14. Hukuk Dairesi 2019/575 E. , 2021/3826 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 06.08.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydındaki şerhin düzeltilmesi talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 05.11.2015 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün evrak incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili; ziraat arazisi olarak orman sınırları dışına çıkartılıp 3402 sayılı Kadastro Kanununun ek 4. maddesine göre yapılan ve yenileme kadastrosu ile Hazine adına tapuya tescil edilen, Mersin ili, Yenişehir ilçesi, Menteş Köyü, 2914,88 m² alanlı 10629 ada 2 sayılı 2/B parselinin, bitişik aynı ada 1 parsel ile birlikte 20 yıldan fazladır davacı tarafından taş ve çalıları temizlenip, imar ihya edilip narenciye fidanı dikilip, yetiştirilip, narenciye bahçesi olarak aralıksız kullanıldığını ancak yenileme 2/B kadastrosunda bilirkişilerin yanlış bilgi vermeleri sonucu bu parselin kullanımında bulunmayan davalı ... İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. adına yanlış olarak kullanıcı tespitinin yapılıp, tapunun beyanlar hanesinde gösterildiğini belirterek 10629 ada 2 sayılı 2/B parselinin tapusunun beyanlar hanesindeki kullanıcının ... İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. olduğuna dair kaydın iptali ile yerine kullanıcının davacı ... olduğunun tespitini ve tescilini istemiştir.
Davalı Hazine vekili, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ... İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti. vekili ise, müvekkilinin eski 4322 parsel zilyedi olduğunu, iş bu parselin imar uygulaması sonucu üç ayrı parsele ayrıldığını ve dava konusu yerin bu parsellerden biri olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, dava konusu parselde her ne kadar davacının zilyetliği bulunduğu anlaşılsa da imar uygulaması neticesinde artık hukuki zilyedinin 4322 parsel zilyedi olan davalı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, kullanım kadastrosuna itiraza ilişkindir. 3402 sayılı Yasanın ek-4. maddesi, "6831 sayılı Yasanın 20.06.1973 tarihli Kanunla değişik 2. maddesinin (B) bendine göre orman kadastro komisyonlarınca Hazine adına orman sınırları dışına çıkarılan yerler, fiili kullanım durumları dikkate alınmak ve varsa üzerindeki muhdesatın kime veya kimlere ait olduğu ve kim veya kimler tarafından ne zamandan beri kullanıldığı, kadastro tutanağının beyanlar hanesinde gösterilmek suretiyle bu Kanunun 11. maddesinde belirtilen askı ilanı hariç diğer ilanlar yapılmaksızın öncelikle kadastrosu yapılarak Hazine adına tescil edilir" hükmünü taşımaktadır. "Kullanım kadastrosu" olarak isimlendirilen bu çalışmanın amacı, 2/B sahalarını, fiili kullanım durumlarını dikkate alarak parsellere ayırmak ve bu taşınmazları 2/B alanı olarak Hazine adına tescil ederken, taşınmazlar üzerinde tespit günü itibariyle fiili kullanımı bulunanları ve muhdesatları tespit ederek tapunun beyanlar hanesinde göstermektir. Kullanım kadastrosu sırasında beyanlar hanesinde kullanıcı olarak gösterilebilecek kişiler, kadastro tespiti sırasında çekişmeli taşınmazı ekonomik amacına uygun olarak fiilen asli zilyet olarak kullanan kişilerdir.
Somut olayda; mahkemece yargılamada çekişmeli taşınmazın tespit tarihinde kim veya kimler tarafından, ne suretle ve hangi sebebe dayalı olarak kullanıldığı kesin olarak belirlenememiştir. Bu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Hal böyle olunca, doğru sonuca ulaşılabilmesi için mahallinde fen bilirkişisi, yerel bilirkişiler ve taraf tanıkları ile yeniden keşif yapılmalı, taşınmazların fiilen hangi tarihten beri kim veya kimler tarafından hangi sebebe dayalı olarak kullanıldığı, kullanımın ne şekilde sürdürüldüğü, çekişmeli taşınmazda tespit günü itibarı ile fiili kullanım bulunup bulunmadığı, var ise ne şekilde olduğu, yerel bilirkişi ve tanıklardan etraflıca sorulup maddi olaylara dayalı olarak açıklattırılmalı, fen bilirkişisinden keşfi takibe imkan veren ayrıntılı ve gerekçeli rapor alınmalı, bundan sonra toplanmış ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece açıklandığı şekilde uygulama ve araştırma yapılmaksızın hüküm kurulması doğru olmadığından hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 07.06.2021 tarihinde oy birliği ile karar verildi.