Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/3626 Esas 2016/12732 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
22. Hukuk Dairesi
Esas No: 2015/3626
Karar No: 2016/12732
Karar Tarihi: 28.04.2016

Yargıtay 22. Hukuk Dairesi 2015/3626 Esas 2016/12732 Karar Sayılı İlamı

22. Hukuk Dairesi         2015/3626 E.  ,  2016/12732 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :İş Mahkemesi


    DAVA : Davacı, kıdem tazminatı ile yıllık izin ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
    Mahkeme, isteğin reddine karar vermiştir.
    Hüküm süresi içinde davacı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

    Y A R G I T A Y K A R A R I

    Davacı İsteminin Özeti:
    Davacı vekili, müvekkilinin iş sözleşmesini emeklilik şartlarını sağlaması üzerine feshettiğini belirterek kıdem tazminatı ve yıllık ücretli izin alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
    Davalı Cevabının Özeti:
    Davalı vekili, davacının davaya konu ettiği miktarların davayı açtığı tarihe göre zaman aşımına uğramış olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
    Mahkeme Kararının Özeti:
    Mahkemece, davanın belirsiz alacak davası olarak açılmasında hukuki yararın bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiştir.
    Temyiz:
    Kararı davacı vekili temyiz etmiştir.
    Gerekçe:
    Taraflar arasında öncelikle çözümlenmesi gereken uyuşmazlık, davanın belirsiz alacak davası türünde açılıp açılmadığı noktasında toplanmaktadır.
    6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile birlikte belirsiz alacak davası açma imkanı tanınarak belirsiz alacaklar bakımından hak arama özgürlüğü genişletilmiş; bununla bağlantılı olarak da hukuki yarar bulunmadan kısmi dava açma imkanı sınırlandırılmakla birlikte, tamamen kaldırılmamıştır.
    Zaman zaman, 6100 sayılı Kanun ile birlikte kabul edilen belirsiz alacak davası ile kısmi davaya ilişkin yeni düzenlemedeki sınırın tam olarak tespit edilemediği, birinin diğeri yerine kullanıldığı görülmektedir. Oysa bu iki davanın amacı ve niteliği ayrıdır. Alacak, belirli veya belirlenebilir ise, belirsiz alacak davası açılamaz; ancak şartları varsa kısmi dava açılması mümkündür.
    Kanunun kısmi dava açma imkanını sınırlamakla birlikte tamamen ortadan kaldırmadığı da gözetildiğinde, belirli alacaklar için, belirsiz alacak davası açılamasa da, şartları oluştuğunda ve hukuki yarar bulunduğunda kısmi dava açılması mümkündür. Aksi halde, sadece ya belirsiz alacak davası açma veya belirli tam alacak davası açma şeklinde iki imkandan söz edilebilir ki, o zaman da kısmi davaya ilişkin 6100 sayılı Kanun"un 109. maddesindeki hükmün fiilen uygulanması söz konusu olamayacaktır. Çünkü, belirsiz alacak davasında zaten belirsiz alacak davasının sağladığı imkanlardan yararlanarak dava açılabilecek; şayet alacak belirli ise de, o zaman sadece tam eda davası açılabilecektir. Oysa kanun koyucunun abesle iştigal etmeyeceği prensibi gereği, anılan maddeyle kısmi davaya ilişkin düzenleme yapıldığı düşünülerek ve Kanundaki sınırlamalara dikkat edilerek kısmi dava açılabilecektir.
    Yukarıda yapılan açıklamalar göz önüne alındığında, işbu dosyada, dava dilekçesinin içeriğinden davanın “kısmi dava” olarak açıldığı anlaşılmakla, mahkemece esasa girilerek taraf delillerinin değerlendirilmesi neticesinde sonuca gidilmesi gerekir. Mahkemece yanılgı ile yapılan bu hukuki nitelendirme hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda gösterilen sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.04.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.







    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.