Esas No: 2021/3733
Karar No: 2022/7843
Karar Tarihi: 07.11.2022
Yargıtay 11. Hukuk Dairesi 2021/3733 Esas 2022/7843 Karar Sayılı İlamı
11. Hukuk Dairesi 2021/3733 E. , 2022/7843 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 12.HUKUK DAİRESİ
Taraflar arasında görülen davada İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen 24.01.2018 tarih ve 2016/1260 E- 2018/61 K. sayılı kararın davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine, istinaf isteminin kabulüne dair İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 12. Hukuk Dairesi'nce verilen 09.03.2021 tarih ve 2019/324 E- 2021/320 K. sayılı kararın Yargıtay'ca incelenmesi davalılar vekilleri tarafından istenmiş ve temyiz dilekçelerinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçeler, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, davacının ortağı olduğu davalı şirkete ait tek taşınmazın şirket müdürü ve ortağı olan davalı ... tarafından şirketten mal kaçırmak amacı ile muvazaalı olarak diğer davalı ...'na 18.11.2016 tarihinde satılıp devredildiğini, davalı ...’nın diğer davalı şirket yetkilisi ... ile yakın arkadaş olduğunu, taşınmazın piyasa değerinden çok düşük bir bedelle satış gibi gösterildiğini, TTK 538/2 maddesi gereğince şirkete ait tek taşınmazın satılması için genel kurul tarafından verilecek özel bir yetki olması gerektiğini ileri sürerek taşınmazın tapu kaydının iptal edilerek taşınmazın yeniden şirket adına tesciline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar ... ve İMC Yapı ... Ltd. Şti. vekili; davalı ...’in basiretli bir tacir gibi hareket ederek amacı gayrimenkul üretip satmak olan şirketin ürettiği gayrimenkulü sattığını, şirketin malvarlığının azaltılmadığını, taşınmazın şirketin faaliyeti gereği sattığı taşınmazlardan olduğunu, gayrimenkulün piyasa değerinde satıldığını, şirketin faturalı giderinin 4.000.000.-TL olduğunu, emsallerine göre taşınmazın değerinin genel kabul görmüş fiyat olduğunu, şirket menfaatine işlem yapıldığını, alıcının tanıdık olmasının yasayı ihlal niteliğinde olmadığını savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... vekili; müvekkilinin harita mühendisi olduğunu, gayrımenkullere yatırım yaparak kazanç elde ettiğini, satışta bir muvazaa bulunmadığın savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, tüm dosya kapsamına göre; dava konusu taşınmazın şirketin tek taşınmazı olmayıp yüklenici sıfatı ile yaptığı inşaat sözleşmesi nedeni ile edindiği 9 taşınmazdan biri olduğu, şirketin iştigal konusu gayrimenkul alıp satmak olup TTK 538/2 maddesinin uygulama alanı bulunmadığından davalı ... hakkında açılan davanın reddine, diğer davalılara yönelik davanın satış işleminin tarafı olmadıklarından husumet yokluğundan davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili istinaf kanun yoluna başvurmuştur.
Bölge Adliye Mahkemesince; taşınmazın piyasa değerinin çok altında fahiş bir farkla satışının gerçekleştiği, davalı ... ile davalı şirketin yetkilisi ve satış akdinde imzası bulunan davalı ...'in yakın arkadaş oldukları, satış bedelinin şirket hesabına senet olarak kaydı yapılmış ise de bedelin davalı ...'in şahsi hesabına yatırıldığı, satışın davalı hakkında açılan İstanbul Anadolu 7. Asliye Ticaret Mahkemesi 2016/1245 esas sayılı dosyasındaki tedbir talebinden çok kısa bir süre sonra, tedbir talebinin değerlendirilmesinden önce gerçekleştiğinden davalı şirket yetkilisinin, diğer şirket ortağı davacıyı zararlandırma amaçlı hareket ettiği satışın muvazaalı olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına davanın kabulüne, İstanbul ili, Maltepe ilçesi, Küçükyalı Mah. 15759 ada, 19 parsel 36 no’lu bağımsız bölümün davalı ... adına olan tapu kaydının iptali ile davalı IMC Yapı Grubu İnş. San. ve Tic. Ltd. Şti. adına tapuya tesciline karar verilmiştir.
Kararı, davalılar vekilleri ayrı ayrı temyiz etmiştir.
İlk Derece Mahkemesince verilen karara yönelik olarak yapılan istinaf başvurusu üzerine HMK'nın 355 vd. maddeleri kapsamında yöntemince yapılan inceleme sonucunda Bölge Adliye Mahkemesince esastan verilen nihai kararda, dosya kapsamına göre saptanan somut uyuşmazlık bakımından uygulanması gereken hukuk kurallarına aykırı bir yön olmadığı gibi HMK'nın 369/1. ve 371. maddelerinin uygulanmasını gerektirici nedenlerin de bulunmamasına göre usul ve yasaya uygun Bölge Adliye Mahkemesi kararının onanmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle, davalılar vekillerinin temyiz istemlerinin reddi ile Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın HMK'nın 370/1. maddesi uyarınca ONANMASINA, HMK'nın 372. maddesi uyarınca işlem yapılmak üzere dava dosyasının İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, aşağıda yazılı bakiye 68.310,00 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan müteselsilen alınmasına, 07/11/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
MUHALEFET ŞERHİ
Dava niteliği itibariyle şirket müdürüne karşı açılan sorumluluk davasıdır. Dolayısıyla uyuşmazlığa 6102 sayılı TTK'nın 644/1-a maddesinin yollamasıyla aynı Kanun'un 555. madde hükümleri uygulanacaktır. 555. maddede dava hakkı şirketin yanında her bir pay sahibine de tanınmıştır. Pay sahipleri tazminatın ancak şirkete ödenmesini isteyebilir. Pay sahiplerine dava hakkı tanınmasının nedeni, şirket yöneticilerinin kendilerinin yaptıkları işlemlerden dolayı şirket adına dava açmakta çekingen davranmalarının önüne geçmek böylece şirketin zarara uğramasını önlemektir. Başka bir deyişle pay sahibi şirket adına dava açmaktadır. Böyle bir durumda şirkete husumet yöneltmek hukuk mantığıyla izah edilemez. Bir tarafta şirketin uğradığı zararı gidermeye yönelik pay sahibi tarafından şirket adına dava açılırken, aynı şirketin kendi kendisine zarar verdiğinden bahisle davalı tarafta yer almasının mümkün olmadığı izahtan varestedir. Şirkete ait taşınmazın muvazaalı bir şekilde yapılan temlikinde şirket yöneticisi gerçek kişi TTK 555. madde gereğince, taşınmazı devralan gerçek kişi ise fiil ve fikir birliği nedeniyle haksız fiil hükümleri gereğince şirkete karşı sorumlu olduğu kuşkusuzdur. Ancak bu işlemlerde şirketin kendisinin sorumluluğuna ilişkin ileri sürülen hiçbir vakıa yoktur.
Hal böyle olunca şirket hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönündeki BAM kararının onanmasına hükmeden çoğunluk görüşüne katılmıyorum.