
Esas No: 2021/10576
Karar No: 2022/1718
Karar Tarihi: 07.02.2022
Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2021/10576 Esas 2022/1718 Karar Sayılı İlamı
4. Hukuk Dairesi 2021/10576 E. , 2022/1718 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki sigorta tahkim yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti'nce başvurunun reddine dair verilen karara karşı davacı vekilince itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyeti tarafından verilen 21/10/2020 tarih 2020/İHK-21813 sayılı itirazın kabulü ile başvurunun kabulüne dair verilen kararın süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili, davacının sevk ve idaresindeki motosiklet ile davalı nezdinde ... poliçesi olan aracın karıştığı çift taraflı trafik kazasında davacının yaralanarak malul kaldığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla belirsiz alacak olarak şimdilik 5.100 TL işgöremezlik tazminatının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; talep artırım dilekçesi ile talebini 114.064,40 TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince, iddia, savunma ve toplanan kanıtlara göre; davacının SGK tarafından kendisine yapılan ödeme olup olmadığına ilişkin belgeyi süresinde hakem heyetine sunmadığı gerekçesiyle başvurunun reddine karar verilmiştir. Anılan karara karşı davacı vekili tarafından itiraz edilmesi üzerine İtiraz Hakem Heyetince davaya konu trafik kazasında 3.kişinin kastının bulunmadığı, buna göre SGK’nın rücu hakkının bulunmadığı, dolayısıyla SGK tarafından davacıya yapılan ödemenin tazminattan indirim sebebi olmayacağı gerekçesiyle davacının itirazının kabulüne, kararın kaldırılmasına, başvurunun kabulü ile 114.064,40 TL sürekli işgöremezlik tazminatının 06/11/2019 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir. Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasaya uygun gerektirici nedenlere, özellikle delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik görülmemesine göre davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları reddedilmelidir.
2-Diğer temyiz itirazlarına gelince:
Dava, trafik kazası sonucu yaralanma nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davaya konu kaza ve dava tarihi itibariyle yürürlükte olan 5510 sayılı Kanun'un 21. maddesinin 1. fıkrasında; "iş kazası ve meslek hastalığı, işverenin kastı veya sigortalıların sağlığını koruma ve iş güvenliği mevzuatına aykırı bir hareketi sonucu meydana gelmişse, Kurumca sigortalıya veya hak sahiplerine bu Kanun gereğince yapılan veya ileride yapılması
gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değeri toplamı, sigortalı veya hak sahiplerinin işverenden isteyebilecekleri tutarlarla sınırlı olmak üzere, Kurumca işverene ödettirilir. İşverenin sorumluluğunun tespitinde kaçınılmazlık ilkesi dikkate alınır" düzenlemesine; aynı maddenin 4. fıkrasında "iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık, üçüncü bir kişinin kusuru nedeniyle meydana gelmişse, sigortalıya ve hak sahiplerine yapılan veya ileride yapılması gereken ödemeler ile bağlanan gelirin başladığı tarihteki ilk peşin sermaye değerinin yarısı, zarara sebep olan üçüncü kişilere ve şayet kusuru varsa bunları çalıştıranlara rücu edilir" düzenlemesine; maddenin 5. fıkrasında ise "iş kazası, meslek hastalığı ve hastalık; kamu görevlileri, er ve erbaşlar ile kamu idareleri tarafından görevlendirilen diğer kişilerin vazifelerinin gereği olarak yaptıkları fiiller sonucu meydana gelmiş ise, bu fiillerden dolayı haklarında kesinleşmiş mahkumiyet kararı bulunanlar hariç olmak üzere, sigortalı veya hak sahiplerine yapılan ödemeler veya bağlanan gelirler için kurumuna veya ilgililere rücu edilmez. Ayrıca, iş kazası veya meslek hastalığı sonucu ölümlerde, bu Kanun uyarınca hak sahiplerine bağlanacak gelir ve verilecek ödenekler için, iş kazası veya meslek hastalığının meydana gelmesinde kusuru bulunan hak sahiplerine veya iş kazası sonucu ölen kusurlu sigortalının hak sahiplerine, Kurumca rücu edilmez" düzenlemesine yer verilmiştir.
Somut olayda; davacının motor kurye olduğu, sipariş bırakmak üzere seyahat ettiği esnada kazanın meydana geldiği ve davaya konu edilen maluliyet durumunun doğduğu anlaşılmaktadır. Davalı tarafça davacıya SGK Başkanlığı tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının araştırılması talep edilmiş ve İtiraz Hakem Heyeti tarafından gerekli araştırma yapılmadan itirazı reddedilmiştir.
Bu durumda; Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığından, davaya konu kazaya ilişkin olarak iş kazası yönünden araştırma yapılıp yapılmadığı ve olayın iş kazası olarak kabul edilip edilmediği; olayın iş kazası olarak kabulü suretiyle, davaya konu kazadaki kalıcı maluliyeti nedeniyle davacıya iş göremezliğine ilişkin gelir bağlanıp bağlanmadığı; gelir bağlanmış ise, rücuya tabi olup olmadığı ve rücu istemli dava açılıp açılmadığı; bağlanan gelirin ilk peşin sermaye değerinin ne olduğu hususlarının sorulması; bağlanan gelir rücuya tabi ise 5510 sayılı Kanun'un 21. maddesi hükmü değerlendirilerek tazminatın belirlenmesi gerekirken, eksik inceleme sonucu, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması isabetli olmamıştır.
3- 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun "Tazminatın indirilmesi" başlıklı 52. maddesinde (eski BK md. 44) de; zarar gören taraf zararı doğuran fiile razı olduğu veya kendisinin eylemi zararın doğmasına ya da zararın artmasına etkili olduğu ve zararı yapan kişinin durumunu ağırlaştırdığı takdirde hakimin, tazminat tutarını indirebileceği veya tamamen kaldırabileceği açıklanmıştır.
Davalı vekili, davacının motosiklette sürücü olarak seyri sırasında gerçekleşen kazada kask, dizlik gibi koruyucu giysileri giymemesi nedeni ile zararın artmasına neden olduğunu ileri sürerek hesaplanan tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiğini savunmuş, Hakem Heyetince anılan savunmanın reddine karar verilmiştir.
Somut olayda davacı, kazaya karışan motosikletin sürücüsü olup kaza anında koruyucu tertibat takıp takmadığı konusunda kaza tespit tutanağında belirleme yapılmamıştır. Ancak; davacının davaya konu kazadan kaynaklanan % 11 oranındaki maluliyetinin, kaza nedeniyle oluşan diz fonksiyonu hareket kısıtlılığından kaynaklandığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, davacının kaza sırasında koruyucu ekipman olan dizlik kullanmadığı dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Müterafik kusur indiriminde, her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirilerek uygun oranda bir indirim yapılması gerekmektedir. Buna göre hesaplanan tazminattan 6098 sayılı TBK'nın 52. maddesi gereğince makul oranda (Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre bu oran % 20) indirim yapılması gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle yazılı biçimde karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
4-Somut olayda, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına tam ve nispi vekalet ücretine hükmedilmiştir.
5684 sayılı Sigortacılık Kanunu'nun 30.maddesinin (17) numaralı fıkrası ve 19/01/2016 tarihli ve 29598 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik'in 6. maddesi ile adı geçen Yönetmelik'in 16. maddesine eklenen 13. Fıkra uyarınca tarafların avukat ile temsil edildiği hallerde, taraflar aleyhine hükmedilecek vekâlet ücreti, her iki taraf için de Avukatlık Asgarî Ücret Tarifesinde yer alan asliye mahkemelerinde görülen işler için hesaplanan vekâlet ücretinin beşte biridir.
Karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT 17.maddesi (2) numaralı fıkrasına göre de Sigorta Tahkim Komisyonları, vekalet ücretine hükmederken, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde asliye mahkemeleri için öngörülen ücretin altında kalmamak kaydıyla Tarifenin üçüncü kısmına göre avukatlık ücretine hükmeder. Tarifenin üçüncü kısmına göre nisbi avukatlık ücretine hükmedilen durumlarda da talebi kısmen ya da tamamen reddedilenler aleyhine tarifeye göre hesaplanan nisbi ücretin beşte birine hükmedilir.
Açıklanan nedenlerle; İtiraz Hakem Heyeti'nce davacı lehine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olarak Sigortacılıkta Tahkime İlişkin Yönetmelik'in 16.maddesinin (13) numaralı fıkrasının uygulanması gerektiği gözönüne alınarak AAÜT'nin 13. maddesi ve AAÜT'nin 17. maddesi gereğince, maktu vekalet ücretinin altında kalmamak kaydıyla, hesaplanan vekalet ücretinin 1/5'i oranında vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken, fazla vekalet ücretine karar verilmesi doğru olmamıştır. Kararın bu nedenle de bozulması gerekir.
SONUÇ: Temyiz edilen kararın yukarıda (2), (3) ve (4) nolu bentlerde açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, diğer temyiz itirazlarının (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle reddine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 07/02/2022 gününde oybirliğiyle karar verildi.