Davacı, Mirgamiran ve Çemikaşe mevkilerinde bulunan 7 ve 40 dönümlük iki adet taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan yerlerden olduğunu ileri sürerek hazine adına tesciline karar verilmesini istemiş, müdahil davacı ise; 25 yıldan fazla süredir taşınmazlara malik sıfatıyla zilyet olduğunu ileri sürerek, adına tesciline karar verilmesini istemiştir. Davalı köy tüzel kişiliği davayı takip etmemiştir Mahkemece, dava konusu taşınmazların bulunduğu yerde kadastro tespitinin yapılmadığı, hazinenin tescil isteme hakkının olmadığı gerekçesi ile aktif husumet yokluğu nedeniyle davanın reddine, müdahil davacının davasının HUMK nun 409/5 maddesi uyarınca açılmamış sayılmasına karar verilmiştir. Karar, davacı Hazine temsilcisi tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. -KARAR- Dava, tescil isteğine ilişkindir. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; davacı Hazinenin 3402 Sayılı Kadastro Yasasının 18. maddesi hükmü gereğince eldeki davayı açtığı görülmektedir. Anılan yasanın 18. maddesi “ ... tescile tabi bulunan taşınmaz mallar ile tarım alanına dönüştürülmesi veya ekonomik yarar sağlanması mümkün olan yerler Hazine adına tespit olunur” hükmünü öngörmektedir. O halde, anılan madde kapsamında kalan yer niteliği itibariyle hakkında özel sicil oluşturulması mümkün olan yerlerden ise; bu yasal düzenleme gereğince istek üzerine mahkemece Hazine adına tesciline karar verilmesi gerekeceği tartışmasızdır. Diğer taraftan davacı tarafından aynı yerle ilgili olarak kişinin açmış olduğu tescil davasının, 3402 Sayılı Yasanın 14 ve 4721 Sayılı Türk Medeni Kanununun 713/1 maddesi hükmü gereğince tescil koşullarının kişi yararına gerçekleşmediğinden bahisle reddine karar verilip kesinleştiği görülmektedir. Hal böyle olunca, mahkemece yerinde keşif yapılarak çekişme konusu taşınmazın hakkında sicil oluşturulacak yerlerden olup olmadığı, bir başka ifade ile 3402 Sayılı Yasanın 18. maddesi kapsamında bulunan taşınmaz niteliğini taşıyıp taşımadığının saptanması, ondan sonra hasıl olacak duruma göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı Hazinenin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.