Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2018/5795 Esas 2019/907 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
8. Ceza Dairesi
Esas No: 2018/5795
Karar No: 2019/907
Karar Tarihi: 21.01.2019

Yargıtay 8. Ceza Dairesi 2018/5795 Esas 2019/907 Karar Sayılı İlamı

Özet:

Sanık iftira suçundan 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmış, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ve 5 yıl denetim süresi belirlenmiştir. İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesi'nin kararına yapılan itiraz reddedilmiş, Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun kararı temel alınarak yapılan değerlendirmede, sanığın iddialarının anayasal şikayet ve dilekçe hakkının kullanılması niteliğinde olduğu ve ispat edememesinin tek başına iftira suçunun oluşmasına neden olmayacağı belirtilerek itirazın kabulü gerektiği vurgulanmıştır. Kanunlar ise şu şekildedir: Türk Ceza Kanunu'nun 267/1 ve 62. maddeleri, Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231 ve 309. maddeleri.
8. Ceza Dairesi         2018/5795 E.  ,  2019/907 K.

    "İçtihat Metni"

    İftira suçundan sanık ..."ın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 267/1 ve 62. maddeleri gereğince 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ve 5 yıl denetim süresi belirlenmesine dair İzmir 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 20.09.2017 tarihli ve 2017/293 esas, 2017/527 sayılı kararına karşı yapılan itirazın reddine ilişkin mercii İZMİR 10. Ağır Ceza Mahkemesinin 22.12.2017 tarihli ve 2017/1202 değişik iş sayılı kararını kapsayan dosyası ile ilgili olarak;
    Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 22.01.2013 tarihli ve 2012/10-534 esas, 2013/15 sayılı kararı ile itiraz merciinin sadece şeklî olarak değil, hem maddî olay, hem de hukukî yönden inceleme yapabileceği yönündeki kararı nazara alınarak yapılan değerlendirmede;
    Dosya kapsamına göre, sanığın iddialarının maddî vakıalara dayandığı ve eyleminin suç işlemediğini bildiği kimseye suç isnat etmek biçiminde olmayıp, anayasal şikâyet ve dilekçe hakkının kullanılması niteliğinde olduğu, dolayısıyla, sanığın iddiasını ispat edememesinin tek başına iftira suçunun oluşmasına neden olmayacağı, dolayısıyla bahse konu suçun kanunî unsurlarının oluşmadığı gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden bahisle 5271 sayılı CMK.nun 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu Yüksek Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 02.05.2018 gün ve 4470 sayılı kanun yararına bozma istemine atfen Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 09.05.2018 gün ve KYB/2018-38848 sayılı ihbarnamesi ile dairemize tevdii kılınmakla incelendi.

    TÜRK MİLLETİ ADINA
    Gereği görüşülüp düşünüldü:
    İftira suçunun oluşabilmesi için; yetkili makamlara ihbar veya şikayette bulunarak işlemediğini bildiği halde, hakkında soruşturma ve kovuşturma başlatılmasını ya da idari bir yaptırım uygulanmasını sağlamak için bir kimseye hukuka aykırı bir fiil isnat edilmesinin gerektiği; somut olayda, sanığın aşamalardaki özde değişmeyen savunmaları ve dosya kapsamına göre, sanığın iddialarının bir kısım vakıalara dayandığı ve eyleminin suç işlemediğini bildiği kimselere suç atmak biçiminde olmayıp Anayasanın 74. maddesi ile garanti altına alınan "anayasal dilekçe-şikayet hakkı"nı kullanma niteliğinde bulunması karşısında, itirazın kabulüne karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesi,
    Yasaya aykırı ve Adalet Bakanlığı"nın Kanun Yararına Bozma istemine dayalı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının ihbarname içeriği bu itibarla yerinde görüldüğünden İzmir 10. Ağır Ceza Mahkemesi"nin 22.12.2017 gün, 2017/1202 değişik iş no"lu kararının CMK.nun 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın Adalet Bakanlığına gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına tevdiine, 21.01.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.







    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.