14. Hukuk Dairesi 2019/3696 E. , 2020/3653 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 04.07.2008 gününde verilen dilekçe ile kadastral parselin ihyası talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 23.05.2019 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar ... Büyükşehir Belediyesi ve ... Belediyesi tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, imar uygulamasının iptali nedeniyle kadastral parselin ihyasına yönelik tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
Davacı Hazine vekili, kayden Hazine"ye ait 1192 (220) parsel sayılı taşınmazın davalı ... Belediyesi ile davalı ... Belediyesi tarafından imar uygulamalarına tabi tutulduğunu ve taşınmazın kadastral sınırları içerisinde 5620 ada 6 sayılı imar parselinin oluşturulduğunu, ancak anılan imar uygulamalarının İdari Yargı yerinde iptal edildiğini ileri sürerek 5620 ada 6 parsel sayılı taşınmazın 163 m2"lik kısmının tapusunun iptali ile Hazine adına tescili suretiyle eski hale iadesinin sağlanmasını, mümkün olmaması halinde zararının tazminini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davalı ... Belediyesi hakkında karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar bakımından ise davanın hukuki yarar yokluğundan reddine dair verilen ilk karar, Yargıtay 1. Hukuk Dairesinin 09.03.2011 tarihli ve 2011/1537 Esas, 2011/2648 Karar sayılı ilamı ile “…Çekişmeli 1192 (220) parsel sayılı taşınmazın ihdas suretiyle oluştuğu, tescil beyannamesinin Hazine adına düzenlendiği, tescilinin ise ... Belediyesi adına yapıldığı, sonrasında çeşitli imar uygulamalarına konu edildiği anlaşılmaktadır. Ne var ki, 1192 (220) parsel sayılı kök taşınmazın tescil beyannamesinde malikinin Hazine olarak gösterilmesine karşın tapuda ... Belediyesi adına tescil edilmesinin hangi sebepten kaynaklandığı üzerinde durulmamıştır. Bu durumda, öncelikle yukarıda açıklanan çelişkinin sebebinin araştırılması, 1192 (220) sayılı kök taşınmazın malikinin Hazine olduğunun anlaşılması halinde işin esasının değerlendirilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Hal böyle olunca, yukarıda değinilen ilkeler de gözetilmek suretiyle gerçekleştirilecek soruşturma sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, yetersiz araştırma ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir…” şeklindeki gerekçeyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın reddine dair verilen hükmün davacı vekilince temyizi üzerine, Dairemizin 07.05.2015 tarihli ve 2014/12349 Esas, 2015/5189 Karar sayılı ilamı ile "...Bozmaya uyulmuş olmakla lehine bozma kararı verilen taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşacağından bozma gereklerinin aynen yerine getirilmesi zorunludur. Anılan bu husus hükmüne uyulan bozma ilamında vurgulandığı gibi mahkemeninde kabulündedir. Öyleyse, idare mahkemesi tarafından verilen imar uygulamasının iptaline ilişkin kararın kesinleşmesiyle bu idari işlemle oluşmuş tüm uygulamalar iptal edilmiş sayılacağından, sicil kayıtlarının iptal edilen uygulama öncesine getirilmesi gerektiği tartışmasızdır. Fiili durumda ortaya çıkan güçlükler ve infaza ilişkin sıkıntılar kesinleşen yargı kararları doğrultusunda ilgili idarece yeniden yapılacak imar düzenlemeleriyle çözümlenebilir ancak, bu güçlük ve sıkıntılar gerekçe yapılmak suretiyle yolsuz tescilin korunamayacağı da kuşkusuzdur. O halde, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamının gerekleri yerine getirilmeden ve yasal olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmesi doğru görülmemiş" gerekçesi ile bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yeniden yapılan yargılama sonunda, davanın kabulüne dair verilen karar Dairemizin 01.06.2017 tarih 2016/14517 E. 2017/4582 K. sayılı ilamı ile ‘’...Davanın kabulune karar verilmiş ise de hüküm infaza elverişli değildir. Dosya kapsamındaki fen bilirkişi ek raporunda, 1192 parselin isabet ettiği alanın krokide gösterildiği, "A" harfi ile gösterilen 152,83 m2"lik kısmın Hazineye ait 5620 ada 6 parsel içinde, "B" harfi ile gösterilen 9,49 m2"lik kısmın planınında park olarak gösterilen alanda, "C" harfi ile gösterilen 0,35 m2"lik kısmın planınında yol olarak gösterilen alanda kaldığı belirtilmiş olup hükmün infaza elverişli olabilmesi için imar parselinde kalan alanın açıkça belirtilip bu kısmın tapu kaydının iptali ile yine ihyası istenilen kadastral parsel üzerinde oluşturulan yol ve park alanları da açıkça belirtilerek bu bölümleri de kapsayacak şekilde kadastral parselin ihyası ile hazine adına tesciline karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere infaza elverişsiz biçimde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...’’ gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak davanın kabulüne karar verilmiştir
Hükmü, davalılar ... Büyükşehir Belediyesi vekili ve ... Belediyesi vekili temyiz etmiştir.
20 Şubat 2020 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 7221 sayılı Coğrafi Bilgi Sistemleri ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 7. maddesiyle 3194 sayılı İmar Kanununun 18. maddesine yeni bir fıkra eklenmiştir.
Eklenen bu hükme göre, 3194 sayılı Kanunun 18. maddesi kapsamında yapılmış imar uygulamalarının kesinleşmiş mahkeme kararlarıyla iptal edilmesi nedeniyle; davaya konu parselin imar planı kararları ile umumi ve kamu hizmetlerine ayrılan alanlara denk gelmesi veya iptal edilen uygulama ile tahsis ve tescil edilmiş parsellerde hak sahiplerince yapı yapılmış olması ve benzeri hukuki veya fiili imkânsızlıklar nedeniyle geri dönüşüm işlemleri yapılarak uygulama öncesi kök parsellere dönülemeyeceğinin parselasyon planlarını onaylamaya yetkili idarelerin onay merciince tespiti halinde, öncelikle davaya konu parselin hak sahiplerinin muvafakati alınmak kaydıyla uygulama sahası içerisinde idarece uygun bir yer tahsis edileceği veya anlaşma olmaması halinde davacı hak sahibinin kök parseldeki yeri dikkate alınarak uygulamadaki düzenleme ortaklık payı kesintisi düşüldükten sonraki taşınmazın rayiç bedeli üzerinden değerinin ödeneceği belirtilmiştir.
Dava konusu uyuşmazlık, eklenen bu hüküm uyarınca idareye başvuru yoluyla çözülmesi gerektiğinden, imar parselinin kadastral parsele ihyasına yönelik talebin dava konusu talebin, kanun değişikliği nedeniyle reddine karar verilmesi için yerel mahkeme hükmünün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalılar ... Büyükşehir Belediyesi vekili ile ... Belediyesi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.06.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.