Abaküs Yazılım
23. Hukuk Dairesi
Esas No: 2011/1756
Karar No: 2011/2350
Karar Tarihi: 06.12.2011

Bilirkişi Raporları - Ortaklık Süresince Davalı Kooperatife Ödenen Aidatların İadesi - Yargıtay 23. Hukuk Dairesi 2011/1756 Esas 2011/2350 Karar Sayılı İlamı

 

 

23. Hukuk Dairesi 2011/1756 E., 2011/2350 K.

23. Hukuk Dairesi 2011/1756 E., 2011/2350 K.

  • BİLİRKİŞİ RAPORLARI
  • ORTAKLIK SÜRESİNCE DAVALI KOOPERATİFE ÖDENEN AİDATLARIN İADESİ

 

  • 6100 S. HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU [ Madde 266 ]
  • 6100 S. HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU [ Madde 281 ]
  • 6100 S. HUKUK MUHAKEMELERİ KANUNU [ Madde 282 ]
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 275 ]
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 283 ]
  • 1086 S. HUKUK USULÜ MUHAKEMELERİ KANUNU(MÜLGA) [ Madde 286 ]

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı vekilince duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine temyiz dilekçesinin süresinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatifteki ortaklığından 18.02.2008 tarihli ihtarname ile istifa ettiğini, ayrıldığı yıl bilançosunun onaylandığını, aidat alacağının muaccel hale geldiğini, müvekkilinin ayrıldığı yıla ait genel kurulun 05.04.2009 tarihinde yapıldığını, kooperatifçe 3 yıl erteleme kararı verilmiş ise de müvekkili yerine ortak kaydedildiği gibi erteleme kararının usulüne uygun bir karar olmadığını ileri sürerek, şimdilik 10.000,00 TL aidat alacağının tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının üyeliğinin muvazaalı olduğunu, davacının arasında bulunduğu bir kısım ortakların kooperatifi zor durumda bırakmak için toplu olarak istifa ettiklerini, kooperatiften ayrılan ortakların ödemelerin 3 yıl süreyle ertelenmesi konusunda genel kurul kararı bulunduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamına göre, davacının 18.02.2008 tarihinde noterden gönderdiği ihtarnameyle kooperatif ortaklığından istifa ettiği, davacı ile birlikte aynı bilanço döneminde ayrılan ortaklara toplam 6.068.278,00 TL ödenmesi gerektiği, ayrılan ortaklara ödeme yapılması halinde kooperatifin mevcudiyetinin tehlikeye düşeceğinden 11.05.2008 tarihli genel kurulda ayrılan ortaklara yapılacak ödemelerin 3 yıl süreyle ertelenmesine karar verildiği ve davacının ayrıldığı yıl bilançosunun onaylandığı 05.04.2009 tarihli genel kurulda bu karardan dönülmediği, erteleme kararının davacıyı kapsadığı ve hukuka uygun olduğundan davacının alacağının dava tarihi itibariyle muaccel hale gelmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.

2- Dava, ortaklık süresince davalı kooperatife ödenen aidatların iadesi istemine ilişkindir.

Mahkemece, uyuşmazlığın çözümü hakim tarafından bilinemeyen özel ve teknik bilgiyi gerektiren bir halin varlığı kabul edilerek 1086 sayılı HUMK"nın 275 ve 6100 sayılı HMK"nın 266. maddesine uygun olarak bilirkişi heyetinden rapor alınmış, daha sonra bu rapora itibar edilmeyerek ve edilmeme gerekçesi de karar yerinde değerlendirilip, tartışılmaksızın sonuca ulaşılmaya çalışılmıştır. Oysa, 1086 sayılı HUMK"nın 286. ve 6100 sayılı HMK"nın 282. maddesinde belirtilen bilirkişinin rey ve mütalaasının hakimi bağlamayacağı hükmü, hakimin bilirkişi raporunu serbestçe takdir edeceği, bilirkişi raporunu yeter derecede kanaat verici bulmazsa bilirkişiden ek rapor (HUMK 283., HMK 281. md.) alabileceği veya yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırabileceği şeklinde anlaşılmalıdır. Yoksa, hakimin bir kez bilirkişiye gittikten sonra bundan dönerek uyuşmazlığın çözümünün hakimlik mesleğinin gerektirdiği hukuki ve mesleki bilgi ile çözümlenebileceği kabul edilemez, kaldı ki somut uyuşmazlığın çözümünde bilirkişinin rey ve mütalaasına başvurulmasını zorunlu kılar niteliktedir.

Somut olayda, mahkemece, konunun teknik bilgi gerektirdiği kabul edilerek iade edilecek miktarın ve ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceğinin belirlenmesi için bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, alınan bilirkişi raporunda ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürmeyeceği görüşüne itibar edilmemesinin gerekçesi de gösterilmeden iadenin kooperatif mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği kabul edilerek karar verilmesi anılan ilkelere uygun düşmemektedir.

Bu durumda mahkemece, bilirkişi incelemesinin yeterli görülmemesi halinde tarafların bilirkişi raporuna itirazları da değerlendirilerek ek rapor alınması ya da yeni bir bilirkişi incelemesi yaptırılması gerekir. Kooperatiften ayrılan başka ortaklarca da davalı kooperatife yönelik aidat iadesi istemiyle başka davaların da bulunduğu dikkate alınarak, 05.04.1999 genel kurul tarihi itibari ile ayrılan tüm ortaklara yapılacak ödemelerin bu tarih itibariyle kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği değerlendirilmelidir. Davacının istifasından sonra, kooperatife çok sayıda ortak alındığından, alınan ortakların doğrudan davacının ortaklık payı yerine alınıp alınmadığı üzerinde durulması, davacının ortaklık payının yerine ortak alınmış ise, anasözleşmenin 15/2. maddesi uyarınca çıkma payının davacıya derhal ödenmesi gerekir. Bu durumda, erteleme kararından davalı yararlanamayacaktır. Davacının payı yerine yeni ortak alınmamış, yani davacının payı dışında boş olan üyelik paylarının biri yerine yeni üye alınmış olsa bile, yeni ortaklardan alınan aidat ve gelirlerle kooperatifin mali durumunda değişiklik olup olmadığı da değerlendirilerek, oluşacak sonuca göre bir karar vermek gerekirken, eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.

S o n u ç: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına (BOZULMASINA), peşin harcın istek halinde iadesine, 06.12.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
 

 

 

Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


Avukat Web Sitesi