Abaküs Yazılım
21. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/6001
Karar No: 2019/3679
Karar Tarihi: 13.05.2019

Yargıtay 21. Hukuk Dairesi 2018/6001 Esas 2019/3679 Karar Sayılı İlamı

21. Hukuk Dairesi         2018/6001 E.  ,  2019/3679 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

    TÜRK MİLLETİ ADINA

    Asıl ve birleşen davaların davacısı, davalı kurum tarafından gönderilen ödeme emirlerinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar vermiştir.
    Hükmün taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar verildi.


    KARAR
    1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre davacı vekilinin tüm, ..."nın ise aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine
    2-Davacı vekili, asıl dava ile 2015/12978 sayılı ödeme emrinin iptalini, birleşen dava ile de yine aynı sayılı ödeme emrinin iptalini talep etmiştir.
    Mahkemece; Dairemiz 17.03.2016 tarih 2016/1406 E – 2016/4661 K sayılı bozma ilamı sonrası verilen asıl davanın kabulüne, mükerrer açılan ve birleşen davanın ise reddine ilişkin karar usul ve yasaya uygun bulunmamıştır.
    Dosyadaki kayıt ve belgelerden ; 2014/5 dönemi idari para cezasına ilişkin ödeme emrinin dava dışı şahıslar...., ...., ....adına düzenlenmiş olduğu, 08.06.2015 tarihinde...."a tebliğ edildiği, ....an tebligatların iade edildiği, davanın 15.06.2015 tarihinde açıldığı, davacı şirket tarafından idari para cezasının ait olduğu iddia edilen dava dışı ... Grup San. Ltd. Şti. ile davacı ... San. Ltd.Şti. arasında inşaat işine ilişkin taşeron sözleşmesi olduğu anlaşılmaktadır.
    Uyuşmazlık davacı şirketin dava açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı ve idari para cezası yoluna ilişkin prosedürün işletilip işletilmediği noktasında toplanmaktadır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 01.02.2012 gün ve 21011/10-642 Esas, 2012/38 Karar sayılı ilamında da açıkça belirtildiği üzere, uyuşmazlığın çözümü için öncelikle hukuk yargılamasının amacı ve davada menfaat (hukuki yarar) kavramları hakkında açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.
    Medeni usul hukukunda hukuki yarar, mahkemeden hukuksal korunma istemi ile bir davanın açılabilmesi için davacının bu davayı açmakta (veya mahkemeden hukuksal korunma istemekte) bir çıkarının bulunmasıdır.
    Davacının dava açmakta hukuk kuralları tarafından haklı bulunan (korunan) bir yararı olmalı, hakkını elde edebilmesi için mahkeme kararına ihtiyacı bulunmalı ve davacı mahkemeyi gereksiz yere uğraştırmamalıdır (Arslan, Ramazan; aktaran: Hanağası, Emel: Davada Menfaat, ... 2009, önsöz VII).
    Hukuk Genel Kurulu’nun 24.06.1992 gün ve 1992/1-347 E., 1992/396 K. ve 30.05.2001 gün ve 2001/14-443 E., 2001/458 K. sayılı kararlarında da belirtildiği üzere buna hukuki korunma (himaye) ihtiyacı da denir (Rechts-schutzbedürfnis). Mahkemelerden hukuki himaye istenmesinde, himayeye değer bir yarar olmalıdır.
    Öte yandan, bu hukuksal yararın, "hukuki ve meşru", "doğrudan ve kişisel", "doğmuş ve güncel" olması gerekir (Hanağası, Emel: Davada Menfaat, ... 2009, s.135).
    Mülga 1086 sayılı Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun yürürlükte olduğu dönem içinde öğreti ve yargısal kararlar, dava açarken hukuki yararın bulunması gereğini, "dava şartı" olarak kabul etmiştir. Bu şart, "dava konusuna ilişkin genel dava şartlarından biri" olup, davanın esası hakkında inceleme yapılabilmesi ve esas hakkında hüküm verilebilmesi için varlığı gerekli olduğundan "olumlu dava şartları" arasında sayılmaktadır.
    Nitekim, aynı görüş, Hukuk Genel Kurulu"nun 24.11.1982 gün ve 1982/7-1874 E.-914 K.; 5.6.1996 gün ve 1996/18-337 E.-542 K.; 10.11.1999 gün ve 1999/1-937 E.-946 K. ve 25.05.2011 gün ve 2011/11-186 E. 2011/352 K. sayılı kararlarında da, benimsenmiştir.
    01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda öğreti ve yargısal kararların bu uygulaması aynen benimsenerek, davacının, dava açmakta hukuki yararının bulunması “Dava Şartları” başlıklı 114. maddesinin 1. fıkrasının (h) bendinde açıkça dava şartları arasında sayılmıştır.
    Bir davada, hukuki yarar ilkesinin dava şartı olarak gözetilmesinin, yargılamanın amacına ve usul ekonomisi ilkesine uygun olarak yargılama yapılmasına yarar sağlayacağı, her türlü duraksamadan uzaktır.
    Bu ilkeden hareketle, dava şartı olarak hukuki yararın varlığının, mahkemece, taraflarca dava dosyasına sunulmuş deliller, olay veya olgular çerçevesinde, kural olarak davanın açıldığı tarihe göre, kendiliğinden ve yargılamanın her aşamasında gözetilmesi gerekir. Bu sayede, iç hukukumuzun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (İnsan Hakları ve Temel Özgürlüklerin Korunmasına İlişkin Sözleşme)"nin 6. maddesi ve 1982 Anayasası"nın 36. maddesinde düzenlenen "hak arama özgürlüğü” nün dürüstlük kuralına uygun kullanılması sağlanabilecek; bu durum, haksız davalar açmak suretiyle, dava hakkının kötüye kullanılmasına karşı bir güvence oluşturacaktır.
    Dava açmaktaki hukuki yarar; hukuk düzenince kabul edilmiş meşru bir yarar olmalı, bu yarar dava açan hak sahibi ile ilgili olmalı ve dava açıldığı sırada halen mevcut bulunmalıdır. Ayrıca açılacak davanın, ortaya çıkacak tehlikeyi bertaraf edecek nitelikte olması gerekir. Bir kimsenin hakkına ulaşmak için mahkeme kararının o an için gerekli olması durumunda hukuki yararın olduğundan sözedilebilir. Bir mahkeme kararına ihtiyaç yoksa hukuki yarardan söz edilemez (Pekcanıtez, H./Atalay, O./Özekes, M.: Medeni Usul Hukuku, ... 2011, s.297).
    Açılmasında davacısı yönünden hukuki yarar bulunmayan bir dava, dava şartının yokluğundan dolayı reddedilmelidir.
    Somut olayda; dosyadaki ödeme emri dava dışı şahıslar adına düzenlenmiş olmakla davacı şirket adına düzenlenen ödeme emri mevcut olup olmadığı anlaşılamamakta olup davacının dava açmakta hukuki yararı olup olmadığı irdelenmeden; davacı adına gönderilen ödeme emri olduğu tespit edildiği takdirde ise ödeme emrinin idari para cezasına ilişkin olduğu 5510 sayılı Kanunun 102. maddesine istinaden verilen idari para cezasına ilişkin 5510 sayılı Kanun"un 86/7 ve 102. maddeleri gereğince uyulması gereken prosedüre uygun yargılama yapılmadan karar verilmesi hatalıdır.
    Yapılacak iş; davacı şirkete gönderilen ödeme emri olup olmadığını araştırarak davacının dava açmakta hukuki yararı olup olmadığını belirlemek, davacının hukuki yararı mevcut ise; 5510 sayılı Kanunun 102. maddesine istinaden çıkartılan idari para cezasının ödeme emrine dönüşmeden önce davacıya tebliğ edilip edilmediği, tebliğ edilmiş ise, bu cezaya ilişkin davacının komisyona bir itirazının bulunup bulunmadığı, komisyon kararının davacıya tebliğ edilip edilmediği, komisyon kararına karşı davacının İdare Mahkemesinde dava açıp açmadığını belirleyerek sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
    Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
    O halde davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
    SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, aşağıda yazılı temyiz harcının temyiz edenlerden davacıya yükletilmesine, 13/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.





    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi