8. Hukuk Dairesi 2012/228 E. , 2012/643 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Tescil
...ile Hazine ve Oymaklı Köyü Tüzel Kişiliği aralarındaki tescil davasının kabulüne dair Suruç Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 02.11.2010 gün ve 498/186 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davalı Hazine temsilcisi tarafından süresinde istenilmiş olmakla dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı, kadastro çalışmaları sırasında tespit harici bırakılan mevki ve sınırları dava dilekçesinde gösterilen üç parça tapusuz taşınmazın imar-ihya ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetlik hukuki nedenlerine dayanarak adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmesini istemiştir.
Davalı Hazine temsilcisi davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Davalı Oymaklı Köyü Tüzel Kişiliği temsilcisi davaya cevap vermediği gibi yargılama oturumlarına da katılmamıştır.
Mahkemece; davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğundan, 22.06.2010 tarihli teknik bilirkişi raporuna ekli krokide A harfi ile gösterilen 42.248,08 m2, B harfi ile gösterilen 8.718,91 m2 ve C harfi ile gösterilen 17.462,08 m2 yüzölçümündeki taşınmazların davacı adına tapuya tesciline karar verilmiştir. Hüküm, davalı Hazine temsilcisi tarafından temyiz edilmiştir.
Tescile konu taşınmazlar, 1975 yılında yapılan kadastro çalışmasında “taşlık” niteliğiyle tespit dışı bırakılmıştır. Bu tür davalarda başarıya ulaşabilmesi için imar-ihya işleminin tamamlanmasından sonra en az 20 yıl süre ile koşullarına uygun olarak zilyet olunması gerekmektedir. Mahkemece, davacı lehine kazanma koşullarının oluştuğu gerekçesiyle yazılı şekilde kabul kararı verilmiş ise de; yapılan araştırma ve inceleme taşınmazın önceki ve şimdiki niteliğini belirlemekten uzak olduğu gibi hüküm vermeye yeterli bulunmamaktadır. Dava konusu taşınmazın bulunduğu bölgeye ilişkin 1999 tarihli hava fotoğrafları dosya arasında bulunmakta ise de araziye uygulanması ve dava konusu taşınmazın hava fotoğrafındaki niteliğinin belirlenmesi bakımından yetersizdir. Çünkü 1999 tarihli hava fotoğrafı, 20 yıllık zilyetliğin başlangıcı açısından yeterli görülmemektedir. Bu nedenle davanın açıldığı 26.11.2007 tarihinden geriye doğru en az 20 yıl öncesine ait
(1977-1987 yılları arası) iki ayrı zamanda çekilmiş hava fotoğraflarının bulundukları yerden getirtilerek dosya arasına konulmalı, 1985 tarihli hava fotoğrafı ile birlikte aşağıda açıklandığı biçimde uygulanmalı ve incelemeye tabi tutulmalıdır. Bir arazinin kullanım süresi, niteliği ile üzerinde imar-ihya işlemlerinin tamamlandığı tarihi en iyi belirleme yöntemi hava fotoğraflarıdır. Bu hava fotoğraflarının stereoskopik aletle incelenmesi gerekir. Hava fotoğraflarının bu şekilde incelenmesi durumunda taşınmaz 3 boyutlu görülebilecek ve sınırları belirlenebilecektir. Bu yolla ekilemeyen bakir alanların net bir biçimde tespiti mümkün olabilmektedir. Mahkemece yapılacak iş; ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotoğrametri uzmanı harita mühendisinden oluşacak 3 kişilik bilirkişi kurulu aracılığıyla hava fotoğraflarının stereoskopik aletle yukarıdaki açıklamalar doğrultusunda inceleme yaptırılarak öncelikle çekişme konusu taşınmazın yerinin hava fotoğrafında gösterilmesi, daha sonra niteliğinin, imar-ihyasının, tamamlanma tarihinin, kullanım süresinin ve ne zaman kullanılmaya başlandığının belirlenmesine çalışılması gerekir. Tanık ve diğer bilirkişi sözleri uzman bilirkişilerin raporuyla denetlenmeli, taşınmaz üzerinde imar-ihya işlemlerinin başlandığı ve tamamlandığı tarih ile tarımsal amaçlı zilyetliğin başlangıç tarihi ayrı ayrı belirlenmeye çalışılmalıdır.
Davacı imar-ihya olgusuna da dayandığına göre, imar ve ihya işleminin eksiksiz olarak araştırılması gerekir. Dosyada, imar-ihyanın sürdürülüş şekli, başlama ve tamamlanma tarihleri yeterince araştırılmamıştır. Taşınmazın bulunduğu yerde yeniden yapılacak keşifte yerel bilirkişi ve davacı tanıkları 6100 sayılı HKM.nun 243 ve 244 (1086 sayılı HUMK. m.258) maddeleri uyarınca keşif mahalline davetiye ile çağrılmalı, uyuşmazlığın taşınmazın aynına ilişkin olması nedeniyle ...nun 259 ve 290/2. maddeleri gereğince yerel bilirkişi ve tanıklar mümkün olduğunca taşınmaz başında dinlenmeli, beyanlar arasında çelişki bulunması halinde yüzleştirme yapılarak çelişki giderilmeye çalışılmalı (...nun 261. maddesi), bu yolla taşınmazların önceki niteliğinin, imar-ihya koşullarının, davacının eklemeli zilyetliğinin, başlangıç tarihinin belirlenmesine çalışılmalıdır.
Jeolog ... ile ziraat mühendisi...’in birlikte düzenledikleri raporda; imar-ihya çalışmalarına muhtaç yerlerden olduğu belirtildikten sonra, raporun sonunda imar-ihyası tamamlanmış tarım arazisi niteliğinde olduğu belirtilmek suretiyle raporda kendi içinde çelişkiye düşülmüştür. Yeniden önceki bilirkişiler dışında toprak konusunda uzman (akademisyen) 3 kişilik ziraatçı bilirkişi seçilerek taşınmazların önceki ve şimdiki niteliğinin belirlenmesine, ne zamandan beri ekonomik amacına uygun olarak zilyet ve tasarruf edildiğinin ve taşınmazların sulu tarım arazisi mi, kuru tarım arazisi mi olduğunun tespitine yönelik maddi bulgulara ve bilimsel gerekçelere dayalı rapor aldırılmalıdır.
Dosya içerisindeki belgelere, paftaya ve kadastro tutanaklarına göre, dava konusu taşınmaza komşu bir kısım parseller hakkında Suruç Kadastro Mahkemesinin 1977/113 Esas sayılı dosyasında kadastro tespitine itiraz davasının görüldüğü, gerçek kişilerin açtığı davanın kabul hükmünün Hazine temsilcisinin temyizi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesinde yapılan inceleme sonucunda 02.03.2010 gün 1323/1068 sayılı bozma ilamında; sınırlarda eylemli meranın bulunduğu belirtilerek mera araştırılmasının yapılması istenmiştir. Buna göre, eldeki dosyada da uyuşmazlık konusu taşınmaz yönünden mera araştırılmasının yapılması gerekmektedir. Bu doğrultuda, kadastro çalışma alanında kadim ya da tahsisli meranın bulunup bulunmadığının İl ve İlçe Özel İdare ve Tarım Müdürlükleri ile Tapu Sicil Müdürlüğünden sorulması, bildirilmesi durumunda mera tutanak, sicil kaydı, karar ve ekleri ile mera paftalarının istenilmesi, yapılacak keşifte araziye uygulanması, diğer yandan meradan yararı bulunmayan komşu köyler halkı arasından seçilecek yerel bilirkişi ve tanıklardan aynı hususun sorulması, yukarıda esas numarası belirtilen kadastro mahkemesinde görülen dava dosyası da gözönünde bulundurularak hüküm kurulması gerekirken bu hususlar gözardı edilerek karar verilmesi doğru değildir.
3402 sayılı Kadastro Kanununun 14. maddesi hükmüne göre; zilyetliğin bu kanunda yazılı belgelerden birisi ile ispatı yoluna gidilmeyen hallerde, zilyedin aynı çalışma alanı içinde kazanabileceği miktar sulu toprakta 40, kuru toprakta 100 dönümü geçmeyecektir. Anılan hüküm gözönünde tutularak 26.07.1972 tarihinden sonra davacı adına kadastro yolu ile veya açılan dava sonunda belgesizden tescil edilen taşınmaz veya taşınmazlar var ise bunların miktarlarının, çalışma alanlarının, tescil tarihlerinin Tapu Sicil Müdürlüğü ile Kadastro Müdürlüğünden, açılmış zilyetliğe dayalı tescil davası olup olmadığının o yer Hukuk Mahkemeleri Yazı İşleri Müdürlüğünden sorulup belirlenmesi gerekirken mahkemece sadece Yazı İşleri Müdürlüğünden araştırma yapılmıştır. İlçe Tapu Sicil Müdürlüğü ve Kadastro Müdürlüğünden belirtilen husus sorulmalı, bildirilmesi halinde kadastro tutanaklarının onaylı örnekleri ile tapu kayıtlarının Tapu Sicil Müdürlüğünden, zilyetliğe dayalı olarak açılan tescil davalarına ait dosyaların ise mahkemelerinden istenerek kanunda belirtilen limitlerin aşılıp aşılmadığı üzerinde durulmalıdır. Bu araştırma yapılırken aynı mahkemenin 2007/496 Esas sayılı dosyasında davacının oğlu Ömer Yıldız"ın miras bırakan Ali Yıldız"dan kendisine intikal eden bir taşınmaza ilişkin tescil talebi de gözönünde bulundurulmalıdır. Tüm bu eksiklikler giderildikten sonra istek hakkında bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırmaya dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı Hazine temsilcisinin temyiz temyiz itirazları yerinde görüldüğünden kabulü ile yerel mahkeme hükmünün 6100 sayılı ...nun Geçici 3. maddesi yollaması ile halen yürürlükte bulunan 1086 sayılı HUMK.nun 428.maddesi uyarınca BOZULMASINA, 09.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.