Esas No: 2021/3860
Karar No: 2022/7704
Karar Tarihi: 02.11.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3860 Esas 2022/7704 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3860 E. , 2022/7704 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 7. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Sakarya 4. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen 05.02.2020 tarih ve 2019/167 E- 2020/89 K. sayılı kararın davacı tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin esastan reddine dair Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi'nce verilen 01.04.2021 tarih ve 2020/932 E- 2021/677 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davacı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı; davalı şirkette 23/01/1997 tarihinden itibaren %5 oranındaki payı sebebiyle ortak olduğunu, şirketin %95 oranındaki ortaklığın ise, davalılardan ...'a ait olduğunu, davalı yönetici ortak ile yaşadığı anlaşmazlıklar sebebiyle 2014 yılından itibaren şirket ile bağını fiilen kestiğini, ilişkinin sona erdiği bu zamandan sonra şirketten daire satın alanlarca aleyhine dava açıldığını, söz konusu iş ve işlemlerle ilgisinin bulunmadığını, usulsüzlüklerin davalı ortaktan kaynaklandığını ileri sürerek, şirketteki payının davalı ortağa veya davalı ortağın uygun gördüğü üçüncü kişiye devrine karar verilmesi talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili; öncelikle şirket ortağı olan müvekkilin bu davada taraf sıfatı bulunmadığından davanın pasif husumet yokluğundan reddi gerektiğini, hiçbir bedel ödenmeksizin şirkete %5 hisse ile ortak edilen davacının 2013 yılında şirketten ayrıldığını, üçüncü kişiler ile anlaşarak şirketi borçlandırıcı işlemler yaptığını, şirketin zarara uğramasına sebebiyet verdiğini, davacının hiçbir tasarruf yetkisi olmadığı halde şirketin adını kullanarak yaptığı iş ve işlemler nedeniyle şirkete karşı davalar açıldığını, ortaklıktan çıkma talebinin TTK m. 638 kapsamında haklı sebebe dayanmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
İlk derece mahkemesince, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre; davacının 2013-2014 yıllarında şirketteki faaliyetlerinin devam ettiği, dava dışı 3. şahıslar ile davalı şirket adına satış sözleşmeleri imzaladığı, şirket adına ödeme aldığı, tahsilat makbuzları kestiği açık olup, TTK 638/2 maddesi gereğince şirket ortaklığından çıkmaya karar verilebilmesi için haklı sebebin oluşmadığı, ayrıca TTK’nın 638. maddesine göre ortaklıktan çıkma davalarının sadece şirkete karşı yöneltilmesinin yeterli olduğu ve diğer davalı ortağa husumet yöneltilemeyeceği gerekçesi ile, davanın davalı ... yönünden pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine, davalı şirket yönünden ise esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı tarafından istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, tüm dosya kapsamına göre yapılan istinaf incelemesi sonucunda; 6102 sayılı TTK'nın 638/2. maddesindesi kapsamında, her ortağın haklı sebeplere dayanmak şartıyla şirketten çıkmasına izin verilmesini mahkemeden talep edebileceği, somut olayda davacının, davalı diğer ortak ile anlaşmazlıkları ile şirket iş ve işlemleri sebebiyle açılan davaların varlığını ortaklıktan ayrılma sebebi olarak ileri sürdüğü, bu davalara konu edilen sözleşmelerin şirket adına tesisinde davacının imzalarının bulunduğu, sözleşmeler gereği yapılan bir kısım tahsilatların davacı tarafından gerçekleştirildiği, ortaklar arasında şirket adına yapılan tahsilatlarının akıbetine ilişkin ihtilafların bulunduğu, davacının haklı neden olarak ileri sürdüğü hususlarda kusursuz veya daha az kusurlu olması gerekirken mevcut delil durumuna göre bu koşulun gerçekleşmediği, ayrıca şirket ortaklığından ayrılmaya izin verilmesi istemli davanın, salt şirkete yöneltilerek açılması yeterli iken davada taraf sıfatı olmayan ortağa davanın yöneltilmesi doğru olmadığından mahkemece ortağa yönelik açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesinin de doğru olduğu, dolayısıyla mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesi ile, davacının istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
Karara karşı, davacı tarafından temyiz kanun yoluna başvurulmuştur.
Yapılan yargılama ve saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kuralları gözetildiğinde İlk Derece Mahkemesince verilen kararda bir isabetsizlik olmadığının anlaşılmasına göre yapılan istinaf başvurusunun HMK'nın 353/b-1 maddesi uyarınca Bölge Adliye Mahkemesince esastan reddine ilişkin kararın usul ve yasaya uygun olduğu kanısına varıldığından Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 21,40 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 02/11/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.