Esas No: 2021/3229
Karar No: 2022/7852
Karar Tarihi: 07.11.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3229 Esas 2022/7852 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3229 E. , 2022/7852 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 21. HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada Ankara 10. Asliye Ticaret Mahkemesi'nce verilen 10/02/2020 tarih ve 2019/13 E.- 2020/78 K. sayılı kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf istemlerinin esastan reddine-kabulüne dair Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 21. Hukuk Dairesi'nce verilen 16/12/2020 tarih ve 2020/823 E.- 2020/1326 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi adli yardım talepli olarak davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davalının müvekkilinin yeğeni olduğunu, davacının işyerinde çalışan davalıya iş yerinin idaresi ve banka hesaplarında her türlü işlemi yapma yetkisini içeren geniş kapsamlı bir vekaletname verdiğini, davalının verilen vekaleti kötüye kullanarak şirket adına gelen paraları çekip ödemeleri yapmadığını, bu paraları şahsi işlerinde kullandığını, şirket adına kredi çekip ödemediğini, durumun anlaşılması üzerine davalının vekaletten azledildiğini, müvekkilinin yaşanan olaylar nedeniyle psikolojik bunalıma girdiğini belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000,00 TL maddi, 30.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiş, 20/12/2017 tarihli ıslah dilekçesi ile maddi tazminat talebini toplam 189.920,46 TL'nin azil tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle, 30.000,00 TL manevi tazminatın azil tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı vekili, davayı kabul etmediklerini, müvekkilinin 15/09/2009 tarihinde işe başlayıp vekaletten azledildikten sonra 21/05/2012 tarihinde işten ayrıldığını, işçi alacaklarının tahsili için iş mahkemesinde dava açtığını, davacının bu borçtan kurtulmak istediğini, müvekkilinin davacının yararına olacak şekilde babasının taşınmazı üzerinde ipotek tesis ettirdiğini, kredi sözleşmelerinin davacı tarafından imzalandığını, TEB Bankası'ndan çekilen kredinin müvekkili tarafından ödendiğini, müvekkiline yüklenilecek herhangi bir sorumluluk bulunmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk derece mahkemesince iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, vekalet sözleşmesinde vekil edenin vekil edilene ücret ödemekle, vekil edilenin de yükümlendiği işleri vekaletname kapsamı ve işin gerekliliği içinde vekil edenin zararını oluşturmayacak biçimde yerine getirmekle yükümlü olduğu, vekil edenin vekil edilenin işi gereği gibi yerine getirmediğini ve zararına davrandığını kanıtlamak ile yükümlü olduğu, somut olayda, davacının davalının işi gereği gibi yerine getirmediğinden zararının doğduğunu iddia ettiği, davalının davacı yararına vekaletname kapsamında dava dışı bankadan para çektiğinin bilirkişi raporlarından anlaşıldığı ancak davalının bu bedellerde davacının zararını oluşturacak biçimde tasarrufta bulunup bulunmadığının saptanması gerektiği, bu durumda, davalının davacı tarafından yetkilendirildiği dönemdeki ticari defterlerinden zararın doğup doğmadığının saptanması gerekmiş ise de, davacının bu kanıtı sunamadığı, bu nedenle, davalının eylemleri ile davacının zararının doğduğu kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karara karşı taraf vekillerince istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince, davacı asilin 26/10/2017 tarihli celsede şirket defter ve belgelerin davalıda olduğunu beyan ettiği, davalı vekilinin ise 25/04/2018 tarihli yazılı beyanında davacının şirketine ait ticari defterlerin davalıda olmadığını bildirdiği, mahkemece verilen kesin süre içerisinde de davacı şirketine ait ticari defterler ibraz edilmediği, iş bu maddi tazminat davasında ispat yükünün davacı üzerinde olduğu, davacının davalıya verdiği vekaletnamenin davalı tarafından kötüye kullanıldığını, davalı vekilin yaptığı iş ve işlemler nedeniyle zarara uğradığını usulüne uygun delillerle ispatlamakla yükümlü olduğu, yargılama aşamasında davacı şirketine ait ticari defterler ibraz edilmediği, alınan birinci bilirkişi raporunda, banka hesap ekstreleri ve yazı cevaplarından davalının vekaletname ile davacının banka hesaplarından para çektiği, çekilen para miktarının 189.920,46 TL olduğunun anlaşıldığı, ikinci raporda davacı defterlerinin incelenmesi gerektiğinin bildirildiği, davalının bankalardan çekilen paranın davacı şirketi için harcandığını, bu hususun ticari defterlerde kayıtlı bulunduğunu ileri sürdüğü, davacı ticari defterlerinde davalı tarafından hesaplardan çekilen paranın şirket kayıtlarına girmediğinin anlaşılması halinde davacı zararının doğduğunun ispatlandığı kabul edileceği, ispat külfetinin çekilen paranın şirket için harcandığını savunan davalıya geçeceği, somut uyuşmazlıkta ise davacının ticari defterlerini ibraz ederek davalının vekaletname kapsamında yaptığı iş ve işlemler ile banka hesaplarından çektiği para nedeniyle maddi zarara uğradığını ispatlayamadığı, davacı tarafından açıkça yemin deliline de dayanılmadığı, hal böyle olunca mahkemece, davacının vekilin vekaletnameyi kötüye kullanarak yaptığı iş ve işlemler nedeniyle maddi zarara uğradığını usulüne uygun delillerle ispatlayamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmediği, davalı vekilinin istinaf itirazlarına gelindiğinde; davacının maddi tazminata ilişkin davasının reddedildiği, bu durumda mahkemece yargılama aşamasında kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücretine ve davalının yaptığı yargılama giderleri yönünden davalı lehine hüküm kurulması gerekirken bu hususun gözetilmemiş olmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararında yargılama gideri ve vekalet ücreti yönünden davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddine, karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, alınmadığı anlaşılan 80,70 TL temyiz ilam harcı ile 397,80 TL temyiz başvuru harcının HMK 339. maddesi gereğince karar kesinleştiğinde adli yardımdan yararlanan temyiz eden davacıdan alınmasına, 07/11/2022 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.