Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2007/9484
Karar No: 2007/10877
Karar Tarihi: 14.11.2007

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2007/9484 Esas 2007/10877 Karar Sayılı İlamı

Özet:


Dava, paydaşlar arasında çekişme söz konusu olan bir taşınmazda, davacının kendi kullanımına bırakılan yere davalının arı kovanı koymak suretiyle el attığı iddiasıyla açılmıştır. Mahkeme, tüm paydaşların arasında fiili kullanma biçimi oluştuğu, dava konusu yerin davacının payına isabet ettiği ve arı kovanlarının taşınmazdan kaldırıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, arı kovanlarına ilişkin karar verilmesine yer olmadığına hükmetmiştir. Ancak, davalı tarafından yapılan temyiz itirazı sonucunda, tüm paydaşlar yönünden yeterli bir inceleme yapılmadığı belirtilerek, hüküm bozulmuştur.
Kanun maddeleri: Türk Medeni Kanunu'nun 688 ve devam eden maddeleri (Paylı Mülkiyet), 706 (Harici Taksim Sözleşmesi), Borçlar Kanunu'nun 213 (Elatmanın Önlenmesi), Tapu Kanunu'nun 26. maddesi (Tescilin Etkisi).
1. Hukuk Dairesi         2007/9484 E.  ,  2007/10877 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : ALANYA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    TARİHİ : 30/03/2007
    NUMARASI : 2006/222-2007/350

    Taraflar arasında görülen davada;
    Davacı, kayden paydaşı bulunduğu 49 parsel sayılı taşınmazda tüm paydaşların kullandıkları yerin belli olduğunu, davalının fiili kullanım biçimine uymayarak kendisinin yıllardır kullandığı yere arı kovanı koymak ve sahiplenmek suretiyle elattığını, kullanımını engellediğini ileri sürüp payına yönelik elatmanın önlenmesine, kendisine teslimine ve davalı tarafa ait arı kovanlarının kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
    Davalı, taşınmazda kendisinin de payı bulunduğunu, dava konusu yerin kendi payına isabet ettiğini, herkesin yerinin belli olup yıllardır aynı yeri kullandığını bildirip davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, taşınmazda tüm paydaşlar arasında fiili kullanma biçiminin oluştuğu, dava konusu yerin davacının payına isabet ettiği, arı kovanlarının taşınmazdan kaldırıldığının anlaşıldığı gerekçesiyle elatmanın önlenmesi davasının kabulüne, arı kovanlarına ilişkin karar verilmesine yer olmadığına hükmedilmiştir..
    Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.
                                                   -KARAR-
    Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; çekişme konusu taşınmazın paylı mülkiyet üzere olduğu, dava dışı kişilerle birlikte tarafların taşınmazda paydaş bulundukları anlaşılmaktadır.
    Davacı, taşınmaz içerisinde kendi kullanımına bırakılan yere davalının arı kovanı koymak suretiyle elattığını bildirerek eldeki davayı açmıştır.
    O halde, taraflar arasındaki çekişmenin Türk Medeni Kanunun 688 ve devam eden maddelerinde öngörülen paylı mülkiyet hükümleri uygulanmak suretiyle çözüme kavuşturulacağı açıktır.
    Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamıyan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman istiyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay İçtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya şuyun satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
    Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir. Bilindiği üzere Medeni Kanunun 706, Borçlar Kanununun 213, Tapu Kanununun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Nevarki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak ( fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya şuyun satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, " akte vefa" kuralının yanında Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pekçok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
    O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, Medeni Kanunun müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
    Somut olaya gelince; yukardaki ilkeler uyarınca tüm paydaşlar yönünden hükme yeterli bir inceleme yapıldığını söyleyebilme olanağı yoktur.
    Hal böyle olunca mahkemece toplanan ve toplanacak deliller yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK."nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 14.11.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

     

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi