17. Hukuk Dairesi 2014/8196 E. , 2016/7312 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, 03.02.2013 tarihinde davalı ... ’ye zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı, sürücü ... iradesindeki ... plakalı araç ile tam kusurlu olarak kaldırımda yürüyen davacının eşi ...’ye çarparak vefatına neden olduğunu, kazanın oluşumunda sürücünün kusurlu bulunduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı olmak kaydıyla 56.500,00 TL maddi tazminatın 11.03.2013 temerrüt tarihinden itibaren davalıdan avans faizi ile birlikte tahsilini istemiş, 29.11.2013 havale tarihli dilekçe ile istemini 71.664,28 TL’ye ıslah etmiştir.
Davalı vekili, aracın zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalandığını, azami limitin 250.000,00 TL olduğunu, davalının sigortalının kusuru oranında davacının zararından sorumlu bulunduğunu, kusur tespitinin yapılmasını ve aktüer sıfatına haiz bilirkişiden tazminat miktarını belirler rapor alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; her ne kadar hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının desteğin elde edebileceği gelirden alacağı pay oranı %50 olarak kabul edilerek hesaplama buna göre yapılmış ise de mahkemece bu oran %45 olarak alınarak, somut yapılan tespitlere göre bu oran çerçevesinde basit bir matematiksel hesaplama ile mahkemece destekten yoksun kalma tazminatı hesap edilerek davanın kısmen kabulü ile 64.511,35 TL’nin 11.03.2013 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkindir.
Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dâhil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtılması da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır.
Somut olayda, destekten yoksun kaldığını iddia eden davacı ... müteveffanın eşi olup mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı eş ... tek başına kaldığı dönem için destek payının % 50 oranında destek olacağı varsayımına göre hesaplama yapıldığı ve bu şekilde yapılan hesaplamaya davalı tarafından itiraz edilmediği halde hatalı değerlendirme ile %45 kabul edilerek bu oranda destek tazminatına hükmedilmesi isabetli görülmemiştir.
Mahkemece bu durumda; davacı eşin tek başına kaldığı destek döneminde hayatın olağan akışı içinde gelirin eşler arasında eşit paylaşılacağı düşünülmelidir. Türk Medeni Kanun’da ki eşitlik ilkelerine de uygun düşecek şekilde desteğin kazançlarının tamamı üzerinden 2 pay desteğe 2 pay eşe, bir başka anlatımla %50 pay desteğe, %50 pay sağ kalan eşe ayrılması yerine yazılı şekilde karar verilemesi doğru olmamış hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 15.06.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.