap kayıtlarından, dava konusu 29800 m2.lik 38 sayılı parsel ile 8000 m2.lik 31 sayılı parselin davacı adına kayıtlı iken, 38 parsel sayılı olanın 18.4.2006 tarihli akitle davalıya satış yoluyla temlik edildiği görülmektedir.
    Davacı, davalı ile 31 sayılı parselin satışı hakkında anlaştıklarını, ancak tapudaki işlem sırasında yanlışlıkla 38 sayılı parselin satışının yapıldığını ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
    Bilindiği üzere, sözleşmenin konusu, niteliği ve ödenecek miktar gibi hususlarda dikkatsizliği veya bilgisizliği sonucu gerçek iradesine uymayan beyanda bulunmak suretiyle esaslı hataya düşen tarafın sözleşme ile bağlı sayılamayacağı kuşkusuzdur. Hemen belirtmek gerekir ki, Borçlar Kanunu’nda esaslı hatanın tanımı yapılmamış, 24. maddede sınırlayıcı olmamak üzere örnekler gösterilmiştir. Kısaca iç irade ile açıklanan irade arasındaki bilmeyerek yapılan uyumsuzluk olarak tanımlanan hatanın esaslı kabul edilebilmesi için, uygulamada ve bilimsel alanda ortaklaşa benimsendiği gibi, girişilen taahhüdün başlıca sebebini teşkil etmesi, daha açık söyleyişle hem yanılgıya düşen taraf yönünden (Subjektif unsur), hem de iş hayatındaki dürüstlük kuralları (objektif unsur) açısından, hataya düşülmese idi böyle bir sözleşmenin hiç veya açıklanan biçimde yapılmayacağının ispatlanması zorunludur.
    Bu koşulların varlığı halinde hataya düşen taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Y...ki, hatanın ileri sürülmesi B.K.nun 25.ve M.K.nun 2. maddesinde hükme bağlanan dürüstlük kuralına aykırı olmasın. Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşme yapılırken hataya düşen tarafın kusurlu bulunması sözleşmenin iptaline engel değildir. Ne var ki, B.K.nun 26. maddesinde öngörüldüğü gibi hatayı bilmeyen veya bilecek durumda bulunmayan ve kusursuz olan karşı tarafın menfi, gerektiğinde müspet zararının ödenmesi gerekir.
    Öte yandan, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Hatanın öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde, sözleşmenin karşı tarafına yöneltilecek tek taraflı bir irade açıklaması ile bildirilebileceği gibi def"i veya dava yoluyla da kullanılabilir. Ayrıca hatanın varlığı her türlü delille ispat edilebilir.
    Dosya içeriği ve toplanan deliller, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirildiğinde , Tapu Sicil Müdürlüğü’nde gerçekleştirilen resmi işlem sırasında, akitte hangi parselin satışa konu edildiğinin açıkça belirtildiği, davacının gerçek iradesine uymayan bir işlem yapıldığı ve gözlerinin iyi görmemesi nedeniyle yanlış taşınmaz satıldığı hususlarının soyut iddiadan öteye geçemediği, buna göre davanın kanıtlandığını söyleyebilme olanağının bulunmadığı anlaşılmaktadır.
    Hal böyle olunca, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulması isabetsizdir. Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 5.12.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.