Taraflar arasında görülen davada;
Davacı, oturduğu site içerisine davalı T... İletişim Hizmetleri A.Ş."nin kurmuş olduğu baz istasyonunun çevre ve insan sağlığına zararlı olduğunu ileri sürerek muarazanın baz istasyonununun sökülerek kaldırılması suretiyle giderilmesi isteğinde bulunmuştur.
Davalılar, çekişmeye konu baz istasyonunun herhangi bir zararının bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, subut bulmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi ... .. .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
-KARAR-
Dava, komşuluk hukukundan kaynaklanan çekişmenin giderilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının 8.8 A..S...sitesinde bulunan 5 ada 13 sayılı meskenin maliki olduğunun ve burada ikamet ettiğini bildirerek sitenin su deposu üzerine davalılardan T...İ..A.Ş. tarafından kurulan baz istasyonu nedeniyle site yerleşim yerinde yaşayan insanların psikolojik (ruhsal) ve fiziksel bakımdan zarar gördüğünü ve çevre sağılığını etkilediğini, çevreye elektromanyetik dalgalar yayarak yaşayan insanların ve canlıların bu arada kendisi ile ailesinin önlenmesi imkansız sağlık zararlarına sebebiyet verdiğini ve vereceğini ileri sürerek baz istasyonunun kaldırılması isteğiyle eldeki davayı açtığı anlaşılmaktadır.
İddiasının bu içeriği ve niteliğine göre taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanununun 737. ve devam eden hükümlerinde ön görülen komşuluk hukukundan kaynaklandığı açıktır.
Mahkemece, keşfen elde edilen baz istasyonunun yönetmelik hükümlerine uygun olduğu ve yönetmelikte belirtilen elektromanyetik şiddete ilişkin limit değerlerinin altında faaliyet gösterdiğini açıklayan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Hemen belirtilmelidir ki, baz istasyonu adı verilen tesislerin işletilmesi sonucu geniş hak kitlelerine yarar sağladığı ve hizmet verildiği kuşkusuzdur.Ancak bu yararın sağlanması karşısında kişilerin zarar görmesi de kabul edilemez.Buna göre, hizmetten elde edilen yarar ile bunun karşısında verilen zararın değerlendirilmesinde zorunluluk vardır.Öte yandan, hiçbir hizmetin insan yaşamı kadar önem ve öncelik taşıdığı da düşünülemeyeceği gibi yararlı bir hizmetin karşılığı olarak insanın sağlığından olması uygun bir sonuç olarak kabul edilemez.Öyleyse, böyle bir tehlikenin varlığının saptanması halinde gerekli önlemlerin alınmasının zorunlu ve kaçınılmaz olduğuda tartışmasızdır.
..Konuyla ilgili olarak 4502 sayılı kanunla değişik 2813 sayılı Telsiz Kanunun ve 406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunu hükümleri gereğince çıkartılan " Telekominikasyon Cihazlarından Kaynaklanan Elektromanyetik Alan Şiddeti Limit Değerleri Belirlenmesi Ölçüm Yöntemleri ve Denetlenmesi Hakkındaki Yönetmelikte bir kısım usul ve esasa dair düzenlemelere yer verilmiş olup, yönetmeliğin 12.maddesinde ölçüm yapacak personelin nitelikleri belirtilmiş ve 11.maddesinde de ölçümde kullanılacak cihazların ne olacağı belirtildikten sonra nitelikleri ve özellikleri sayılmıştır.
Oysa, mahkemece hükme esas alınan rapor düzenleyen bilirkişilerin yönetmeliğin 12.maddesinde belirtilen sıfat ve vasıfları taşıdıkları, başka bir ifade ile gerekli ehliyete haiz oldukları anlaşılmakla beraber taraflar arasındaki çekişmenin giderilmesi bakımından yönetmeliğin 11.maddesinde yer verilen ölçümün hangi cihazların kullanılarak tespit edildiğine raporda yer verilmemiş olması doğru görülmemiştir.
Öte yandan, çekişmeye konu baz istasyonunun konumu itibariyle insanların yoğun olarak yaşadıkları ve hayatlarını sürdürdükleri site içerisinde kurulduğu sabittir.Öyleyse, bundan kaynaklanacak sorumluluğun kusura dayanmayan tehlike sorumluluğu olduğu gözetildiğinde, tesisin bulunduğu ve kurulduğu yer bakımından uzun sürede kişi ve çevreye zarar verip vermeyeceği üzerindede durularak daha uygun ve yerleşim çevresinden daha uzakta kurulmasının mümkün olup olmadığı hususlarındada raporda bir değerlendirme yapılmış değildir.
Bu belirlemelere göre, hükme esas alınan raporun duraksamaya yer bırakmayacak nitelikte açık ve içerikli olduğu söylenemez.
O halde mahkemece eksik ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanarak yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazları yerindedir.Kabulü ile hükmün HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.