
Esas No: 2014/14526
Karar No: 2015/10448
Karar Tarihi: 16.11.2015
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/14526 Esas 2015/10448 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 16.07.2013 gününde verilen dilekçe ile ortaklığın giderilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine dair verilen 26.06.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ..."nün vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, ortaklığın giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacılar vekiline 2, 5, 6, 8, 26 ve 139 parsel sayılı paylı mülkiyete tabi taşınmazlarda malik görünen ancak dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişilerin davaya dahil edilmesi, ölü iseler mirasçılık belgesi çıkarmak için başvuruda bulunması için verilen kesin süreye uyulmadığı gerekçesiyle dava konusu bu taşınmazlar yönünden taraf teşkili yokluğundan davanın reddine, taraf teşkili sağlanan 1, 6, 17 ve 96 parsel sayılı taşınmazlar yönünden ortaklığın satış suretiyle giderilmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davalı ....."nün vekili temyiz etmiştir.
6100 sayılı HMK"nın 90. maddesi gereğince; süreler, kanunda belirtilir veya hâkim tarafından tespit edilir. Kanunda belirtilen istisnai durumlar dışında, hâkim kanundaki süreleri artıramaz veya eksiltemez. Hâkim, kendisinin tespit ettiği süreleri, haklı sebeplerle artırabilir veya eksiltebilir; gerekli gördüğü takdirde, bu konudaki kararından önce tarafları da dinler.
Aynı kanunun 94. maddesi gereğince; kanunun belirlediği süreler kesindir. Hâkim, tayin ettiği sürenin kesin olduğuna karar verebilir. Aksi hâlde, belirlenen süreyi geçirmiş olan taraf yeniden süre isteyebilir. Bu şekilde verilecek ikinci süre kesindir ve yeniden süre verilemez. Kesin süre içinde yapılması gereken işlemi, süresinde yapmayan tarafın, o işlemi yapma hakkı ortadan kalkar.
Kanun ya da hakim tarafından tayin edilmiş olan kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen bir işlemin bu süre geçtikten sonra yerine getirilmesine yasal olanak bulunmamaktadır. Kesin süre içerisinde yerine getirilmeyen işlem bazen davanın kaybedilmesi sonuçlarını da doğurmaktadır. Davaların uzamasını veya uzatılmak istenmesini engellemek üzere konan kesin süre kuralı, kanunun amacına uygun olarak kullanılmalı, davanın reddi için bir araç sayılmamalıdır.
Bu nedenle de hakim tarafından kesin süre verilirken;
1-Kesin süreye konu işlemin gerekli ve tarafların yerine getirebileceği bir işlem olması,
2-Verilen sürenin işlemin yapılması için yeterli ve makul bir süre olması, duruşma gününe kadar kesin süre nedeniyle yapılacak işlem sonrası başka bir işleme gerek yok ise bu sürenin takip eden duruşma gününe kadar verilmesi,
3-Yapılması gereken iş veya işlemler birer birer, varsa masraflarının da miktarıyla birlikte açıkça gösterilmesi,
4-Sürenin kesin olduğu ve sonuçlarının tarafa açıklanması zorunludur.
Paydaşlığın (ortaklığın) giderilmesi davaları, paylı mülkiyet veya elbirliği mülkiyetine konu taşınır veya taşınmaz mallarda paydaşlar (ortaklar) arasında mevcut birlikte mülkiyet ilişkisini sona erdirip ferdi mülkiyete geçmeyi sağlayan, iki taraflı, tarafları için benzer sonuçlar doğuran davalardır.
Paydaşlığın giderilmesi davasını paydaşlardan biri veya birkaçı diğer paydaşlara karşı açar. HMK"nın 27. maddesi uyarınca davada bütün paydaşların yer alması zorunludur. Paydaşlardan veya ortaklardan birinin ölümü halinde alınacak mirasçılık belgesine göre mirasçılarının davaya katılmaları sağlandıktan sonra işin esasının incelenmesi gerekir.
Somut olayda; mahkemece 27.03.2014 tarihli celsede 1 no"lu ara karar ile davacılar vekiline 2, 5, 6, 8, 26 ve 139 parsel sayılı paylı mülkiyete tabi taşınmazlarda malik gözüken ancak dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen kişilerin davaya dahil edilmesi, ölü ise veraset ilamı çıkarmak için başvuruda bulunması için kesin süre verilmiştir. Verilen kesin süreye uyulmadığı gerekçesiyle mahkemece dava konusu bu taşınmazlar yönünden taraf teşkili yokluğundan davanın reddine karar vermiş ise de verilen kesin süre usulüne uygun değildir. Kaldı ki ortaklığın giderilmesi davalarında taraf teşkilinin sağlanması mahkemenin görevi olup dava dilekçesinde davalı olarak gösterilmeyen diğer paylı maliklerin adreslerinin tespiti ve gerektiğinde ilanen tebliğe karar verme görevi mahkemeye aittir. Mahkemece yapılması gereken işlemlerin davacı tarafa yükletilerek süresinde yerine getirilmediği gerekçesiyle davanın usulden reddedilmesi doğru değildir.
Mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda paydaşların nüfus kayıtları getirtilerek belirlenecek adreslerine tebligat çıkartılması, taraf teşkili sağlandıktan sonra davanın esası hakkında bir karar verilmesi gerekirken, belirtilen hususlar gözetilmeden yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, 16.11.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.