Taraflar arasında görülen davada;
Davacılar, miras bırakanları Ö...adına kayıtlı çekişmeli taşınmazları mirastan mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak davalılara temlik ettiğini ileri sürüp iptal ve mirasçılar adına tescilini istemişlerdir.
Davalılar, davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, davacıların iddialarını ispatlayamadıkları gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacılar vekili tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ..... raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, duruşma isteği değerden reddedilip gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davacıların miras bırakanları Ö...adına kayıtlı taşınmazlar ile traktörünü muvazaalı ve mal kaçırma amacıyla davalılara intikalini sağladığını ileri sürerek eldeki davayı açtıkları görülmektedir.
Mahkemece, temliklerde murisin taraf olmadığı ve davacıların davalarını ispat edemedikleri gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Gerçektende, merkul niteliğinde olan traktör yönünden, muvazaa iddiası ile açılan davada; 1.4.1974 tarih 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanamayacağı gözetilmek suretiyle reddedilmiş olması doğrudur.Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir,reddine
Ancak, eksiğin tamamlanması yolu ile getirtilen kayıt ve belgeler incelendiğinde, çekişme konusu 2983 ve 2035 nolu parsellerin öncesinin muris adına kayıtlı olduğu görülmekte ise de, dava konusu diğer taşınmazlara ait tüm kayıtlar getirtilerek taşınmazların murisin temliki ile mi tedavül gördüğü yönünden mahkemece hükme elverişli olacak nitelikte yeterli bir araştırma yapılmamıştır.
Bilindiği üzere;uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa,niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türü dür. Söz konusu Muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
Bu durumda yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarında ve l-4-1974 tarih 1/2 sayılı İnançları Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmeside Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanunun 213 ve Tapu Kanunun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tesbitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmeside büyük önem taşınmaktadır.
Öte yandan miras bırakanın sağlığında mal varlığının tamamını veya bir kısmını,mirasçıları arasında hoş görü ile karşılanabilecek makul ölçüler içerisinde paylaştırmışsa mirasçısından mal kaçırma iradesinden söz etme olanağı yoktur. O halde miras bırakanın denkleştirme yapıp yapmadığı üzerinde durulması, miras bırakandan tüm mirasçılarına intikal eden, taşınır, taşınmaz ve hakların araştırılması,tapu kayıtları ve varsa öteki delil ve belgelerin mercilerinden getirtilmesi, her bir mirasçıya geçirilen malların ve hakların nitelikleri ve değerleri hakkında uzman bilirkişiden rapor alınarak paylaştırmanın mı ? yoksa mal kaçırma amacın mı ? üstün tutulduğunun aydınlığa kavuşturulması zorunludur.
Hal böyle olunca yukarıda değinilen ilkelerde gözetilmek suretiyle çekişmeli taşınmazlara ilişkin tüm kayıtların ve bunların intikallerine esas tüm akit tablolarının getirtilmesi, ara malik durumunda olan kişilerin muvazaa olgusunu bilebilecek durumda olup olmadıklarının araştırılması tarafların bildirecekleri tüm delillerinin toplanması, gerekli inceleme ve araştırmanın yapılması sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacıların bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.